Meral Akşener’in, İYİ Parti genel başkanlığına veda ettiği sıralarda, sosyal medyada yayılan mesajlar, hiç yakışmadı, hem de vicdanları sızlattı:
“ Bir daha seni siyasette görmek istemiyoruz Meral Akşener. Haydi yallahhh!..”
Ben bu tepkilerde, toplumsal cehaletimizin acınası yüzünü gördüm. Siyasete yabancı, empatiden yoksun, insani erdemlerden uzak kesimlerle iç içe yaşadığımıza, bir kez daha tanık oldum.
Akşener, Türk siyasetinin en hızlı parlayan ve en çok tartışılan yıldızı oldu. Bu kadar kısa zamanda siyaset alanında gösterdiği üstün başarıları ve sonrasında içerisine sürüklendiği hatalar zinciri ile şimdilik kenara itelenmiş görünse de İYİ Parti demek Akşener, Akşener demek de İYİ Parti demektir.
Akşener, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde verdiği sözünü tuttu, düzenlediği olağanüstü kurultayda koltuğunu terketti. Ancak İYİ Parti, halen 36 milletvekili ile TBMM’de varlığını sürdürüyor, hem de önümüzdeki siyasal gelişmelerin kilit partisi rolünü oynamaya devam edeceği, apaçık ortada.
İYİ Parti genel kurulunu, televizyon ekranlarından adım adım izlemeye çalıştım. İktidardaki Cumhur İttifakı yanlısı kanallar, bu genel kurulu, neredeyse başından sonuna kadar adım adım aktardılar, muhalefet kanalları ise, neredeyse ilgi göstermediler, haber saatlerinde bir kaç dakika özetleyip geçtiler.
Siyaset, geçmişten dersler çıkartarak, geleceği görebilme sanatıdır.
22 yıllık Ak Partili tek adam rejimi, toplumdaki tüm umutları ve güvenilirliğini yitirmişti, iktidarını sürdürebilmesi, tamamen muhalefetteki dağınıklığa ve karmaşaya bağlanmıştı. Muhalefetteki dağılmayı, sürtüşmeleri körüklemek, zafere giden yolu yeniden açabilmek için en önemli seçenekleri idi. O yüzden şimdi de dört elle İYİ Parti genel kuruluna sarılmışlar, adım adım izliyorlar, gelişmeleri topluma aktarıyorlar, Mayıs seçimleri göncesinde olduğu gibi, yine “Devletimizi, bu tutarsız muhalefete mi teslim edeceksiniz?” algısını, sürdürmeye çalışıyorlardı.
2017 yılında kurulan ve sergilediği olağanüstü performansı ile kısa zamanda Türkiye’nin üçüncü partisi durumuna yükselen İYİ Parti lideri Akşener, 2 Mart krizini yaratıp Mayıs seçimlerinin kıl payı kaybedilmesine yol açmasaydı, ne olurdu biliyor musunuz?
Muhalefet partilerinin oluşturduğu Altılı Masa, Mayıs seçimlerini kesinlikle kazanacaktı, Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu olmuş, Ahmet olmuş, Mehmet olmuş farketmeyecek, kesinlikle kazanılacak ve ceberrut tek adam rejiminin sonu getirilecekti.
Cumhur İttifakı’nın seçimi kaybetmesi ile birlikte 22 yıllık Ak Parti iktidarı dönemi sona erecek, merkez sağda oluşacak boşluğu, İYİ Parti ve lideri Meral Akşener dolduracaktı.
İşte sorgulanması gereken durum budur. Akşener, neden önündeki bu büyük fırsatı göremedi, değerlendiremedi?
İYİ Parti ve lideri Meral Akşener, nasıl bu hataların içerisine sürüklendi, nasıl tarih yazacak iken tarih oldu?
Kimler, nasıl yanılttılar Akşener’i?
Genel kurul konuşmasını ilgiyle izledim. Meral Akşener’in, diğer liderlerin çoğunda bulunmayan liderlik yetenek ve özelliklerine sahip olduğunu bir kez daha gözlemledim.
Akşener, yerini, emanetçisi olduğuna inandığım Müsavat Dervişoğlu’na bıraktı ve konuşmasını bitirdikten hemen sonra, genel kurul salonunu terketti.
Ben şahsen, Meral Akşener’in artık tamamen siyasetten çekileceğine ve köşesinde oturacağına inanlardan değilim.
Meral Akşener’in gözü, kulağı, elleri, hep İYİ Parti’nin üzerinde olacaktır, belki de yakın gelecekte olağan genel kurul ile partisinin başına yeniden dönecektir. Bu süreçte ve sonrasında izleyeceği politikalar, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin de, muhalefetin de, ülke siyasetinin de geleceğinde önemli rol oynayacaktır.
O halde bugünden sonra da, İYİ Parti ve lideri Akşener hakkında söyleyeceğimiz her sözümüzü, ölçerek, tartarak ortaya atmalıyız. Konuşalım, tartışalım, nerelerde kimler, ne hatalar yaptı, sorgulayalım ama, öyle “Haydi, yallaaah!..” gibi empati yoksunu çıkışlarda bulunarak, gelecekte mahçup olmayalım.
Meral Akşener, Kolay Unutulamaz
Cengiz Özer
Yorumlar