Bugün sizlerle Ankara Yenikent’te bulunan Zir Vadisi’ni paylaşacağız. Bu vadinin başında adı Zağar olan bir köprü var, önce bu konudan başlayacağız.

-Bugün bu yazıda bize bilgi veren konuğum Kevork Balaban, yetmişli yaşlarını tamamlamak üzere. Ve onun anlatımları babası, dedesine dair olacak. Ve bu Zir Vadisi'nin ilk yerleşenleri adına konuşuyor açıkçası. Sayın Balaban Zağar ne demek ve bu köprü adını nereden alıyor?

Zağar köpek demek. Binli yıllarda, buraya avcılar geliyor. Burası ağaçlık bir alan köprü burada var fakat körü gözükmüyor. Köpek karşıdan karşıya geçip ayakları ıslanmayınca fark ediyorlar ki burada bir köprü var. Adını zağar koyuyorlar.

-Binli yıllardan bahsediyorsanız burada bir yanlışlık var. Muhtemelen karayolları yanlışı yapmış gibi görünüyor. Bir Osmanlı dönemi yapısı olarak söyleniyor. Sizin söylediğinizden bir Roma dönemi yapısı olduğu anlaşılıyor.

Biz bunu yaptık demiyoruz. Geldiğimizde var. Evet, yani o cemaat buraya yerleştiğinde zaten dönem aslında Roma dönemi. Ve köprüye de o dönem insanlar at koyuyorlar, Zağar diyorlar.

-Muhtemelen çok daha ilginç başka şeyler de anlatacaksınız diye düşünüyorum. Bu seyahatimize Ankaralılar Vakfı Genel Başkanı Seyfettin Aslan Bey de bize eşlik ediyor. Yazı dizimize o da katkı sağlayacak.

Seyfettin Bey ne söylüyorsa bir akademik belgeye, bilgiye dayandığı açık. bu dizi öncesinde de epey dersini de çalıştığı anlaşılıyor. Onun için yazı boyunca da kullanacağımız değerlendirmeler bir kaynak sayılabilir.

Seyfettin Aslan: Taner Bey şöyle, bazı şeyleri söylerken kaynaklara dayanmak insanı daima güçlendirir. Bir de inandırıcı olma bakımından. Osmanlı ket kıllıklarında İstanoz’dan çok ciddi manada bahsediliyor. Hep söylüyoruz ya sof üretimi vs. diye. Mesela en ala eldivenler burada yapılıyor diyor. Dolayısıyla çok ciddi sof üretimi olduğunu belgelemiş. Hicri 1325, Miladi 1907'deki salnamelerde İstanoz’dan bahsedilmiş.

Ankara keçisi ve tiftik ve sof üretimi ile ilgili kitapta da gene Ankara sof üretiminden bahsedildiği anda zaten İstanoz’dan otomatikman bahsediliyor. Çünkü Ermeniler sof üretiminde çok önemli bir ustalık gösteriyorlar. Çok ciddi manada. Bir de bu bölgenin orman olduğunu düşünelim. Keza Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde İstanoz’dan çok uzun bahsediyor. Hatta burada eğlencelerden ip çambazlarının gösterilerinden de söz ediyor. Keza 1885'te de İsmail Bey çok güzel bir makale yazmış. Zir'de maalesef ormanların yok edildiğini artık ve tezek yaktıklarını, sokakların pis olduğunu, derenin artık kirlendiğinden bahsediyor. Şimdi onun belki 10 katı daha kirli. Şu anda biz kokudan burada zor duruyoruz.

-Pazar günleri pazar kuruluyordu deniyor hocam çok büyük bir yerleşimden bin adet haneden bahsediyoruz.

 Evet. 1536 yılından önce hazırlanmış icmal defterlerinde İstanbul'da pazar kurulduğunu görüyoruz. 1571 yılında İstanoz’un pazar vergisi veren ve 243 hanelik nüfusu toplam bin harca vergi ödediği kayıtlara girmiş. Dolayısıyla İstanoz ve Zir Ankara tarihi açısından çok önemli bir yer.

-Evet biraz önce sözünü ettiğim Zir Vadisi'nin tam da kalbindeyiz. Binlerce yıl önce, en azından bin yıl önce burada Kevork Bey'in tarifiyle yaklaşık bir buçuk kilometrelik bu aksta bin hane yaşıyor ki bu bir hesaba göre de 1200 hane diye söyleniyor.

Zir vadisinde insan eliyle yapılmış mağaralar Galak döneminin yapıları. Kevork Bey'in sözünü ettiği yapı Osmanlı dönemi Ermeni nüfusumuz buraya yerleşiyor ve 1200 hane biçiminde de yaşamlarını sürdürüyorlar.

Seyfettin Bey, burası aslında birkaç gruptan oluşan bir coğrafya. Bunu bir çerçeveler misiniz bize?

Tabii şimdi Zir Vadisi'ni ele aldığımızda Mürted Ovası'yla birlikte ele almak lazım. Mürted Ovası'nın doğu tarafında şu anda bizim Orhaniye Köyü Kazan’a bağlı Orhaniye Köyü'nün eski adı Minaros. Onun batı kesiminde tam karşısında oranın batısında da Kirintos Köyü var. Şimdi Kirintos orada da Fethiye Köyümüz. Güney ucunda İstanoz ve dağın öbür yakasında Güdül. Burası İstanoz. Sonradan Zir adını alıyor. İstanoz Yunanca bir kelime dere çukur demekmiş. Zir de Farsça bir kelime o da dere çukur demekmiş.

Şimdi tabii Evliya Çelebi'den itibaren Ankara'yla ilgili salnamelerde de İstanoz adı çok geçiyor. Neden? Çok hareketli bir yer. Burada aynı zamanda çiftlik, keçisi etrafta ve burada üretildiği gibi sof üretimi de çok ciddi manada sof üretimi de var. Ve Ermeniler burada çok ciddi manada sof üretiyorlar. Çok kaliteli sof üretiyorlar. Ve Avrupa'ya ihracatta da önemli bir merkez haline geliyor. Ve pazar günleri pazar kuruluyor buraya öyle bir bilgi var. Çayın kenarında.

Röportajın tamamı için:

https://www.youtube.com/watch?v=qwuLf16qZtc&t=35s