Geçtiğimiz yüzyılın Amerika’sını anlamak için iki adres yeterdi: Pentagon ve Wall Street. Biri askeri gücün, diğeri finansın merkeziydi. Silahlar ve sermaye, ABD’nin küresel liderliğinin iki direğiydi. Başkanlar, bu iki güçle uyumlu oldukları sürece ülkeyi yönetebilir, dünyaya yön verebilirdi.
Ama çağ değişti. Artık bu ikiliye üçüncü bir adres eklendi: Silikon Vadisi.
Apple, Microsoft, Google, Amazon, Meta… Toplam piyasa değerleri, yüzlerce ülkenin yıllık gelirinden daha büyük. Bu devler yalnızca para kazanmakla kalmıyor; gündelik hayatın akışını, bilgiye nasıl ulaşacağımızı, neyi konuşacağımızı ve hatta nasıl düşüneceğimizi şekillendiriyor. Akıllı telefonumuzdan sosyal medya akışımıza, arama motorlarımızdan yapay zekâ asistanlarımıza kadar hayatın her alanına sızmış durumdalar.
Eskiden Beyaz Saray’daki bir başkan, generallerle ve bankerlerle bir araya gelerek ülkeyi yöneteceğini sanabilirdi. Bugün bu denklem eksik kalır. Artık teknoloji devlerinin CEO’larıyla stratejik uyum sağlamak, ulusal güvenlik kadar kritik bir konu. Çünkü seçim kampanyalarından kriz yönetimine, siber güvenlikten kamuoyu algısına kadar pek çok süreç bu şirketlerin ekosisteminde yürütülüyor.
Tam bu noktada, daha önce de konuştuğumuz bir örneği hatırlamakta fayda var: Donald Trump ile Elon Musk arasında yaşanan tartışma. O dönem medyada çoğu kişi bunu sadece kişisel atışma olarak gördü. Oysa bu gerilimin kökleri, tam da burada anlattığımız güç kaymasında yatıyor. Bir yanda siyasi otoritenin temsilcisi, diğer yanda teknoloji imparatorluğunun sembol ismi… Bu çatışma, önümüzdeki yıllarda daha sık göreceğimiz türden güç mücadelelerinin habercisiydi.
Bu yeni güç göçü, insanlık için iki farklı gelecek ihtimali barındırıyor. Birincisi, yapay zekâ ve bilgi teknolojileri sayesinde bilgi temelli bir uygarlık sıçraması… Daha adil, daha şeffaf, daha erişilebilir bir dünya. İkincisi ise dijital tahakküm… Tüm verinin birkaç şirketin elinde toplandığı, gözetlenen, yönlendirilen, algoritmaların karar verdiği bir düzen.
Hangi yola sapacağımızı, bu devlerin aldığı kararlar kadar, onları denetleyebilecek mekanizmaların gücü belirleyecek.
Bir gerçek var ki, artık iktidar göçü çoktan başladı. Pentagon’un gölgesinden çıkan, Wall Street’in ışıklarını arkasına alan Silikon Vadisi, artık yalnızca kod yazmıyor; yeni insanlığın anayasasını tasarlıyor.