“TOPLUMSAL BASKININ GÖLGESİNDE YAŞAMAK” Gözler gerçekten üzerimizde mi?

Hayat, çoğu zaman kendi seçimlerimizi yapma özgürlüğümüzün değil, başkalarının gözünde nasıl göründüğümüzün gölgesinde şekillenir. “Elalem ne der?” sorusu, görünmez bir zincir gibi hayatımıza dolanır; ne giyeceğimizden ne söyleyeceğimize, hangi kararı alacağımızdan kiminle arkadaş olacağımıza kadar her adımı etkiler. Bu küçük soru, büyük bir kaygının habercisidir: Toplumun bakışıyla kendi arzularımızın çatışması.

Gözler gerçekten üzerimizde mi?

Aslında bu bakış çoğu zaman sadece bir illüzyondur; ama illüzyon bile yeterince güçlüdür, davranışlarımızı şekillendirmeye, seçimlerimizi sınırlandırmaya yeter. Kültürel normlar, aile baskısı, sosyal çevrenin beklentileri ve günümüzün dijital dünyasında sosyal medyanın görünürlüğü, bu görünmez gölgenin boyutunu büyütür. Her paylaşım, her söz, her karar adeta bir jüriye sunulur; gençler, yetişkinler ve hatta çocuklar, bu görünmeyen jüriye göre davranmayı öğrenir.

Ne giyeceğimiz, ne düşüneceğimiz, hangi yolu seçeceğimiz; tüm bunlar bazen kendi arzularımız yerine başkalarının yargısının ölçüsüne göre şekillenir. “Elalem ne der?” kaygısı, özgüveni sarsar, cesareti kısıtlar ve bireyi kendi hayatının dışına taşır. Kimi zaman bu baskı öyle içselleştirilir ki, kişi farkına bile varmadan kendi isteklerini susturur, hayallerini ertelemeye başlar.

Peki kim bu elalem? Elalem, bence kendi hayatını yoluna koyamamış, pek bir yaşamı olmayan; başkalarının hayatına yorum yapmayı kendine hak (BİLMİŞ), insan topluluğu…
Ve ne yazık ki, bu topluluk, farkında olsak da olmasak da, davranışlarımızın gölgesinde dolaşır.

Ve biz, elalemin gözleri altında sessiz bir tiyatro sahnesinde rol alırken, kendi hayatımızın perdesini aralamayı unuturuz.

Ama önemli olan şunu bilmektir ki bu tiyatro sahnesinde rol alan tek bir kişiyim ve sahne benim. Tıpkı hayatta benden senden ondan bir tane olduğu gibi… Tıpkı bu hayatı sadece 1 kere yaşayacağımız gibi…