Her yıl, TBMM’nin açılışında bir fırtınadır koparılıyor gitsin. Her kafadan bir ses, bilende bilmeyende, katılanda katılamayanda, alabildiğine yorum yarışına giriyor.

Bu da usuldendir, her yıl meclis açılışlarında çeşitli dedikodular, fısıltılar, kulisler yapılır. İnanın bu, Cumhuriyet tarihimizden bu yana hep yapılmıştır. O tarihlerde ki yorumlara bakıyoruz eleştiriler hep aynı yöndedir.

Bir kere şunu bilmemiz gerekir, meclis açılışları özel günlerdir, orada partilerin durumuna göre boykotlar, eleştiriler, düşman kardeş diye nitelendirdiğimiz siyasiler bile nezaket icabı yan yana gelirler.

Bu yılda bunların aynısı yaşandı. İnanın bir bardağı doldurmayacak fırtınalar koparılıyor. Bir bölüm medya bunu kasıtlı ve işi magazine çevirmeye çalışırken, bir bölüm medya ise açık kapatmayla meşgul.

Bu yılda medya işi biraz magazine çevirmeye çalıştı. Yok Cumhurbaşkanı Erdoğan kalkıp şunun elini sıktı, bunun elini sıkmadı. Bunun böyle olmadığı saha sonra yapılan açıklamalarla gördük. Bir kere böyle özel günlerde maalesef meclis çatısı altında işler biraz curcuna şeklinde geçer.

Her yıl yapılan meclis açılışlarında olduğu gibi bu yılda genel kurul toplandı, Cumhurbaşkanı konuşmasını yaptı, üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kez çok daha sakin ve dikkatli idi.

Belki ortam onu gerektiriyordu, belki de özel bir taktikti bilemiyorum, ancak şunu belirtmeliyim, bu yılki açılışta Cumhurbaşkanı ilk kez bir yenilik yaptı. Genel kurul çalışmasından sonra muhalefet liderlerini yanına davet ederek güzel bir tablo sergiledi.

Muhalefet liderleri belki kerhen, belki de isteyerek bu davete icap ettiler, hatta bir dönem mesai arkadaşları olan, sonra koparak, kurdukları partilerle karşı saflara geçen Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’ da hemen yanındaki koltukta yer aldılar.

İnanıyorum ki bu iki liderde o an, içlerinden AK Parti’de ki o güzel yılları geçirmişlerdir. O an, keşke AK Parti, bizimde içinde olduğumuz o yıllara geri dönse de bizlerde yuvamıza dönsek diye düşünmüşlerdir

Bu yıl meclis açılışının öncekilerden farkı, Türkiye’nin birinci partisi ve Ana Muhalefet Partisi, CHP’nin genel kurul salonunda bulunmayışıdır.

Bu durumu Cumhur İttifakı yanlış bulurken, CHP’lilerde bir hakkı kullandıklarını savunuyorlar. İktidarın ve meclis başkanının açıklamalarının aksine, CHP’liler genel kurula katılmamalarını farklı yorumluyorlar.

Dün, CHP’li bazı vekillerle yaptığım görüşmede, CHP boykotunun meclise karşı olmadığını, bu hareketin sadece genel kurul toplantısına katılmamak şeklinde olduğunu söylediler.

Evet bende dün meclis koridorlarında CHP’lilerin genel kuruluna katılmadıklarını gördüm, ancak nöbetçi grup başkan vekilleri meclis çatısı altındaydılar. Buda, CHP’nin meclisi değil, Cumhurbaşkanının genel kurula katılmasını boykot ettiklerini gösteriyordu.

Bilemem burada kim haklı kim haksız, ancak bu olay dışında, bu yıl meclis açılışı daha ılımlı, daha nezaket kurallarının işlediğini bir açılış oldu. AK Parti iktidarı döneminde ilk, kez CHP hariç siyasi parti liderleri Cumhurbaşkanının davetini kabul ederek bir araya geldiler.

Bu ilk kez oluyor, hele ülkenin içinde bulunduğu bu atmosferde ilk kez oluyor. Ancak kimse bu nezaket ortamına kanmasın, liderler gene dışarıya çıkacak, meydan meydan dolaşarak birbirlerini bombardımana tutacaklar.

Bu tabloları Özal’lı, Demirtel’li, Ecevi’tli ve Erbakan’lı yıllarda çok gördük, meclis çatısı altında nezaket, ancak dışında sert muhalefet. Bu Türk Siyasetinin genlerinden gelen bir durum galiba.

Ülke siyaseti bugün bıraktığımız yerden gene acımasız kurallarını işletecek, muhalefet iktidarı, iktidarda muhalefeti acımasızca eleştirecek. Bence bu durum ülke ne zaman huzura, ne zaman vatandaşın yüzü gülecek ta o zamana kadar sürecek gibi gözüküyor.

Her şeye rağmen muhalefette bizim iktidarda bizim, onlar siyaset yapacak bizlerde vatandaşlık görevlerimizi yerine getireceğiz.