“Uyuşturucu, İnsanlığın en büyük düşmanıdır! Buna cüret eden zehir tacirleriyle; ülkemiz ve insanlık adına mücadele etmeye devam edeceğiz!
Bu sözler geçtiğimiz gün İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın Ankara’da büyük çapta yaptığı uyuşturucu operasyonundan sonra söylediği sözlerdi.
Uyuşturucu özellikle gençlerimizi pençesine almış, ürkütücü düzeye ulaşmış.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC) 2024 Dünya Uyuşturucu Raporuna göre son yıllarda dünya genelinde uyuşturucu kullanımındaki kaygı verici artış görülmüş ve son 10 yıl içinde uyuşturucu kullanım oranı dünya genelinde %20 oranında artış göstermiş.
SENTETİK UYUŞTURUCUDA ARTIŞ
Özellikle sentetik uyuşturucuların Türkiye’de yoğun şekilde bulunduğu ve dolaşımda olduğu belirtiliyor. Bu maddelerin kolay üretilebilmesi, düşük maliyetli olması ve etkilerinin hızlı şekilde hissedilmesi, kullanım oranlarını artıran başlıca faktörler arasında yer alıyor
Türkiye’deki duruma ışık tutan bir diğer kaynak ise Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı’nın 2024 Türkiye Uyuşturucuyla Mücadele Raporu. Raporda yer alan veriler, madde kullanımına bağlı ölümlerdeki artışın sürdüğünü ve özellikle sentetik maddelerin bu ölümlerde büyük pay sahibi olduğunu gösteriyor.
ÖLÜM ORANI 30-35
Uyuşturucuya bağlı ölümlerin yaklaşık %50’si sentetik uyuşturucular nedeniyle gerçekleşiyor. Ölümlerin yaş ortalaması 35 olarak belirlenirken, 30 yaş altı ölümlerin oranı %34,3’e ulaşmış durumda.
2023 yılı boyunca 349.393 kişi, uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle tedavi merkezlerine başvurdu.
Bu kişilerin 16.291’i yatarak tedavi gördü. Bu veriler, özellikle genç nüfus arasında madde kullanımının arttığını ve bağımlılıkla mücadelede sağlık sistemine düşen yükün giderek büyüdüğünü ortaya koyuyor.
Sentetik uyuşturucular, özellikle son yıllarda klasik uyuşturuculara kıyasla çok daha tehlikeli ve öngörülemez bir tehdit olarak öne çıkıyor. Kimyasal formülleri sürekli değiştirilebildiği için yasa dışı üreticiler yasal denetimlerden kaçabiliyor. Bu maddeler arasında metamfetamin, sentetik kannabinoidler (spice, bonzai) ve yeni psikoaktif maddeler (NPS) en yaygın olanları.
Türkiye’de bu maddelere erişimin görece kolay olması, kullanım yaşının düşmesine ve ölümlerin artmasına neden oluyor. Üstelik bu tür maddeler hem bireysel hem toplumsal sağlık üzerinde yıkıcı etkiler bırakıyor: psikotik bozukluklar, ani kalp durmaları, intihar eğilimleri ve kriminal davranışlarda artış gibi.
TOPLUMSAL SEFERBERLİK
Veriler, sadece kolluk kuvvetleriyle uyuşturucuyla mücadelenin yeterli olmadığını; önleyici, eğitici ve rehabilite edici politikaların eş zamanlı yürütülmesi gerektiğini gösteriyor. Özellikle gençler arasında maddeye başlama nedenlerinin (aile içi sorunlar, sosyal baskı, dijital mecralar üzerinden madde temini vb.) derinlemesine analiz edilmesi ve buna yönelik politikaların geliştirilmesi elzem.
Tedavi merkezlerinin yaygınlaştırılması, psikolojik destek hizmetlerinin güçlendirilmesi ve toplumsal farkındalık kampanyalarının artırılması, bu mücadelenin vazgeçilmez ayakları arasında yer almalı. Ayrıca, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları da sürece daha etkin şekilde dahil edilerek, toplum temelli çözümler geliştirilmeli.
UNODC ve Türkiye'nin 2024 yılına ait uyuşturucu raporları, bu sorunun artık sadece bir güvenlik ya da sağlık problemi değil, çok boyutlu bir toplumsal kriz haline geldiğini gösteriyor. Sentetik maddelerin yükselişi ve genç nüfusun giderek daha fazla etkilenmesi, hızlı ve kararlı bir toplumsal seferberliği zorunlu kılıyor.
Uyuşturucuyla mücadelenin başarısı, sadece yasalarla değil; toplumun tüm kesimlerinin ortak çabası, bilinçlenme ve dayanışmasıyla mümkün olacaktır.