Ortadoğu ülkelerinden gelen çöl rüzgarları, kapkara toz bulutlarıyla Ankara’da semalarımızı kapattı, günlerdir nefes alamıyoruz, tatlı bir yağmur yağmadan da gideceğe benzemiyor.
Atmosferimizdeki bu tozlu havalar gibi, siyaset arenasında da iç karartıcı gelişmeler yaşanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan için aylardır ileri sürülen; “Yok ABD Başkanı Baydın’la görüşecek, yok Rus lideri Putin’le görüşecek” haberleri bir türlü gerçekleşmedi. Son olarak Mayıs ayında ABD’ye gideceğine ve Baydın’la görüşeceğine kesin gözüyle bakılıyordu ki, haber ABD’den geldi, “Erdoğan’la bir görüşme proğramımız yok” demişler.
“İtibardan tasarruf olmaz” diye diye, memleketin ne hale geldiğini görüyor muyuz? Lükse ve şatafata yatırımda sınır tanımayan Partili Cumhurbaşkanlığı sistemimiz, ekonomiyi yerlerde sürüklediği gibi, dış politikadaki itibarımızı da sıfırlamaya doğru gidiyor. Artık itibarımızı Katar’da, Irak’da, Arap ülkelerinde, Afrika’daki Tanzanya’da arıyoruz. Gazze’den İsrail’e füzeler fırlatarak savaşı başlatan ve on binlerce sivilin katledilmesine yol açan Hamas Örgütü’ne sahip çıkan tek Müslüman devlet olarak, tüm dünyanın tepkisiyle karşılaşıyoruz.
“Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine” dedikleri gibi, Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış politikada sürekli zikzaklar çiziyor, dünya nereye gidiyorsa, Türkiye’nin yönünü tam ters yöne çeviriyor.
31 Mart yerel seçimlerinde ilk kez yenilgiye uğrayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, pragmatik siyasetini yine konuşturuyor ve yüz seksen derecelik bir dönüş yaparak, bugüne kadar dalga geçip durduğu ana muhalefet CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel ile TBMM’deki resepsiyonda çay içip hoş sohbet ediyor, önümüzdeki günlerde memleket meseleleri üzerine görüşeceğini açıklıyor.
Ne var ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, muhalefet partilerine samimiyetle kucak açıyor görünmesi ve tüm liderlerle birlikte çay içerken, düne kadar birlikte yol yürüdüğü Yeniden Refah Partisi’nin Genel Başkanı Fatih Erbakan’ı bu çay sohbetine davet etmemesi, yine kafaları karıştırıyor; “Erdoğan, yararlanabildiği noktaya kadar sahip çkar, işi bittiğinde de bir kenara itiverir” düşüncesini, bir kez daha pekiştiriyor.
Bu arada, Cumhur İttfakı’nın ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, 23 Nisan Bayramı etkinlikleri kapsamında Anıtkabir’de düzenlenen törenlere de TBMM’deki resepsiyona da katılmaması, yeni tartışmalara yol açıyor. Hatta aynı günün akşam üzeri sosyal medyada ve televizyon ekranlarında hızla yayılan Ferdi Tayfur’un sitem dolu acıklı şarkısı eşliğinde yürüyüş yapan Bahçeli’nin görüntüleri, siyaset sahnesinde “Bahçeli ile Erdoğan yollarını ayırıyorlar mı?” sorularına yol açıyor.
Öte yandan, son yıllarda Türk siyasetinin önemli isimlerinden birisi iken arkası arkasına aldığı son derece yanlış kararları ile hem kendisini hem de partisini bitme noktasına getiren İYİ Parti lideri Meral Akşener de 23 Nisan Bayramı etkinliklerinin hiç bir noktasında göze çarpmıyor. Önümüzdeki günlerde seçimli genel kurula gitmeye hazırlanan İYİ Parti içerisinde son ana kadar kaynaşmalar ve istifalar devam ediyor. Bakalım genel kurul, İYİ Parti’de ne gibi gelişmelere yol açacak!
Yazımın başında söylediğim gibi, Ankara’da ortalık toz duman.
Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile yapacağı görüşme konusunda da sosyal medyada önemli uyarılar, bir çığ gibi patlıyor; “Tek adam rejiminden bunalan toplumsal kesimlerin birikmiş umutlarını, sakın ola Erdoğan’a kaptırmayasın, çar çur ettirmeyesin” diyorlar.
31 Mart yerel seçim sonuçlarını umursamazmış gibi görünen, yeni bir anayasa tartışmasını tekrar başlatarak güçlü liderliğini sürdürme arzusunu apaçık ortaya koyan Erdoğan’ın, son anda muhalefet partilerine bu şekilde kucak açması, sanırım boşuna değildir!