İmmün sistem vücudumuzu hastalıklara sebep olan mikroorganizmalara karşı koruyan bağışıklık sistemidir. Otoimmün hastalıklar ise vücudun kendi...
İmmün sistem vücudumuzu hastalıklara sebep olan mikroorganizmalara karşı koruyan bağışıklık sistemidir. Otoimmün hastalıklar ise vücudun kendi kendine saldırması sonucu oluşan hastalıklardır. Peki insan vücudunu korumak üzere var olan bağışıklık sistemi neden kendi kendine saldırır?
Bizler yediğimiz, içtiğimiz yiyeceklerle, soluduğumuz havayla veya dokunduğumuz nesnelerle bir şekilde dış dünya ile etkileşim halindeyiz; soluduğumuz havadaki zehirli gazlar, kimyasallar, ağır metal maruziyetleri, tarım ilaçları, katkı maddeleri, kullandığımız ilaçlar(antibiyotikler), gıda hassasiyetine sebep olan yiyecekler veya uzun süre strese maruz kalarak bağışıklık sistemimizi olumsuz etkileyebiliyoruz. Peki bu nasıl oluyor? Vücudumuzda sindirim sistemi bedenimizin iç kısmı ile dış dünyayı ayıran bir çeşit tüp geçit gibidir. Bu geçit çok sıkı bağlardan oluşan bir yapıya sahiptir ve burası sindirim ve emilimin oluştuğu yerdir. Gıdalar mikro moleküllere dönüşecek kadar sindirilip buradan emilir ve kan dolaşımına geçer. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibidir. Sorun bu bariyerin geçirgen duruma gelmesiyle başlar. Ortada hasar görmüş bir bağırsak duvarı var ise iyi bir sindirim ve emilim olamadığı gibi hasarlı bölgeden geçen sindirilmemiş besin parçaları ki bunlar daha çok proteinler olup, bağışıklık sistemini harekete geçirir. Bu proteinleri, bağışıklık sistemi işaretler ve derki vücuda yabancı bir yapı girdi ve bunu yok et emri verir. Sorun şu ki; vücudumuzda bu yapılara benzer yapıda dokular vardır, biz buna moleküler mimikri diyoruz. Bu benzerlik nedeni ile bağışıklık sisteminin kafası karışır ve gider kendi dokularına saldırır.
Örneğin buğday proteini olan glutene benzerliği nedeni ile troid bezine saldırıp haşimatoya sebep olması veya sütteki kazeine benzediği için eklemlere ve kas dokusuna zarar vererek fibromiyaljiye sebep olması gibi. Geçirgen bağırsak sorunu varsa tek sorun sindirilmemiş besinler değil hasar görmüş yapıdan dolaşım sistemine geçen mikroorganizmalar veya bunların oluşturduğu toksinler, ilaçlar, katkı maddeleri yani kana geçmemesi gereken ne varsa geçer. Geçen her şey bağışıklık sistemini harekete geçirir bazen de bu yapılar bizim kendi vücudumuza ait yapılarla birleşerek farklı bir yapı oluştururlar, bağışıklık sistemi bu yapıları da bizden değil diye işaretler ve o dokulara da zarar verir. Sonuç olarak bağırsak sağlam bir bariyer niteliğine sahiptir ama hasar görmüş bir bariyer varsa sıkıntı büyüktür çünkü kan beyin bariyeri, bağırsağa göre daha geçirgendir yani kan dolaşımına geçmiş olan zararlı bir şeyler varsa beyin bariyerini daha rahat geçer. Kullanılan antibiyotikler bağırsak florasını bozarak zarar veririler. Kullanılan bir kutu antibiyotik sonrası bozulan bağırsak florasının eski haline gelmesi 2,5 yıl sürmektedir. Bu açıdan bakıldığında çok antibiyotik kullanan çocuklar ciddi risk grubundadır. Otoimmün hastalıklara örnek verecek olursak saldırı eğer sinir hücrelerinin myelin kılıfına ise MS hastalığına, troid bezine olmuşsa haşimato troidi, eklemlere ve kaslara olmuşsa osteoartit veya fibromiyalji, akciğerlere olmuşsa astım, deriye olmuşsa sedef, vitiligo veya dermatitleri örnek verebiliriz.
Bu hastalıklarla bağlantılı olduğu düşünülen bazı besinler vardır; örneğin kırmız ette bulunan bir yapıya benzerlik nedeni ile MS hastalarına kırmızı et tüketmemeleri, troid bezine benzerlik nedeni ile gluten içeren besinlerin haşimato hastalarına önerilmemesi, sütte bulunan kazein nedeni ile fibromiyalji veya osteoartrit hastalarına süt ve süt ürünleri tüketmemeleri yada yine eklem ve kas ağrısı olanlarda kurubaklagillerde yada yağlı tohumlarda bulunan lektinin ağrıların artmasına sebep olması nedeni ile diyetten çıkarılması tavsiye edilebilir.
Geçirgen bağırsak sendromu otoimmün hastalıklar açısından tehlikelidir. Bağırsaklarımızı sınır kapıları açık olan bir ülke gibi düşünürsek, kontrolsüz bir şekilden geçen herkesin bir süre sonra sayıca fazla olup sorun çıkarması ve huzuru bozması gibi düşünülebilir.