Kısır Döngü, “TDK Sözlüğüne göre Bir önermeyi ikinci bir önermeyle ikinci önermeyi de dönüp birincisiyle tanıtlamaya...
Kısır Döngü, “TDK Sözlüğüne göre Bir önermeyi ikinci bir önermeyle ikinci önermeyi de dönüp birincisiyle tanıtlamaya çalışma yolu, fasit daire. Döngü, kapsayıcı karşıtı.
Aynı olumsuz sonucu veren, çözüm getirmeyen durumların tekrarlanması, sürdürülmesi” anlamlarına gelmektedir.
Her maaş artışı döneminde zamlı maaş cebimize girmeden bütün piyasalara a’dan z’ye zam gelmektedir. Hükümetler yönünden bakarsak bu fiyat artışları maaşa yapılacak zamları fazlasıyla karşılamaktadır. İnsanlar zamlar karşısında şaşkına dönerken maaşlara verilen zam bir nebze rahatlama sağlamış gibi görülse de birkaç hafta içerisinde o verilen zam da eriyip gitmektedir. Bu kısır döngü yıllar boyu tekrarlayıp durmaktadır. Enflasyon halkın bir numaralı düşmanı olduğuna göre hükümetlerin en öncelikli işi enflasyonu düşürmek olmalıdır. Aksi durumda enflasyon canavarı her türlü kötülüğün anası haline gelir. Enflasyon üzerinde maaş almak, maaşınızın yeteceği anasına gelmez. ‘ne alırsanız, o gider’ kuralı işler. Bu kez alamadığınız veya almayı dahi düşünemediğiniz ürünleri alırsınız, yine maaşınız yetmez hale gelir. Gelir arttıkça ürünlere talebiniz de o oranda artar.
Bir ülkede üretim arttıkça fiyatlar ucuzlar. Arz ve talep ilişkisi burada önemli yer tutar Arz artarken talep azalırsa fiyat düşer. Arz azalırken talep artarsa fiyat yükselir. Arz ve paralel aynı oranda artarsa fiyatın ne yöne gideceği bilinemez.
Hükümetler gelir ve gider dengesini sağlayamaz ve sürekli bütçe açık verirse bu aradaki fark vatandaşın sırtına biner ve halkın enflasyon karşısında ezilmesine yol açar. Rahmetli Özal’ın sıkça bahsettiği gibi kaşıkla verdiğinizi kepçeyle almak zorunda kalırsınız. Nitekim yıllardır böyle olmuştur. İnsanımıza kaşıkla verilen kepçeyle alınmıştır. Dolar ve altın bazında maaşlara bakıldığında alınan ücretlerin yıllar içerisinde eriyip gittiği görülmüştür.
Osmanlı devlet memurları çalıştıklarının karşılığında düzenli olmayan bir maaş alıyorlardı. Tanzimat’ın ilanıyla birlikte düzenli maaş sistemine geçildi.
Osmanlı memurları yaptıkları işlerin karşılığında gelir elde ediyor ve geçimlerini bu şekilde sağlıyorlardı. 1838 tarihinde memurlara rüşveti önlemek ve işleri huzurlu bir şekilde yürütmek için padişah tarafından maaş bağlandı. Rüşvet almanın cezaları artırıldı. Rüşvet alana da verene de ceza getirildi. Devlet memurlarına her kademede değişik oranda maaş bağlandı. Bu adil değildi memurlar arasında çok maaş farkı vardı. Bu durum rüşvetin doğmasına sebep oluyordu. Osmanlıda Maaş sistemine geçilmesiyle birlikte memurlar devlete yarı bağımlı hal-den tam bağımlı hale gelmiş oldu. Bahşişin adı de zamanla rüşvet oldu.
Osmanlıdan sonra Cumhuriyet Döneminde de devlet hizmetinde bulunanlar maaşlarını alıyorlardı. Osmanlıda olduğu gibi emekli dul ve yetimlerden uygun görülenlere ve anne babalara maaş bağlanıyordu.
Yıllar yılları kovaladı, imkânlar gelişti. Devlet gelirleri arttıkça refah seviyesi de artmaya baş-ladı.
Maaş artış dönemleri geldiğinde zam kısır döngüsü de her defasında işlemeye başladı. Bu durum halkı rahatsız ettiğinden halkın dilinde tekerleme oluştu. Ne maaşıma zam gelsin, ne de piyasaya …