Merhabalar…

Bu köşede bundan böyle her hafta tarihimize, kültürümüze, geleneklerimize, coğrafyamıza dair gizlenenin, az bilinenin ve yanlış bilinenin peşine düşeceğiz, birlikte. Aslında çok kıymetli bir şeyin peşini kovalayacağız. Bilginin yaşamımızda en kıymetli, en pahalı olan bir meseleyi kovalayacağız. Bu durum, birlikte geleceğimizi de zenginleştirecek. Hadi başlayalım…

Tacettin Dergahını Gizemi

Ankara’da Hamam önünde, Ulus’ta çok özel bir yapı var. 1949’da müzeye dönüştürülmüş, Tacettin Dergâhı.

Ankara’da ilk meclis oluşturulmuş. Bu kiralık evde üç mebus arkadaş birlikte kalıyorlar. Eşref, Mehmet ve Hasan.

(Üç mebus arkadaş)

1921 yılı, mayıs ayında bu eve bir mektup ulaşır. Mustafa adına gelmiştir. Mustafa kim midir? Mustafa bu evde yaşayan üç mebusun ortak arkadaşı bir Hintli’dir. Mektupları için bu mekanı bir adres olarak kullanmaktadır.

Bir gün yine Mustafa’ya bir mektup gelir. Zarfı iyi kapatılmamıştır. Mebus Mehmet, merakına yenik düşer ve zarfı açar. İçinden boş sayfalar çıkar. “İnsan niye boş kağıtları, niçin mektup olarak göndersin ki?” şüphelenir ve bunu anlamak için bir kimyager bulunur. Daha sonra Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesinin kurucusu olacak, Avni Refik Bey(Sonra Bekman soyadını alacaktır) çok özel bir solüsyonla (ki amonyaktır bu), mektupta yazılanları okumayı başarır. Mustafa gözaltına alınır ve her şeyi itiraf eder. Bu Hintli, şubat 1919’da, Afgan Emiri Habibullah’ı öldüren, Mustafa Sagir’den başkası değildir.

Mektuptaki bilgiler, Mustafa Kemal paşaya yapılacak suikastın planlarıdır ve İngiliz istihbaratı ile paylaşılmaktadır. Mustafa Sagir suçunu itiraf eder ve 24 mayıs 1921’de idam edilir.

(Suikastçi, Mustafa Sagir)

Atatürk için düzenleme hazırlığı yapılan suikast girişimi, bu evde yaşayan, mebus Mehmet tarafından ve onun dikkatiyle ortaya çıkarılmıştır.

Bu evi değerli kılan bir başka hususta, İstiklal Marşı’nın burada yazılmış olmasıdır.

Evet…

Mustafa Sagir’in yakalanmasını sağlayan, Atatürk suikastını önleyen, Burdur mebusu, Mehmet, bilinen adıyla, Mehmet Akif Ersoy’dan başkası değildir…

(Tacettin Dergahı)