Kendi elimizle millet meclisimize soktuğumuz Hüda-Par partisinin Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 6 yaşındaki kızını 29 yaşındaki...
Kendi elimizle millet meclisimize soktuğumuz Hüda-Par partisinin Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 6 yaşındaki kızını 29 yaşındaki müridiyle evlendirebilen Hiranur Vakfı Kurucusu rezilliğiyle çalkalandığımız günlerde kendisine yöneltilen “Bazı cemaatlerin çocuk yaşta evliliklere izin vermesi hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna “Kaç yaşında çocuk, neye göre çocuk, kime göre çocuk?” diyerek hepimizin ayarlarını bozmuştu. Suratına haykırmak isterdik ki “Kanuna Göre Çocuk! Onu Yeri Gelince Kendi Anasının Cahilliğinden, Babasının Adiliğinden Korumakla Mükellef Olan Devlete Göre Çocuk! 18 Yaşının Altındaki Herkes Çocuktur ve Evlenemez”.
Filenin Sultanları voleybolcularımız dünya şampiyonu olduklarında duyduğumuz sevincin üzerine Ece Üner’in TV100 ana haber bültenindeki sözleri krema oldu. Ece Üner şunları söyledi ve kalplerimizi fethetti:
“Türk kadını böyledir işte: Bir pasör çaprazı çıkar, kız çocuklarının eğitimine karşı çıkanlara karşı atak yapar; ‘Kadınlar evden çıkamaz’ diyenlere, 15 yaşında evlendirilen kız çocuğuna ‘Kime göre, neye göre çocuk?’ diyenlere etkili smacı yapıştırır, ‘Sahiplendirelim’ diyenlere blok koyar. İyi bir libero gelir, kadın hakları yere değmeden kurtarır. Özetle kadınların azmi ve mücadelesi hiç bitmez. Kadınlar ‘bitti’ demeden bitmez o son top yere değene kadar ve Türk kadını kendini hatırlatır. Cumhuriyet’in 100. yılına çok yakıştınız, sizinle gurur duyuyoruz. Sonuna kadar mücadeleyi, azmi ve kararlılığı, vazgeçmezliği ve umudu, en çok da Türk kadının gücünü hatırlattığınız için size sonsuz teşekkürler.”
Sana da çok teşekkürler Ece Üner. Hüda-Par başkanının suratına smacı ben yapıştırmışım gibi rahatladım.
Geçen hafta çok ufak ta olsa, 2018 yılında fiilen donmuş Avrupa Birliği üyeliğimiz görüşmeleri için bir şeylerin devam edebileceği konuşuldu. İsveç’in NATO üyeliği krizi çözülünce hava biraz yumuşadı. Bizim derdimiz ise Hüda-Par’ın girdiği meclisimizde kadın hakları konusunda yeniden yapıcı çalışmaların başlaması için Avrupa Birliği müzakerelerinin ne denli faydalı olduğu bilindiğinden, bu sürecin yeniden başlaması dileğimizdir. Bizim erkeğimiz kendiliğinden kadınına özgürlük veya eşitlik vermez. Ona göre en iyi kadın işten gelince önlüğünü takıp evini çekip çevirip kocasının çocuğunun önüne iyi de bir yemek koyan ve evini mutlu etmekle mutlu olabilen kadındır. Anlam ve amaç arayan “Ben kimim?” diye soran kadını hiç sevmez bizim erkeğimiz… Fakat özgürlük ve eşitlik veriyormuş gibi yapar. Bilirsiniz ki insanların en tehlikelisi kendi söylediği yalana kendisi de inanan türdür. İşte bizim erkeğimiz bunlardandır. Kadınını yalnız bıraktığını kabul etmez, üzdüğünü reddeder, dövdüğü zaman hırpaladığını inkâr eder, 6 yaşındaki yavrusunu 29 yaşındaki kazık kadar adamla evlendirmenin sapıklık olduğuna ölse ikna olmaz, 15 yaşındaki bir çocuğa bakar ve evlenilebilecek bir kadın görür. Yalan makinesine bağlasanız belki zavallı kızı veya karısı heyecan yapıp testten kalırlar ama o çatır çatır geçer. Bu erkeğe karşı artık bizim ümidimiz kendi meclisimiz değil Avrupa Birliği uyum yasalarıdır ne yazık ki! Hele yanı başımızda adım adım tarihin karanlığına gömülen Taliban kadınını izledikçe Avrupa’nın bir parçası olabilmeyi daha fazla istiyoruz.
Hüda-Par’a sinirimiz nedendir? Çünkü bu parti Hizbullah ile ilişkili olduğu için kapatılan bir derneğin yöneticilerinin kurduğu siyasi oluşumdur. Evet, burada 1998 yılında Mersin’de kadın hakları savunucusu Konca Kuriş’i kaçıran, bir aydan fazla bir süre işkence eden, domuz bağıyla öldüren ve Konya’da bir evin bodrum katına gömen Hizbullah’dan bahsediyoruz. Oysa Konca Kuriş başı kapalı bir kadındı, İslam dinine büyük bir inancı vardı, 5 çocuk annesiydi. Dinin erkek egemen yapısı olmadığını, örtünmenin bir şalvar ve gömlek ile bile yapılabileceğini söylüyordu. “Çarşaf giymek Kuran’ın buyruğu değildir” diyordu ki bunu zahmet edip Türkçe Kuran okuyan herkes bilir. Hizbullah ona yaptığı işkenceleri kaydedip ölümünden sonra yayınlayarak kendisiyle uğraşmak isteyenlere gözdağı bile vermeye kalktı. Yayınladıkları bildiride Konca Kuriş’i Allah adına cezalandırdıklarını söylediler.
Geriye dönüp baktığınızda tarih boyu bu karanlık tarikatların hepsinde kadına karşı eşitsizlik ve haktan mahrum bırakma çabası görürsünüz. Bir zamanların çok sevilen ve Amerika’nın bile radikal İslam’a karşı çare olarak görüp desteklediği Fethullah Gülen bile ilk zamanlarında “Kadın fıtratı gereği kapanmalıdır” diyebiliyordu, sonradan ağız değiştirdi. Allah bizi Allah adına kadına zulmedenlerden korusun.