2025-2026 eğitim öğretim yılı için yurt başvuruları 6 Eylül Cumartesi günü saat 23.59’da sona erecek. Sonuç listelerinin ise önümüzdeki hafta açıklanması bekleniyor. Öğrencilerin en çok merak ettiği soru ise şu: “Kayıtlarda torpil var mı?”
Başvurular yalnızca e-Devlet üzerinden yapılıyor. Bu nedenle e-Devlet şifresi bulunmayan öğrencilerin şifre alması veya farklı giriş yöntemlerinden birini kullanması gerekiyor. Ayrıca başvuru sırasında sorun yaşanmaması için öğrencilerin e-Devlet’te yer alan öğrenim bilgilerini mutlaka kontrol etmesi şart.
Hatalı ya da eksik bilgilerle yapılan başvurular geçersiz sayılıyor. Bilgileri yanlış olan öğrencilerin üniversitelerinin öğrenci işleriyle iletişime geçerek kayıtlarını düzeltmeleri gerekiyor.
Süreç boyunca öğrencilerin sorularını yanıtlamak için ALO GSB hattı ve KYK Destek X hesabı 7/24 hizmet veriyor. Öğrenciler ayrıca 444 0 472 numaralı çağrı merkezinden de destek alabiliyor.
BU YIL YENİ BİR SİSTEM
Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) bu yıl yurt yerleştirmelerinde farklı bir yönteme geçti. Üniversiteler, tercih edilen bölümleri kendi belirleyecek. Başvuran öğrencilerin sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak kriterlere uyanlar otomatik olarak yurtlara yerleştirilecek. Kriterlere uymayanlar ise dışarıda kalacak.
Ancak bazı velilerin, çocuklarını yurda yerleştirebilmek için milletvekillerini devreye soktuğu iddiaları gündemde. Bu da öğrencilerin aklındaki “torpil” şüphelerini daha da artırıyor.
KYK Genel Müdürlüğü ise geçtiğimiz yıl öğrencilerin yüzde 98’ini yurtlara yerleştirdiklerini, bu yıl da yurt sayısı ve yatak kapasitesini artırdıklarını duyurdu.
BARINMA KRİZİNİN SİYASİ YÜZÜ
Geçen yıl “öğrencilerin yüzde 98’ini yerleştirdik” diyorlar. Peki kalan yüzde 2 ne oldu? Onlar ne yapacak. Ya da bu yıl aynı rakam tutacak mı? Hadi diyelim yurtlar doldu, öğrenci özel yurda mı gidecek, ev mi tutacak? Buyurun bakalım: Büyükşehirlerde tek bir odanın kirası asgari ücretin yarısından fazla. Yani aile bütçesini çatır çatır yiyen bir kara delik.
Muhalefet milletvekilleri yıllardır aynı şeyi söylüyor: “Devlet yurt kapasitesini artırmadı, kira piyasasını da kontrolsüz bıraktı.” Haklılar. Çünkü iktidar bu sorunu çözmek yerine “gençleri kaderine terk etme”yi tercih ediyor. Gençlik politikasını, seçimden seçime miting meydanlarında süslü cümlelerle hatırlıyorlar.
GELECEĞİMİZİ İPOTEK ALTINA ALMAK
Barınma krizi artık sadece “başını sokacak yer” meselesi değil. Eşitlik, adalet, fırsat eşitliği meselesi. Eğitim hakkı anayasada yazıyor ama uygulamada parası olana var, olmayana yok. Parası olan özel yurda, rezidansa yerleşiyor; olmayan sağlıksız koşullarda yaşam savaşı veriyor.
Söylemesi ağır ama gerçek şu: Bugün gençleri çaresizliğe terk edenler, aslında ülkenin geleceğini ipotek altına alıyor. Çünkü barınma sorunu çözülmeden eğitimde fırsat eşitliği de, kalkınma da, bilim de olma Kısacası, yurt meselesi bir kayıt sorunu değil; torpil, liyakat ve adalet meselesidir. Ve bu sorun çözülmedikçe, üniversite kapısına umutla gelen her öğrenci aslında devletten değil, şansa ve tanıdıklara güvenmek zorunda kalacaktır.