İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2 Mart 2023 Perşembe günü Altılı Masa’yı terketmiş ve ortaklarını...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2 Mart 2023 Perşembe günü Altılı Masa’yı terketmiş ve ortaklarını sert şekilde suçlamıştı. Gerekçe olarak da, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kazanma şansının düşük olduğunu, onun yerine İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu veya ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın aday gösterimesini istediğini, kabul edilmeyince masadan ayrıldığını açıklamıştı.Oysa Altılı Masa, yirmi yılı aşkın süren Ak Parti iktidarına karşı açık ara önde görünüyor, yapılacak seçimi kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Böylece Ak Parti iktidarı sona erecek, merkez sağda oluşacak siyasal boşluğu da Meral Akşener ile partisi dolduracaktı.
2 Mart krizi patlar patlamaz sosyal medyada iki satırlık bir mesaj yazmış ve paylaşmıştım:
“Bu millet, nankörlüğü affetmez, vefasızlığa da asla pirim vermez. Akşener, milletin umutlarını yıkmıştır, kendisine ve partisine olduğu kadar Altılı Masa’ya da büyük hasar vermiştir.”
Bir ilçede İYİ Parti’nin başkanı olan yakın bir dostum telefonla aramış, ağlamaklı ve öfke dolu bir ses tonuyla “O Kılıçdaroğlu’na oy verirsem, ellerim kırılsın” demişti.Millet İttifakı, zaten adil olmayan koşullarda Cumhur İttifakı ile karşılaşacağı seçimi 2 Mart kirizi ile kaybetmişti. Siyaset dehası Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha şimdiden birbirine düşen bu ittifak mı devleti yönetecek?” dedi, işi bitirdi.
Sonra Akşener Masa’ya döndü, bölük pürçük seçim çalışmalarına katıldı, sonuç ortada. 2 Mart krizine kadar yüzde 18-20’lerde görünen İYİ Parti’nin oy oranı, 2018 seçimlerinde aldığı oyun da gerisine düşerek yüzde 9.69’da kaldı.2 Mart krizi öncesinde kamuoyu şu algı operasyonları ile meşguldü, “Yapılan sosyal medya anketlerinde Kılıçdaroğlu’nun hiç şansı yok, Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş aday gösterilirse seçimi kazanabilirler…” deniyordu.Oysa Cumhur İttifakı, sosyal medya trolleri ve siyaset aktörleri ile son derece etkili ve ustaca operasyonlar yürütüyordu. Seçime giderken, 20 yıllık iktidarlarının topluma sunacağı hiç bir yeni vaadi kalmamış, söyleyecek sözü bulunmuyordu… Tek çıkar yol, kamuoyuna yansıtılacak algı operasyonları ile muhalefeti içeriden bölüp parçalamaktı ve bunu da başardılar. Cumhur İttifakı, bir yandan başarıdan başarıya koşan bir iktidarmış gibi yoluna devam ederken, öte yandan muhalefetteki çekişmeleri de el altından körüklüyordu.
Şimdi Millet İttifakı’nın lider partisi CHP içerisinde “Değişim” çığlıkları atılıyor, kamuoyunda ve medya organlarında siyasetçiler ve sözcüleri, “Kılıçdaroğlu bugüne kadar hangi seçimi kazandı ki, halen o koltukta oturuyor…” algısını yayıyorlar. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “CHP’de Değişim” hareketi başlatıyor, sosyal medyada kamuoyuna yönelik araştırmalar açıyor… Partinin önde gelen sevilen isimlerinden Özgür Özel, İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer gibi bir çok isim bu kervanda yerlerini alıyorlar…Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, “CHP’de değişim” hareketlerine destek amacıyla Bolu’dan Ankara’ya yürüyüşe çıkıyor. Özcan yürüyüşü sırasında kendisi ile röportaj yapan Halk TV’de 5 Temmuz akşamı Gündem Özel programında “İktidar seçmeni bile yürüyüşümü destekliyor” diyor.
Tabi ki iktidar, senin de İmamoğlu’nun da, tüm çatlak seslerin de CHP’deki değişim çağrılarını destekleyecektir, hatta muhalefetteki diğer siyasal partilerin iç ve dış alevlenmelerini bile zevkle körükleyecek, muhalefeti soluk alamaz hale getirecektir…
“Kılıçdaroğlu bugüne kadar girdiği tüm seçimleri kaybetti, artık o koltukta oturmamalı” diyenler, ülkemizin en köklü partilerinden birisi olan MHP’nin 35 yıldan beri Genel Başkanı olan ve hiç bir seçimi kazanamayan Devlet Bahçeli için neden bu soruları soramıyorlar acaba?!.. Kaldı ki Kılıçdaroğlu siyasal yaşamında ilk kez aday olarak seçime katıldı ve tüm kesimleri bir araya getirerek iktidarın devasa gücüne karşın yüzde 48 oy toplamayı başardı.Siyaset dehası Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetteki bu çekişmeleri göz ucuyla izlerken, bir yandan da hiç zaman kaybetmeden önümüzdeki 2024 yerel seçimlerinin hazırlıklarına başladı.Ekonomide ortalık toz duman, devleti yönetenler, Arap ülkelerinden dolar desteği sağlamak için seyahatlere çıkıyorlar. Memur ve emeklilere zam tartışmaları bitmek bilmiyor, her alanda vergilere katmerli artışlar getiriliyor, dolar fren tutmuyor, enflasyon tam gaz devam ediyor. Dış politikada iktidarın acemilikleri yüzünden yıllar önce kaybedilen dost ve müslüman ülke Mısır’la yeniden ilişkiler başlatılıyor, elçilikler kuruluyor. İçeride gazeteciler tutuklanıyor. Seçimi kazanmış milletvekili Can Atalay, hakkında verilmiş hiç bir kesin hüküm yokken aylardır cezaevinde tutuluyor.
Muhalet kendi derdinde, siyasetle, devlet yönetimi ile hiç bir ilgileri kalmamış gibi, hiç bir konuda tek söz söyledikleri duyulmuyor. Bir takım maniplasyonlarla ismi öne çıkarılmış partililer, nasıl eder de koltuğu kaparım hesaplarının peşinde, vatana, millete, demokrasiye katkıda bulunmak gibi bir dertleri yok. Allah yollarını açık etsin.