Bugün sizinle Başkent Ankara'nın çok önemli, belki en önemli üç parkının çok özel hikayesini paylaşmak istiyorum. Bunlar Güvenpark, Kurtuluş Parkı ve Gençlik Parkı. Hiç düşündünüz mü bu parkları biz aslında neye borçluyuz? Yani şöyle, bir imar planını da park olarak planlarsınız, park olarak da korursunuz, kullanırsınız. Ancak burası tam da öyle gelişmedi.

 1922-23 yılları Carl Christoph Lörcher, Ankara'nın ilk imar planını yapıyor. Bir Alman, o dönemde hem mimarlık hem plancılık birlikte yürüyor. Ankara'nın ilk imar planı ona ait.

 Bundan yaklaşık 7-8 yıl sonra, 1934-35'li yıllar, hatta başlangıcı 1933 diye sayılır, bir uluslararası yarışmayla Ankara'nın imar planı yeniden yaptırılır. Bu sefer uluslararası bir yarışmadır ve Hermann Jansen bu planı kazanır ve imar planını yapar. Bir süre sonra plan yayınlandıktan sonra Carl Christoph Lörcher, ilk planı yapan plancı, kendi planının çalındığını iddia eder ve uluslararası düzeyde bir mahkemede dava açar.

 Benim planım çalınmıştır der, Hermann Jansen benim planımı çaldı der. Dönemin Ankara Belediyesi Jansen'le birlikte iki planı iç içe koyarlar. Tahmin edeceğiniz gibi Lörcher’in planı daha küçük ölçeklidir. Jansen daha geniş bir alanda bir plan çalışması yapmıştır ama benzerlikler arz etmektedir. Hızla bu hukuk davasını düşürmek adına iki plan arasındaki çok temel benzerlik şu, her iki planda da Güven Park'ta üst gelir gruplarına yönelik villalar var. Yaklaşık 20 tane villa öngörülmüş her iki planda da.

 Kurtuluş Parkı dönemin muhacirleri için katlı sosyal konutlar planlanmış her iki planda da. Gençlik Parkı'nda da daha alt gelir grupları için konut ve ticaret planlanmış. Ve bir operasyonla Jansen bu üç alandaki yapılaşmayı kaldırır ve buraları yeşil alan, park olarak ilan eder.

 Sonuçta mahkemede nihai kararı gözden geçirirken iki plan arasındaki benzerlik olmadığına kanaat getirir. Çünkü Güvenpark'ta, Kurtuluş Parkı'nda ve Gençlik Parkı'nda artık konut ve ticaret yoktur. Buralar yeşil alan olarak planlanmıştır.

 Hep düşünürüm Ankara'da açıkçası bu üç temel parkını Jansen ve Lörcher arasındaki ihtilafa borçludur. İyi ki ihtilaf yaşamışlar, iyi ki mahkemede dava açmışlar. Biz şimdi bu parklarda yeşilin, Ankara'nın keyfini sürdürüyoruz.