Geçtiğimiz Mayıs seçimlerinde Altılı Masa’nın ortağı olan İYİ Parti’den Ankara Milletvekili seçilen ve ilk günlerde partisinden istifa ederek televizyon ekranlarında ilginç açıklamalarda bulunan Adnan Beker’e, o sözlerini anımsatmak ve bazı sorular sormak, hakkımızdır sanıyorum...
Aslında bu soruları, sadece Milletvekili Beker için değil, umudunu muhalefete bağlamış toplumsal kesimlerin oylarını, siyasal yollarla toplayan, sonra da türlü yollarla karşı tarafa taşıyan tüm siyasetçilere yöneltmek istiyorum.
Örneğin; aynı şekilde İYİ Parti’den Milletvekili seçildikten hemen sonra istifa eden ve Ak Parti’ye katılan Nebi Hatipoğlu da, 31 Mart yerel seçimleri için Cumhur İttifakı’nın Eskişehir Belediye Başkan Adayı gösterilmiş ve hezimete uğramıştı.
Şimdi dönelim Milletvekili Sayın Adnan Beker’in unutulmayan açıklamalarına:
Kendisi oyunu bile kullanmadan milletvekili seçildiğini adeta bir gururla itiraf eden Adnan Beker, 5 Eylül 2023 günü TV 100’de katıldığı canlı yayında şöyle diyordu:“Altılı Masa seçimi kazanmış olsaydı, biz daha bakanlıkları oluşturamazmışız. Allah memleketi korumuş...” İlginç açıklamalarını 2023’ün 12 Aralık Salı günü de yine TV 100’deki canlı yayında devam ettiriyor, 14 Mayıs’ta oyunu hiç kullanmadığını, ama İYİ Parti’den milletvekili seçildiğini söylüyor; 28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda ise Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan’a oy verdiğini gururla itiraf ediyordu; “Bunlar, bizim Pursaklar Belediyesini yönetemezdi, ne anlatıyorsunuz ya! Tayyip Bey’den başka aday yoktu ki, kime verelim?” diyordu.
Sayın Beker ve onun gibi düşünen siyasetçiler, 31 Mart yerel seçim sonuçlarında, hafife aldıkları o muhalefetin, nereleri yönetebileceğini gördüler mi acaba?
Bu arada, sadece makam, mevki, çıkar amaçlı politikacıların, basamak olarak kullanıp önemli yerlere geldikleri İYİ Parti’de, ölüm kalım mücadelesi veriliyor.
Bu tür siyasetçiler, her partide bulunur, ancak İYİ Parti’de yaşananlar ibretlik örneklerdi.
Yeni kurulmuş, kararlı, istikrarlı, yüksek performanslı çıkışları ile kısa zamanda muhalefetin ikinci büyük partisi haline gelmiş İYİ Parti, amaçları sadece makam, mevki ve kişisel çıkar sağlamak olan ilkesiz, liyakatsiz, sorumsuz siyasetçiler için çok rahat bir sıçrama tahtası olmuştu.
Parti’nin lideri Meral Akşener ile üst düzey yöneticilerinin, kısa zamanda elde ettikleri bu büyük başarının sarhoşluğu bir yanda, siyasal yoksunlukları ve beceriksizlikleri öte yanda, ya da kamuoyunun halen bilemediği perde arkasındaki kirli siyasal oyunlar ile partiyi tepe taklak çöküşe sürüklediler.
İYİ Parti, bilgi, birikim ve samimi çabaları ile partiyi siyasetin parlayan yıldızı haline getiren kadrolarını, üçer beşer kenara çekti, amaçları sadece kişisel makam, mevki ve çıkar sağlamak olan adı bilinmedik siyasetçilerle yoluna devam etmek istedi ve kendi hazin sonunu hazırladı.
Önümüzdeki günlerde olağanüstü genel kurulunu yapacak olan İYİ Parti’nin nerelere evrileceği bilinemez ancak, kendisine bağlanan umutları çarçur edenlenlerin, öylesine kolay kolay derlenip toparlanması da mümkün görülmüyor.
Siyasette amaçları, vatana, millete, devlete, adalete sahip çıkmak olanlar, er veya geç başarıya ulaşırlar, kişisel egolarının peşinde koşanlar ise kısa zamanda unutulur, giderler.