New York… Dünyanın kalbi denir.
Ama bazen kalp, sesini çok uzaktan gelen bir yankıyla yeniden bulur.
Zohran Mamdani, Afrika’nın ortasındaki Kampala’da doğdu. Bir Müslüman ailenin, sömürgecilikten kaçan, adalete inanan bir çocuğu olarak… Yıllar sonra o çocuk, yerkürenin başka bir ucunda, beton kulelerin ve finans devlerinin ortasında, “insan onuru” kelimesini yeniden hatırlattı.
New York Belediye Başkanlığı seçimlerini kazandığında, sadece bir kenti değil, bir çağın zihnini de değiştirdi.
Bir Göç Hikâyesinin Yankısı
Uganda’dan Güney Afrika’ya, oradan Amerika’ya…
Mamdani ailesinin yolculuğu, 20. yüzyılın tüm çelişkilerini taşır: Sömürgecilik, sürgün, kimlik arayışı, yurtsuzluk.
Ve şimdi, o yolculuğun torunu, dünyanın en kozmopolit kentinin lideri.
Bu, tarihin ince bir ironisidir:
Bir zamanlar Batı’nın dışladığı halkların çocukları, bugün Batı’nın merkezinde yönetime geliyor.
Bir imparatorluk dönemi bitmişti; ama sömürgeciliğin hayaleti hâlâ gölgelerde dolaşıyordu. Mamdani, o gölgeleri deldi.
Dünyaya, bir göçmenin yalnızca hayatta kalmakla kalmayıp, şehri yönetebileceğini gösterdi.
New York’un Yeni Dili
Mamdani, kampanyasını “adalet” kelimesiyle kurdu.
Adalet, ne yazık ki çağımızda en çok söylenip en az yaşanan kavramlardan biri.
O, barınma hakkını, ulaşım eşitliğini, yoksulun onurunu siyasetin merkezine koydu.
Kira dondurma, ücretsiz toplu taşıma, servet vergisi…
Bu kelimeler, Manhattan’ın gökdelenlerinden çok Astoria’nın dar sokaklarında yankı buldu.
Ve işte orada, “yeni Amerika” doğuyordu.
New York artık sadece Wall Street’in değil, çalışan insanların, kiracıların, göçmenlerin, yoksulların şehri olmalıydı.
Mamdani bu fikri bir slogan değil, bir vicdan manifestosu hâline getirdi.
İlk Müslüman Belediye Başkanı: İnancın Değil, Emeğin Zaferi
Evet, o bir Müslüman.
Ama bu seçim bir din zaferi değil.
Bu, emeğin, eşitliğin ve umudun zaferi.
Bir göçmen çocuğun, sisteme “ben de varım” deme cesareti.
Belki de asıl devrim buydu: Kimliğini vitrine koymadan, değerini görünür kılmak.
Bir Zamanlar Kampala’da Başlayan Rüya
Kampala’dan New York’a uzanan bu hikâye, modern dünyanın tersine dönmüş atlası gibi.
Bir zamanlar merkez olan yerler artık kenarda, kenarda olanlar ise merkeze yürüyor.
Tarih, rotasını değiştiriyor.
Bu seçim, sadece New York’un değil, dünyanın sosyolojik haritasını da yeniden çizdi.
Çünkü Mamdani, “küresel güney”in evlatlarının artık yalnız olmadığını ilan etti.
O an, Washington’dan Paris’e, İstanbul’dan Nairobi’ye kadar bir cümle yankılandı:
“Göçmenler yalnızca geçmişin hikâyesi değil, geleceğin yazarlarıdır.”
Kişisel Not
Zohran Mamdani 1991 doğumlu.
Ben ise 1992–93 yıllarında New York’taydım.
O yıllarda, o henüz bir çocukken, ben bu şehrin ışıkları altında dünyanın en büyük yalnızlıklarını, en büyük umutlarını görüyordum.
Bugün onun adını bir seçim zaferinde duyduğumda, içimde tuhaf bir sevinç kıvılcımı çaktı.
Belki de adalet, artık dünyanın en kalabalık caddesinde değil, en uzak göç yolunda yeniden filizleniyor.