Bir kere soyu bir insanın övünmesi veya yerinmesi için bir etmen değildir zira kimlerin çocuğu olarak doğacağımızı seçemeyiz. Ali Koç’un çocuğu olarak ta doğabiliriz, Maltepe pavyonlarındaki bir konsomatrisin çocuğu olarak ta… Soyu sopu bir insanın değerini artıran unsur olarak gören ve bununla insanları aşağılama hakkını kendinde bulan kişiler yüzünden ekonomimizin bunca rezilliğine rağmen halka en yakın politikacı görünüşünü verenler yıllardır halen seçiliyor.

Geçen hafta Osmanlı’nın torunu evlenmiş, ömür boyu mutluluk dileriz fakat yıl 2024 ve damat fes takıyor. Kostümü tümden bir Osmanlı padişahı gibi. Bu eğer zamanımızın özentisi nostaljik temalı düğün değil de sembollerle mesaj verme çabasıysa vah halimize… Bu da yetmemiş Şevki Yılmaz gibi bir isim nikah şahidi olarak çağırılmış ve düğün konuşmasında “Osmanlı’yı süren soysuzları lanetle anıyorum” diyebiliyor. Oysa orası bir düğünden ibaret, demokratik rejimlerin tartışıldığı bir ortam değil, ortada seçim yok kongre yokken bu saygısız adam Cumhuriyetin kurucularını “soysuzlukla” itham edebiliyor. Bu insanlar Cumhuriyet çatısı altında bunları nasıl söyleyebiliyorlar?

Bu köşede dil döndüğünce ben de yazmaya çalıştım; Osmanlı bir millet değildir, bir hanedandır, yani bir grup insandır. Bunların yaşam tarzı Refah Parti’nin veya Şevki Yılmaz’ınkine hiç benzemez.   Son şehzadenin cenazesine 1500 yıl öncesinin cüppeleriyle sakalları bellerinde tarikat mensupları akın etti ama son şehzade şık takım elbiseler giyen, viski seven bir adamdı. Osmanlı kendi dışındakine içkiyi yasaklar ama kendisi küp küp içki içer, sarayda kadınların başı açık dolaşır ama dışarıdaki kadını çarşafa sokardı. Bütün padişahların anası Türk kültüründen nefret eden çocuk yaşta ailesinden koparılmış köle kızlardı. Osmanlı benim ecdadım değildir, çünkü sülalemde Osmanlı hanedanına mahsus hiç kimse (iyi ki) bulunmamaktadır. Ben Osmanlı değilim, eğer sülalenizde o hanedandan birileri yoksa üzgünüm ama siz de “Osmanlı’nın torunu” değilsiniz.

İlber Ortaylı hocamıza saygımız sonsuz ama diğer şahit Şevki Yılmaz’ken belki de bu nikah şahitliğini iki kere düşünmeliydi. Bu adamlarla aynı ortamda olmak İlber Hocamıza yakışmadı.

Radikal İslamcılar sıklıkla Atatürk’ün soyuyla uğraşırlar. Onun aslında Ali Rıza Efendi’nin değil bir Yahudi’nin çocuğu olduğunu yazarak onu karalamaya çalışırlar. Beyinleri bir insanı ecdadıyla karalamaya çalışacak kadar alçaktır çünkü. Deseler ki “Yahu biz bu adama modern bir yaşam biçimi getirmeye çalıştığı, zaten Orta Asya’dan beri en çok padişahlarımızın içtiğimiz içkiyi serbest bıraktığı, çarşafı hiç sevmemiş Türk kadınına toplumdaki eski yerini iade ettiği için sinir oluyoruz. Halifelik gibi birkaç fanatik dışında hiç kimsenin takmadığı bir makamın gereksizliğini görüp kaldırdığı için onu sevmiyoruz” bu çok daha dürüstçe olur ama onlar insan karalarken bile fanatiktir.   

Atatürk orta gelirli bir anne ve babanın çocuğuydu, tıpkı Tayyip Erdoğan gibi. Bir Paşanın veya zengin ailenin çocuğu değildi. Hayatındaki konumunu ailesinden yardım almadan kendi uğraşlarıyla kazanmıştı, kendi kendini yetiştirmişti.  Halk çocuğuydu ve bütün bu yönleriyle Tayyip Erdoğan ile ortaktır.  Zaten Tayyip Erdoğan’a oy verenlerin çoğunun da Atatürk’le bir derdi yoktur. Onu karalamaya çalışanlar sadece radikal İslamcılardır ki bunlardan toplumların neler çektiğini Taliban, DAEŞ ve Hizbullah örneklerinden bütün dünya seyrediyor.

Şevki Yılmaz’a bir dava açıldı mı bulamadım. Fakat düğününde o kadar övdüğü Osmanlı Hanedanı bile açıklamalarından rahatsız oldu ve Atatürk yanlısı görüşlerini basına duyurdular. İnsanları soylarıyla kategorize eden ve bununla toplumu bölmeye çalışan kişiler için neden hukuk devreye girmiyor bilemiyoruz. Oysa değil Ata’mıza hiçbir insan evladına “soysuz” deme hakkına sahip değiliz.