İYİ Parti’den Ankara Milletvekili seçilen ve geçtiğimiz günlerde partisinden istifa eden Adnan Beker’le ilgili 12 Aralık Salı günü medyaya yansıyan haber, yine duyanların kanını dondurdu. Beker, TV 100’de katıldığı canlı yayında 14 Mayıs’ta oyunu hiç kullanmadığını, 28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda ise Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan’a verdiğini, hiç tereddüt bile etmeden açıklıyor, Altılı Masa’yı da şöyle eleştiriyor:
“Bunlar bizim Pursaklar Belediyesini yönetemezdi, ne anlatıyorsunuz ya! Tayyip Bey’den başka aday yoktu ki, kime verelim?”

Kendi kendisine bile oy vermeyen, benim ve benim gibi umut bağlamış milyonlarca insanın analarının ak sütü gibi helal oyları ile milletvekili seçilen bu tür siyasetçilerin yaptığına ne denir?

Bana göre tek kelime ile “ihanet”. Mayıs seçimlerinden bir ay kadar sonra burada yazmıştım, “İYİ Parti’den Ankara milletvekili seçtiğimiz Adnan Beker’i, Kurban Bayramında Keçiören’deki cadde ve meydanları süsleyen bayram kutlama afişleri ile tanıdım. Ondan başka da ne iktidar mensubu ne de muhalefetten bir başka siyasinin bayram kutlama görseline rastlamadım. Bu da bana, seçim sonrası ortaya saçılan, ‘Parayı bastıranlar milletvekili oldu’ şeklindeki söylentileri anımsattı.

İYİ Parti’de iç çalkantılar ve istifalar başlayınca partisinden ayrılan ikinci milletvekili Adnan Beker olmuştu. Daha önce Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu istifa etmiş, hemen giderek Ak Parti’ye katılmış, rozetini de Cumhurbaşkanı Erdoğan takmıştı. Adnan Beker’in de Ak Parti’ye katılacağından söz ediliyordu.
Nitekim partisinden istifasını izleyen günlerde TV 100’de katıldığı canlı yayında Adnan Beker yine ‘Altılı Masa’ya vermiş veriştirmiş, “Mayıs seçimlerini muhalefete kazandırmadığı için Allah’a şükrediyorum, kazanmış olsalardı bugüne kadar daha bakanlar kurulunu bile oluşturamazlardı” demişti.

İYİ Parti içerisindeki kaynaşmaları ve son gelişmeleri zaman zaman burada yorumlamaya çalıştım, bugüne kadar neyin peşinde koştuklarını, neyi amaçladıklarını, nereye ulaşmaya çalıştıklarını da kimse anlayamıyor, anlatamıyor. Son gelişmeler gösteriyor ki, başta Meral Akşener olmak üzere bir çok İYİ Partili siyasetçi ve seçmenleri, perde arkasından iktidarın değirmenine su taşımışlar.

Siyaset, devleti yönetmeye talip olanlar arasında geçen bir yarıştır. Oy toplamak için halkın karşısına çıktıklarında, iktidarda bulunanlar, yaptıklarını ve yapacaklarını anlatarak oy toplamaya çalışırlar, muhalefettekiler ise devletin iyi yönetilmediğini, iktidarın uygulamardaki hatalarını ortaya sererler, kendilerinin daha iyi bir yönetim sağlayacaklarını savunarak seçimi kazanmaya çabalarlar.  

Son günlerde İYİ Parti’nin sergilediği politikalar, “Turuva Atı” efsanesine de benzetilmeye başlandı, “Ak Parti iktidarı, içeriden parçalamak için İYİ Parti’yi muhalefet kanadında konumlandırdı ve bunda da başarılı oldu” deniliyor. Devlet yönetiminden memnun olmayan, yoksulluk, hak, hukuk ve adalet arayışı içerisinde çırpınan toplumumuzun en az yüzde 48’inin umutlarını heba eden bu tür siyasetçilerden ne bekleyeceğiz?