İki gün sonra sandık başına gideceğiz.Televizyonlarda haber sunucularının söylediği gibi, “Sandık başında patron sensin.”Atalarımızın zor koşullarda...

İki gün sonra sandık başına gideceğiz.

Televizyonlarda haber sunucularının söylediği gibi, “Sandık başında patron sensin.”

Atalarımızın zor koşullarda kurarak bizlere emanet ettiği bu devlet, bu vatan, bu bayrak üzerinde hepimiz sandık başında eşit haklara sahip olacağız.

O an, kaymakam da vali de sensin, bakan da cumhurbaşkanı da sensin.

Kullanacağın o bir tek oyla;

Devletimizin tüm kurum ve kuruluşlarını yönetecek, yönlendirecek iradeyi, sen belirleyeceksin.

Devletimizin yer altı ve yer üstü tüm kaynaklarının hak, hukuk ve adalet içerisinde, beytülmale zarar verilmeden nasıl kullanılması gerektiğine sen karar vereceksin.

Devletimizin yönünü, Doğu’nun otokratik karanlık dünyasına da Batı’nın demokrasiyle tanışmış aydınlık yüzüne de çevirmek senin elinde.

Devleti yönetecek muktedirlerin saraylarda şatafat içerisinde yaşamasına da, seninle birlikte tevazu içerisinde yaşamasına da sen karar vereceksin.

Ekonomimizin, “Neo klasik, epistemolojik kopuş, Heterodoks yaklaşım, Nöro ekonomi…” gibi uydurulmuş sistemlerle yerle bir edilmesinin devamına da, çağdaş, bilimsel yöntemlerle yeniden raylarına oturtulmasına da karar vermek senin elinde.

“Ben gidersem bu devlet yıkılır” diyen iradeye boyun eğmekte senin elinde, “Elbet bir gün benim naçiz vücudum toprak olacaktır, Türk devleti ilelebet yaşayacaktır” diyen bu devletin kurucu lideri Atatürk’ün açtığı yoldan yürümek de senin elinde.

Milleti kutuplaştırmayan, Kürdüyle Türküyle, Alevisiyle Sünnisiyle, birlik ve beraberlik içerisinde yaşamasına da, devletin ve milletin karanlık uçurumlara sürüklenmesine de bir tek oyunla sen karar vereceksin.

Haydi sandık başına…