" Ankara Belediyesi Kültür  ve tabiat Varlıkları Dairesi Koordinatörü Bekir Ödemiş ile yapılan GÜVENPARK söyleşisinin devamı"

Bir de şeyi hatırlatın başkanım. Güvenpark operasyonu başlamadan önce siz bu anıtı müthiş bir düzenlemeyle yenilediniz. Ankara ile özdeşleşmiş hatta Türkiye ile özdeşleşmiş olan bizim anıtlarımız var. Birisi Ulus'ta 1927 yılından Kremens'in yapmış olduğu Zafer Anıtı vardır. Sizin de bildiğiniz. Bir diğeri yine 1927'de İtalyan Pietro Canorica'nın yapmış olduğu Zafer Çarşısı'nın önündeki Mareşal Anıtı'mız vardır. 

Güven Anıtı biliyorsunuz 1935. Az önce bahsettik. Simgesel bir yapıdır. Yine Hitit Anıtı da bu süreç sunamın 1978'de önemli bir eseridir. Hatta Metin Yurdanur'un saygıyla alıyoruz. Abdi İpekçi'de ki anıtı da 1979'da yapılmıştı. Bunlar kentle özdeşleşmiş. Tüm anıtlara ilişkin bunlar tescilli yapılar olduğu için restorasyon raporlarını koruma kurullarına sunduk. Koruma kurulundan geçtikten sonra da akademi eşliğinde ve özel sektör ile bunların hepsini yaptık. Burada da dediğiniz gibi bu raporların hazırlanmasında çok ciddi bilimsel destek veren Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın konservasyon müdürü Latif Özen Hoca'yı, eski genel müdür Gökçek Günal Hoca'yı ve bunların yapımında gönüllülük esasıyla kentine sahip çıkan Anadolu Organizasyon Sanayi Başkanı Hüseyin Kutsu Tuncay ve yönetimini, yine Başkent Organizasyon Sanayi Başkanı Sayın Şadi Türk ve yönetimini. Yine çok ilginç bir tesadüf 1978 yılında o güreş kursu dediğimiz Hitit Anıtı’nı yapan İş Bankası Anadolu Sigorta yine yenilemesini de onları yaptı. Onları kendi heykelini kimseye bırakmayıp hiç ücret almadan yapan Metin Yurdanur'u bunlara saygıyla anıyorum. 

Anıt demişken burada bir işimiz daha kaldı onu da bitiriyoruz. Biliyorsunuz burada bir Mart patlaması oldu. Benim çok yakın bir arkadaşım da vardı aralarında. Hepsi dostlarımız. Patlamadan iki gün önce de beraberdik Gençlik Caddesi'nde meşhur bir dönerciyle ailece döner yemiştik. Onu da buradan saygıyla ve tüm kaybettiklerimizi anıyorum. Onları da unutmayalım diye agresif olmayan toplumda kutuplaşma dili yaratmayacak ama bu tür yaşananların da unutulmaması için bir anma mekanı gibi bir yer hazırlıyoruz. Yani yöremize özgü taşlardan bir anma mekanı gibi bir çalışmamız da orada olacak. 

10 Ekim biliyorsunuz gar patlamasında da çok ciddi bir kaybımız olmuştu. Orada da Metin Yurdanur'un saygıyla anıyorum. Oraya da onun desteği yine Anadolu Organizasyonu'na ait değerli dostların desteği, Büyükşehir'in de bütün imkanlarını seferber ederek geçtiğimiz anma gününde de orada onu kalıcı hale getirdik. 

Atatürk Orman Çiftliği'nde de 944 bin metrekare bize tahsisli alanda doğal yaşam parkı ve Atatürk Çocukları Parkı olmak üzere çok nitelikli bir çalışma yaptık. 35 bin metrekare yine ağa ölçüden kiraladığımız alanda çok güzel bir çalışma yaptık. Şimdi yine bize kiralanmış olan, tahsis edilmiş olan ağa ölçüde su depolarının olduğu alanda çok müthiş bir uygulama atölyeleri, sanat atölyeleri hazırlanıyor. Projemizin olurunu verdik. Çalışmalar başlıyor. Ama amacımız şu. Yani bu kentin Cumhuriyet'in kuruluşunda bir model kent olarak sadece Türkiye'ye değil aslında dünyaya duyurmak.

Bütün mazlum milletlere model kent olarak atamızın bize hazırlamış olduğu başkenti Cumhuriyet'le beraber var olan ve günümüze kadar olan ama muhtelif nedenlerle ötelenmiş, yok sayılmış, örselenmiş bu yeşil dokuları tekrar kentimize kazandırarak kentin kimliğini yine de ayağa kaldırmak. Çünkü hepimiz biliyoruz Ankara'nın bir öyküsü vardı. Kurtuluş Evi sahipliği. Cumhuriyet'in tüm değerleri burada üretildi. Örnek oldu kültürü, sanatı, sanayisi, yönetimi, dili, eğitim hepsi. Şimdi tüm bu değerleri yeniden 25 yıldır yaklaşık yok sayılan bu değerleri yavaş yavaş bu dönem işte Sayın Mansur Yavaş Başkan'ın da önderliğinde bizler de ekip olarak yavaş yavaş ayağa kaldırarak tekrar Ankara'nın öyküsünü hep birlikte yeniden yazıyoruz.

Kimlikli bir başkenti Ankara'da sunabilmek, amacımız bu. Bu da bu çalışmaların, bu anlayışın buradaki fiziki bir örneği diyebilirim.