Mustafa AYDEMİR

Eşsiz bir ileri görüşe sahip Mustafa Kemal Atatürk bir bakışta ne kadar uzağı görebilirsiniz sözüyle özdeş ileri görüşlü bir liderdi. Bilgiyi kendisine rehber edinmişti. Engel tanımadı. Yılmaz bir özgürlük savaşçısıydı. Osmanlı subayı olduğu devirlerde düşmanın memleketimiz üzerindeki kötü niyetini anlamıştı. Daha o yıllardan itibaren kafasında kurtuluş planlarını uygulamaya başladı.

Batı uygarlıklarındaki değişimleri de çok yakından izlemeye aldı. Atamıza göre, Avrupa’daki değişimleri görmemek olan biteni anlamamak, dünyadan bihaber yaşamaktı.

Bütün düşüncesi memleketin kurtarılması için çareler aramaktı. Bu nedenle yurdumuzun güneyinde Misak-ı Milli sınırları içerisindeki Hatay bizim olmalıydı.

Türk Devleti kurmanın özlemi içerisindeki Mustafa Kemal mücadelenin hazırlıklarına başladı. Hatay da bu mücadelenin bir parçası oldu.

Hatay bölgesinde yaşayanlar Türk ve Hatay’da bir Türk yurdu olduğundan Misak-ı Milli sınırları içerisine alınmalıydı. Hatay’ın kurtulması Atamızın en büyük arzusu ve isteği olduğundan her ne pahasına olursa olsun başarılmalıydı. Mustafa Kemal Paşa “ Hatay’daki mücadelelerin gaye ve hedefini biliyorum. İlk günden beri de bu mücadeleleri takip ediyor, imkânlarımızın müsaadesi nispetinde destek oluyoruz. Hatay, zaten Misak-ı Millî sınırlarımız içerisindedir” . “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde kalamaz” ifadesiyle Hatay, Atatürk’ün yüreğinde yer etti. Asırlar boyu Türk’e yurtluk eden, Hatay, Türk yurdunun ve Türk milletinin bir parçasıydı. Ayrı yaşamak düşünülemezdi. Hatay, mutlaka bağımsızlığa ulaşmalı Türk yurdunun bölünmez bir parçası olarak, yerini almalıydı. “Hatay Hakimiyeti Cemiyeti” kuruldu. Geleceği çok iyi gören Atatürk, Fransız büyükelçisine, “… Ben toprak büyütme delisi değilim. Barış bozma alışkanlığım yoktur. Ancak, Antlaşmaya dayanan hakkımızın isteyicisiyim. Onu almazsam edemem. Büyük Millet Meclisi kürsüsünden milletime söz verdim, Hatay’ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem, onun huzuruna çıkamam. Yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilmem. Yenilirsem bir dakika yaşayamam. Bunu bilerek ve sözümü mutlaka yerine getireceğimi düşünerek benim dostluğumu lütfen bildiriniz ve doğrulayınız” demişti.

“… Türkiye’nin güvenliğini gaye tutan, hiçbir milletin aleyhinde olmayan bir barış istikameti bizim daimî prensibimiz olacaktır” diyen Atatürk: “… Komşularıyla ve bütün devletlerle iyi geçinmek Türkiye siyasetinin esasıdır ”görüşüne daima sadık kalmıştır. Onun içindir ki: “… Türk Cumhuriyeti’nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refahı ve ilerlemesinde en esaslı etken olsa gerektir. Buna elimizden geldiği kadar hizmet etmiş ve etmekte bulunmuş olmak bizim için övünülecek bir harekettir” demiştir.

Hatay, Atatürk için, her şeyden önemlidir. Nitekim: “… Bu benim şahsî meselemdir. Durumu büyükelçiye, daha başlangıçta, açıkça ifade ettim. Dünyanın bu durumunda, böyle bir meselenin Türkiye ile Fransa arasında silahlı bir çatışmaya sürüklenmesi kesinlikle mümkün değildir. Fakat ben, bunu da hesaba kattım. Kararımı vermiş bulunuyorum. Şayet ufukta, bu yolda binde bir ihtimal belirse, Türkiye Cumhurreisliği’nden ve hattâ Büyük Millet Meclisi üyeliğinden çekileceğim. Bir fert olarak bana katılacak birkaç arkadaşla beraber Hatay’a gireceğim. Oradakilerle el ele verip mücadeleye devam edeceğim” diyerek hiçbir engel tanımadığını belirterek Fransız büyükelçisine “Hatay benim şahsî davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz” demiştir. Atatürk’ün kararlılığı karşısında 27 Ocak 1937’de Cenevre’de toplanan Milletler Cemiyeti, Hatay’ın bağımsızlığını kabul etmiştir. Atatürk çok hasta olmasına rağmen Hatay meselesini halletmeye de kararlıydı. Atatürk’e göre savaş, hayatî olmadıkça yapılmamalıydı. Birliklerimiz, Hatay’a girdi. Seçimler yapıldı; Meclis ekseriyetini Türkler kazandı. Böylece de bağımsız Hatay Cumhuriyeti Eylül 1938’de kuruldu. Bu Cumhuriyet de, Haziran 1939’da Türkiye’ye iltihak kararını aldı. Ana yurdun bölünmez, vazgeçilmez bir parçası olan Hatay, ana yurtla bütünleşti.