Dünyada eşi benzeri bulunmayan Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemimiz, adeta siyasetin çivisini çıkardı, kimin eli kimin cebinde belli değil, yaşananlarla her gün şoktan şoka sürükleniyoruz. Tam anlamıyla, ‘Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete’ dedikleri durumdayız.
Devletin tüm yetkilerini, hatta Yasama, Yürütme ve Yargı güçlerini kendi sorumluluğunda toplayan Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki yerel seçimleri de partisine kazandırabilmek için yorulmak bilmeden çalışmalarını sürdürüyor, devletin tüm imkanlarını istediği gibi kullanıyor, hatta daha da ileri giderek, “Yerel seçimlerde oylarınızı benim partime vermezseniz, devletin imkanlarından yararlanamazsınız” diye uyarılarda bulunuyor. Demokrasinin ana unsurları olan siyasal partilerin seçim yarışında hak, hukuk ve adaletten söz edebilmek, adeta imkansız hale geldi.
“Hafızayı beşer nisyan ile malüldür” şeklinde kültürümüze yerleşmiş bir ata sözümüz vardır, “İnsan oğlunun, unutkanlık hastalığı vardır” anlamına geliyor. Yani, dünyanın tüm toplumlarında geçmişi unutma hastalığı vardır, ancak, bizim toplumumuzda bu hastalık çok daha ağır şekilde seyretmekte, geçmişimizi çok çabuk unutmakta, içerisine sürüklendiğimiz sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik her türlü yaşam tarzını, kısa zamanda kabullenmekte ve alışkanlık sağlamaktayız.
O zaman soralım ve hatırlatalım; demokratik parlamenter sistemimizde mi toplum birlik, beraberlik, güven içerisinde daha huzurlu ve mutlu bir yaşam sürüyürdu, yoksa içerisine sürüklendiğimiz şimdiki Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde mi?..
En basit örneği ile geçmişteki demokratik parlamenter sistemimizde, seçimden üç ay önce üç bakan görevlerinden istifa ederler, yerlerine devlet memuru kapsamındaki müsteşarları vekaleten bakanlık görevlerine getirilirlerdi. Neden?
Adalet Bakanı; seçimlere katılan partiler arasında hak, hukuk ve adaletin korunması için görevini devlet memuru olan müsteşarına bırakırdı. İl, ilçe ve yüksek seçim kurullarını oluşturan yargı mensuplarının, seçimlere müdahalesinin önü tamamen kapatılırdı. İl ve ilçelerde seçim kurullarının başkanlığına en yaşlı hakimler getirilir, siyasal taraftarlığa asla izin verilmezdi. Aynı zamanda seçim sürecinde yaşanabilecek her türlü anlaşmazlıklar karşısında yargı kurumlarının tarafsızlığı korunurdu. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde ise seçim kurullarının başkanlıkları için yaşlılık kuralı bile ortadan kaldırıldı, bu görevlere istenen hakimler getirilebiliyor. Örneğin; seçime katılacak partilerin oy pusulasındaki yerlerinin belirlenmesi için yapılan kura çekiminde bile otuz küsür parti içerisinde rahatlıkla iktidardaki Ak Parti, listenin birinci sırasına yerleştirilebiliyor!
Ulaştırma Bakanı; bakanlık bünyesinde bulunan devlete ait tüm hava, kara ve deniz ulaştırma araçlarının siyasal amaçlarla bir partinin hizmetinde kullanılmasının önüne geçmek, devletin imkanlarının tarafsızlığının korunmasını sağlamak amacıyla görevini devlet memuru olan müsteşarına bırakıyordu.
İçişleri Bakanı; seçim sürecinde ülke genelinde siyasal partiler arasında tarafsız bir şekilde toplumsal güvenliğin sağlanabilmesi için görevini devlet memuru kapsamındaki müsteşarına devrediyordu.
Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile bu uygulamalar tarihe karıştı. Şimdi iktidarda bulunan siyasal partinin bakanları, belediye başkan adayları ile birlikte el ele kol kola girerek ve de devletin tüm imkanlarını kullanarak kapı kapı dolaşıp partilerinin adaylarına oy toplamaya çalışıyorlar.
Parlamenter sistemde; Cumhurbaşkanı, ilk seçildiği gün partisinden istifa eder, adil ve tarafsız bir şekilde görev yapacağına and içer, yemin eder, tüm toplumsal ve siyasal kesimlere aynı mesafede, güven ve saygı içerisinde devletin tepesindeki yönetici olarak görevini sürdürürdü. Cumhurbaşkanı, seçim süreçlerinde ortaya çıkıp bir siyasal parti veya grup için oy toplamaya çalışmazdı. Milletin birlik ve bütünlük içerisinde seçimlerini gerçekleştirmesi, hak, hukuk ve adaletin zedelenmemesi, devletin bekasının korunması için zirvedeki gözetleyici, denetleyici, yönetici idi.
Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yirmi yılı aşkın süren iktidarını önümüzdeki seçimlerde daha da güçlendirmeye çalıştığı apaçık ortada; bir yandan da Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni, yeni bir anayasa ile daha da kalıcı hale getirmeye çabaladığı, milletin gözleri önünde devam ediyor.
Milletimizin kutuplaştırılmasından rahatsızlık duyan ve Devletimizin bekası ile ilgilenenlere hatırlatmak istedim.