Hatırlar mısınız, 2016 yılında iş insanı Ali Ağaoğlu bir açıklamasında “Ortanca hanımın doğum günüydü…” şeklinde başlayan açıklamasını “millet fakir; karanfil bırakmış, ben gül bıraktım” diye tamamlamıştı ve söylediği şeyin neresine ne diyeceğimizi bilememiştik. Konu İstiklal Caddesi’ndeki patlamaydı ama Ali Ağaoğlu söyledikleriyle “Görgüsüz zenginlik” ve hala şu zamanda bile uluorta konuşulabilen “Çok eşliliğin normalize edilmesi” eleştirilerinden başını alamadı ve daha sonra ortanca hanımla uzun yıllar önce ayrıldıklarını söyledi. O vakit “ortanca hanımı” da basına konuşup ayrı olduklarını doğrulamıştı, görmüştük ki kadının adı bir Avrupalının sanabileceği gibi “Ortanca” değildi; bilirsiniz bu isimde çok güzel bir çiçek vardır. Bu satırları yazdığım bilgisayar yazı programı da “Ortanca hanım” tanımlamasındaki ortancayı özel isim zannediyor ve yazım hatasını düzeltme özelliğiyle beni hanımın H harfini büyük yazmam için ikna etmeye çalışıyor. Poligami; yani çok eşlilik, bilgisayarın analitik dünyasına bile uzak bir kavram.
İngiltere Kralı Prens Charles’ı tanımayanımız yoktur. Kraliçe Elizabeth gibi unutulmayacak bir karakterin veliaht oğlu olmasına rağmen aslında güzel ve sempatik karısı Prenses Diana sayesinde dünyaca ünlü olmuştu, yoksa İngilizler bile bu soğuk ve sevimsiz prenslerinden çok fazla hazzetmiyorlardı. Sonra Prens Charles’ın yıllarca iki eşli yaşadığını öğrendik.

Gerçi onunki Ali Ağaoğlu’nun yaptığı gibi tamamen keyfi bir hayat tarzı seçimi değildi. Bir kadını çok sevmiş ama onunla evlenmesine izin verilmemişti ve kraliyet kararıyla Diana ile evlendirilmişti. Sevdiği ilk kadından kopamamış ve yıllarca birisi İngiltere sarayı olmak üzere iki evde yaşamıştı. Evliliğinde o da mutsuz Diana gibi İngiliz aristokrasisinin kurbanlarından birisiydi ama nikahlı eşi evde bırakıp diğer eve gitmek neresinden bakarsanız bakın kabul edilebilir bir şey değildir. Çok eşlilik hiçbir koşul ve durum altında normalize edilemez ve Türk kültürü yüzyıllardır tek eşlidir.


Çok eşliliğin savunucularının en büyük dayanağı Hz. Muhammed’in hayatının son dönemindeki yaşam biçimidir. Fakat poligamiyi bir Müslüman erkeğinin doğuştan kazanılmış hakkı gibi empoze etmeye çalışanlar Peygamberimizin toplam 38 yıllık evlilik hayatının ilk 29 yılında tek eşli yaşadığını söylemezler. Elbette ki çok eşliliğin süresinin azlığı özünü ve evliliğin taraflarında yarattığı ağırlığı değiştirmez ama Peygamberimizin Hatice ile evli olduğu 25 yıl ve onun ölümünden sonra evlendiği üstelik yine yaşı kendisinden çok büyük Sevde ile 4 yıl boyunca tek eşli yaşadığını, gençlik yıllarının tamamını tek eşli geçirdiğini hiçbir yerde yazmazlar. Ayrıca Ayşe ile evlenene kadar bütün eşlerinin ikinci kocası olduğunu, Sevde’nin önceki evliliğinden olan 5 çocuğuna babalık yaptığını, eşlerinin çoğunun yaşının kendisinden büyük olduğunu pek dile getirmezler. Peygamberimizin ömrünün son 9 yılında ne olup da çok eşliliğe geçildiği şeffaf bir gerçeklikle bilinmiyor ama apaçık belli ki o vakitlerin poligamisi hiçbir surette günümüzünkine benzer bir şey değildi. Tarlada çalışacak bedava işçi olsun bahanesi altında gencecik kızları kuma getirmekle bir ilgisi yoktu. Ya da gelir seviyesi arttıkça poligamiyi kendine hak görmek gibi bir durum da yoktu.


Poligamiyi normalize etmeye çalışanlara, yaptıkları şeyin karılarının hem kendileriyle hem de başka bir erkekle aynı anda yaşıyor olmasıyla tümüyle aynı olduğunu anlatmak gereklidir. Temelini erkeğin kadına üstünlüğünden alan poligami, eşitlik ve adalet gibi kavramların çok uzağından gider. Bizde poligami 1926 yılına kadar yasaldı. O sene Atatürk’ün uğraşlarıyla çıkarılan Medeni Kanun ile poligami yasaklandı ve monogamiye geçiş yapıldı. 1926 yılı Medeni Kanun ile evlenmek için devlet tarafından nikah kıymaya yetkilendirilmiş görevli memur bulunması şartı ve evlenen kişilerin daha sonra ancak mahkeme kararıyla boşanabilmeleri zorunluluğu getirildi.


Türkiye’de poligami oranı %2. Van şehrinde %42 imiş. Konuya Van özelinde iyi bir çalışmamız lazım, oradaki kadınlara karşı boynumuzun borcu…