Trekking ve Hiking son zamanlarda doğa dostu insanların çok daha fazla ilgisini çekmeye başladı. Hiking, genellikle bir parkur ya da sık çam ormanlarıyla bezeli patikalarda gerçekleştirilen, gün boyu sürebilen hafif tempolu yürüyüşlerdir. Kuş cıvıltıları ve yaprak hışırtıları eşliğinde, doğanın tüm renklerini içine çekerek yapılan bu yürüyüşler, genelde birkaç saatlik bir zaman dilimini kaplar.
Trekking, genellikle birkaç gün sürebilen, zorlu coğrafyalarda ve farklı iklim koşullarında yapılan, daha uzun ve meşakkatli parkurlar içerir. Derin ormanların gizemli sessizliği, yüksek dağların heybetli manzaraları arasında geçen bu maceralar, kamp yapmayı, doğayla iç içe uzun süre kalmayı ve doğa ile birebir mücadeleyi gerektiriyor.
Türkiye aslında birbirine çok benzeyen her iki yürüyüş için de tam bir cennet. İsterseniz önce, nasıl yürüneceğinden söz edelim.
Doğa yürüyüşlerini günübirlik ve uzun süreli olmak üzere ikiye ayırmak gerekiyor. Günü birlik yürüyüşlerde, küçük bir sırt çantasının içine gün içinde gerekli olacak kadar yiyecek ve su ile hava durumuna göre giysi koymak gerekiyor. Bu giysiler, mevsimine göre, mont, rüzgarlık, polar kazak, panço yağmurluk, eldiven, şapka, boyunluk, tozluk, yedek çorap ve fanila şeklinde olabilir. Doğa yürüyüşlerinde giydiğimiz ayakkabı da çok önemli. Mutlaka bileği kavrayan, kaymaz ve su geçirmez özel bir trekking botu tercih edilmeli. Giydiğiniz pantolon da elbette bu spora uygun olmalı. Bir çift baton ise yürüyüşünüzü kolaylaştırır.
Uzun süreli yürüyüşlerde ise büyük bir sırt çantası ve özellikle sağlam yol arkadaşları gerekiyor. Büyük çantada günlük yürüyüş için gerekli olduğunu söylediklerimizin yanında, çadır, mat, uyku tulumu, kamp yerlerinde yemek yapmak için tencere, tava gibi ağır ekipmanların da yer alması şart. Ayrıca birkaç gün süren bu yürüyüşlerde yedek giysiler de sürenin uzunluğuna göre daha fazla olmalı ve mutlaka telefonları doğada şarj edebilmek için bir batarya da bulundurulmalı. Kamp malzemesi olarak, kafa ve çadır lambasına da ihtiyaç var. Uyku tulumu mutlaka mevsimlik olmalı. Kış ayında ince bir uyku tulumu, gecenizin çok kötü geçmesine neden olabilir. Tabi ki uzun süreli doğa yürüyüşlerinin en önemli kuralı, bu tür yürüyüşlere tek başına çıkılmaması. 3 veya 4 kişiden az olmayacak, sizi yolda bırakmayacak yol arkadaşları veya gruplarla yürünmesi. Bunun nedeni de doğanın size her an sunacağı bir sürprizinin ve tehlikesinin mutlaka olması. Böyle bir doğa yürüyüşüne çıkacakların, kamp çadırlarının da elbette yağmura karşı maksimum şekilde dayanıklı olması gerekiyor.
Doğa yürüyüşlerinde, yaralanmalara karşı yanınızda mutlaka küçük bir eczane olması lazım. Kolonyalı mendil, yara bandı, alerji karşıtı bir krem, ağrı kesici, güneş kremi mutlaka olması gerekenler. Farklı bir ilaç kullanıyorsanız, bu ilacın nerede olduğunu arkadaşlarınıza önceden mutlaka söylemeniz de unutulmaması gerekenler arasında. Tabi ki, özellikle ormanda veya yoğun siste kaybolma anlarında yardım istemek için bir düdük de çantanızda olsa iyi olur.
Türkiye’de Trekking ve Hiking yaptırabilen birçok doğa grubu yer alıyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla ve Denizli çok sayıda yürüyüş grubuna ev sahipliği yapıyor. Ama bunun yanı sıra küçük bir ilçede de, insanlar bir araya gelerek doğa yürüyüşü yapabiliyorlar. Her şehirde mutlaka doğa sever insanlar vardır ve bu kişilere çok kolay ulaşılır.
Doğanın birkaç kuralı var. Birincisi ona uyum sağlayacaksın. Doğaya karşı gelmeyeceksin. Doğanın devleştiği anlarda, kendine güvenli bir sığınak bulacaksın. İkincisi doğayı kirletmeyeceksin. Çöpünü orada bırakmayacaksın. Üçüncüsü doğada ateş yakıyorsan, ancak güvenli alanlarda kamp ateşini yakacaksın ve ayrılmadan önce de ateşin söndüğünden emin olacaksın. Ormanda geçirilen birkaç saatin hücreler üzerindeki olumlu etkisi bilim adamları tarafından açıklandı. Onun için ne diyoruz. Doğada kalın, sağlıkla kalın..