1935 yılından bu yana başkentin göz bebeği formunu, konumunu korumuş bir mekân; Güvenpark.

 Ancak Güven Park hak ettiği saygıyı, değeri çok uzun yıllar görmedi. Ve hızla kötüleşti. Ancak Mansur Bey'in döneminin sonu itibariyle ya da yeni dönemin başı itibariyle burada çok operasyonel bir iş yapıldı. Güven Park yeniden Ankara'nın belleğine, eskisinden daha iyi haliyle açıkçası kazanıldı diye düşünüyorum. Bu projeyi de hem projelendiren hem imalatı sırasında kontrollüğünü da yapan Ankara Büyükşehir Belediyemizin Tabiat ve Kültür Varlıkları Dairesi ile konuşmak istiyorum. Sevgili Bekir Ödemiş konuğum olacak.

 * Neler yapılmış merak ediyorum. Sayın Başkanım, önce elinize sağlık. Çok hoş bir mekan. İyi yapılmış diye düşünüyorum. Bir anlatır mısınız? Teslim aldığınızda ne vaziyetteydi?

 - Sizin de bildiğiniz gibi burası Cumhuriyet'in ilk kamusal alanlarından biri. İlki daha doğrusu. Daha ötesine giderseniz, Ankara'nın şehir planlamasını yapan Hermann Jansen’in yapmış olduğu plan içerisinde yer alan bir yeşil kuşak projesi.

 Daha sonra Jansen planına sadık kalarak, Clemens Holzmeister tarafından bu alan tasarlanmış. Holzmeister bir anıt ve bir de yeşil dokuyu, bugün üzerinde bulunduğumuz yeşil dokuyu tasarlanmış.

 Anıtın yapımını da Avusturyalı heykel sanatçısı Hanak başlatmış ama onu 1934 yılında, enteresan vefatı üzerine yine memleket taşı Avusturyalı Thorak çalışmayı bitirmiş. 1935 yılında kurucu önderimiz hayattayken de açılmış. Zaten ismini de tahmin ettiğimiz gibi anıttan alınmış. Aslında adı Güvenlik Anıtı ama halk arasında Güven Anıtı.

 Bulunduğumuz alan dolayısıyla da birinci derece doğal sit alanıdır. Yani biz Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak buradaki tüm iş ve işlemlerimizle, proje çalışmalarımızla ve uygulamalarımızla bu sit kararlarına uymak zorundayız.

 Bizim doğal sit olduğu için tabiat komisyonuna sunmuş olduğumuz projede önümüzdeki dolmuş duraklarının yeri yok. Oradaki yaklaşık 2000 metrekare alanı da biz parka ilave ederek parkı Cumhuriyet dönemindeki özgün dokusuyla ortaya çıkıyor. Ama maalesef muhtelif nedenlerden dolayı dolmuş duraklarının taşınması gecikince orada da sizin bildiğiniz gibi güney aksına ciddi bir ulaşım akışı var. Orada vatandaşlarımız mağdur olmasın diye Keçiören metrosu çıkışında dolmuşlar için şimdilik geçici bir cep depolama yaptık. Dikmen metrosu yapılıncaya kadar tabii. Dolmuş duraklarının yeni yeri belli. Dolmuşlar oraya taşındığı zaman yine komisyonda onaylanmış projemize uygun olarak da yaklaşık 2000 metrekareyi daha bu yeşil alana dahil edeceğiz.

 Ama şunu sizinle paylaşmak isterim. Burada hiçbir ağaç kesimi olmadı. Hatta ilave ağaç dikerek 318 olan ağaç sayımızı 348'e çıkardık. Az önce söylediğim gibi alanı yaklaşık 2000 metrekare büyüterek özgün haline dönüştük. Ama daha önceki yıllarda Atatürk Bulvarı’nın genişletilmesi esnasında giden bir kısmını tekrar telafi etme şansımız olmadı.

 - Siz başta şeyi sordunuz yani eski hali. Ben de Maltepe'de uzun yıllarda oturdum 1970'li yıllarda. Buranın halini ben 1965'lerden bu yana bilen bir Ankaralıyım. Çok eski bilirim. 1970'li yıllarda ben Ankara Atatürk Lisesi'nde okurken açıkçası belli saatten sonra bu parka giremezdik. Güvensizlik oldu. Rahmetli İlhan Selçuk saygıyla anıyorum. Derdi ki Belediye Başkanlığı döneminde geldiğinde isimlerle karakterler arasında biraz ters olabilirdi. Burası da öyleydi. Son zamanlarda da öyleydi. Bir çöküntü alanı gibi. Maalesef biraz güvenlik açısından da kullanım açısından da çok iyi değildi. Açıkçası fiziksel olarak da çökmüştü. Sosyal olarak da çökmüştü. Yaşamsal ve kültürel olarak da çökmüştü. Bunun yeniden bir ayağa kaldırılması gerekiyordu.

 * Sanki bana biraz yükseltilmiş gibi geliyor. Böyle bir algım oldu.

 - Çok hafif yükselttik evet, o da şundan; hem parkın görünür olmasını sağlamak hem de güvenlik açısından.

 Batı'daki örnekleri de gördüğünüz gibi parkı dokuya teslim ettik. Aydınlatmaya çok önem verdik. Hem çevreci aydınlatma elemanları kullandık. Hem de güçlü bir aydınlatma yaparak güvenliğin sağlanmasına katkı vermesini sağladık. Ayrıca gördüğünüz gibi yürüyüş akslarımız ana arterleri birbirine bağlıyor.  Dolayısıyla insanların güvenle hareket edebileceği bir sosyal yaşam merkezi haline de dönüştürdük. Burası hükümet kartiyesi diye de anılır biliyorsunuz. Buradan alır, meclise kadar gider. Bu parkın sadece kente güzellik katan bir yeşil alan veya insanların zaman zaman buluşup dinlenebildiği bir rekreasyon alanı olmanın ötesinde de muhtelif mevsime göre kültürel etkinliklere, açık hava içeriklerine veya buradan nitelikse toplantılara ev sahipliği yapabileceği bir alanı da bıraktık. Çankaya Belediyesi'yle şimdi birlikte çalışıyoruz. Oradaki çiçekçiler de bu kent belleğinin toplumsal hafızanın önemli bir parçası. Bana göre satmış oldukları ürün dolayısıyla oraya bir renk ve desem de katıyorlar. Onları da oradan kaybetmeden onları da düzenleyeceğiz. Ama biraz o proje gecikince de hemen arkasına nitelikli bir pano yaptık.

 Güven Park önemli bir buluşma noktasıydı. Çok detay gibi gözükecek ama eski kartpostallarda vardı. 1947-48 o mermer oturma gruplarında Türkiye'nin tanınmış yazarlarının, sanatçılarının söyleşi yapımı. Ailece hatta orada oturduğu hatıra fotoğrafları. Onların hepsini restore ettik. Aynı şekilde yerinde koruduk.