Mayıs seçimlerinden kısa bir süre sonra Kurban Bayramında Ankara’da karşılaştığım bir manzarayı kaleme almıştım, 2 Temmuz tarihli Zafer’de yayınlanan o yazımda özet olarak şöyle diyordum:
“Halen kısa süre önce yaşadığımız büyük deprem felaketinin acıları içerisindeyken ve daha bir ay önce atlattığımız çok çekişmeli seçimlerin arkasından, Ankara’da son derece rahatsız edici bir manzarayla karşılaştım: “Muhalefet partilerin birisinden seçilen milletvekili, bayram süresince Etlik civarında caddelerdeki aydınlatma direklerini, meydanları ve bilboardları afişleri ile süslemiş, bir eli göğsünün üzerinde gülümseyen kocaman resminin yanında “Kurban Bayramınızı Kutluyorum” diyor, altında adı soyadı partisi yazılı. Ankara’da, başka da hiç bir yerde ne iktidardan ne de muhalefet partilerinden bir başka milletvekilinin bu şekilde bayram kutlama görseline rastlamadım.

“Bu görüntüler bana, seçim sonrası başlatılan, ‘Muhalefet partilerinde parayı bastıranlar milletvekili oldu’ söylentilerini anımsattı. Demek bu söylentiler boş değilmiş, bu vatandaşın da parası çokmuş, bastırmış parayı, milletvekili olmuş, maddi gücüne siyasal güç, makam, mevki ve itibar gücü de eklemiş, şimdi de büyük paralar harcayıp bayramımızı kutluyor.
“Daha doğrusu, parayla kazandığı kendi zaferini kutluyor, milletvekili olduğunu bir kez daha yüksek sesle ilan ediyor...

“Ankara’da aynı seçim bölgesinde yaşayan ve Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden memnun olmadığı için desteğini muhalefet partilerine veren vatandaşlar adına vicdanım sızladı.
“Görünen o ki, 20 yıldan beri iktidarda bulunan Cumhur İttifakı’nın Temmuz başında uygulamaya koyduğu hak, hukuk adalet gözetmeyen zam yağmurları, kendi kaderine terkedilmiş deprem mağdurları, sosyal siyasal ekonomik alanlardaki tartışmalar, bu milletvekilinin umurunda bile değil... O, kendi zaferini kutlamanın derdinde...”

Bu yazımda anılan milletvekilinin adını ve partisini saklı tutmuştum, oysa elimde çektiğim bilboard ve diğer afişlerden görüntüler bile vardı. Bu milletvekilinin kişisel zaafını, gösteriş yapma hatasını açıklamak, bana etik görülmemişti. Ancak, İYİ Parti içerisinde kaynaşmalar ve istifalar başlayınca, ilk istifa eden milletvekillerinden ikincisi bu şahıs oldu, artık adını saklı tutmamın da bir anlamı kalmadı. Üstelik son günlerde Parti içerisinde ayyuka çıkan tartışmalarda başta gelen isimlerdendi; Ankara Milletvekili Adnan Beker.

Önce Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu istifa ederek, hemen gitti Ak Parti’ye katıldı, rozetini de Cumhurbaşkanı Erdoğan taktı. Ardından milyonlarca dolarlık pazarlıklardan söz edildi.
Arkasından Ankara Milletvekili Adnan Beker’in istifası geldi, onun da Ak Parti’ye katılacağı söyleniyor.
İYİ Parti içerisindeki kaynaşmalar devam ediyor, partinin kurucularından ve önde gelen isimlerinden Durmuş Yılmaz, Aytun Çıray, Prof Dr. Bahadır Erdem daha önce istifa ettiler. Ankara’da belediye başkan adayı gösterilmesi planlanan İl Başkanı Faruk Köylüoğlu, “Seçimin kazanılabilmesi için iş birliği yapılmalı” önerisi kabul görmediği için görevinden istifa etti, İstanbul İl Başkanı Coşkun Yıldırım adaylık önerisine hayır dediği için görevinden alındı. Milletvekilleri, il ve ilçe başkanları ve örgütleri, birer birer İYİ Parti ile yollarını ayırıyorlar.


Hele son günlerde bir de Milletvekili Ümit Dikbayır olayı yaşanıyor ki, akıllara zarar... Birbirinden ağır suçlamalar, ortalarda dolaşan paralar, partililerle birlikte tartışmalara karıştırılan aile fertleri...
Büyük umutlarla bu partilere katılan, analarının ak sütü gibi helal oyları ile adını bile duymadıkları, yüzünü bile görmedikleri bu kimseleri milletvekili seçen vatandaşların suçu nedir?
Ya da vatandaşın oylarını, el altından parayla satanlar da, satın alanlar da ihanet etmiş olmuyorlar mı?
İYİ Parti’den seçilen milletvekillerinin yüzde 65’nin iş adamı varlıklı kimseler olduğu konuşuluyor. Siyasal ve ideolojik birikimleri olanlar, televizyonlarda aylarca çenesini patlatan akademisyenler, hukuk insanları, yazar ve gazeteciler seçimlerde sahne dışına itiliyorlar, meydan parasal gücü olanlara, gücüne güç katmak isteyenlere kalıyor. Yazık değil mi bu millete diyeceğim ama, bir o kadar da çiçeği burnunda İYİ Parti’ye yazık oluyor. Bu kadar kısa zamanda siyasal yelpazenin en hızlı büyüyen ve umut vadeden partisi, yönetim hataları yüzünden adeta şiddetli bir depremden geçiyor.

Önümüzdeki Martta yapılacak yerel seçimlere tüm illerde kendi adayları ile katılma inadına devam eder de aklı başında ittifaklara kapılarını kapatırsa, bu seçimler İYİ Parti’nin tamamen sonu olur.
Kurban Bayramı kutlama afişlerini gördüğüm zaman nasıl ki bugünkü yaşanacakları hissetmiş ve bir yazı kaleme almışsam, şimdi de gelecekte yaşanacakları bu şekilde hissediyorum ve yazıyorum.
Keşke yanılmış olsaydım!