Ankaralılar ve yurttaşlar için çok kıymetli günleri kat ediyoruz. Ekim ayı içindeyiz. 5 ve 13 Ekim günlerinin aslında arka planlarını merak ediyorum. Tabii ki bu meseleleri, Türkiye'yi, kentleşme meselelerini, kent planlama, kent siyaset ilişkilerini, Ankara'nın tarihini, coğrafyasını, kültürünü entelektüel düzeyde en iyi bilen, çok kıymetlimiz, bizim kıymetlimiz Prof. Ruşen Keleş hocamla sohbetimizde konuşacağız.

* 5 ve 13 Ekim tarihleri Ankaralılar için ve bu ülkenin yurttaşları için çok değerli günler. Ne oldu o günlerde hocam?

 Yani 5 ve 13 Ekim tarihleri ay ve gün veriyorsunuz. Tabii epey geriye gitmemiz gerekiyor. 1921-1923 arasındaki dönem burada. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulması ve ondan sonra İstanbul'dan başka bir yere Türkiye'nin başkentinin taşınması konusu gündeme gelmiştir. Tabii burada gerçek devlet adamı; yalnız devlet adamı da değil aynı zamanda “ADAM” olan Mustafa Kemal Atatürk'ün ve onun yakın çalışma arkadaşlarının çok büyük katkıları olmuştur. Niçin İstanbul'dan başka bir yerde başkent oluşturmak kurmak istediler?  Tekrar bizim de hafızalarımızı, belleklerimizi bir yoklamamızda fayda olur diye düşünüyorum.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde İstanbul ve İstanbul yönetenler, Osmanlı İmparatorluğu yönetenler Türkiye Cumhuriyeti halkının, Türk ulusunun menfaatlerinden çok Batı ülkelerinin, emperyalistlerin emellerine nasıl daha çok hizmet edebilirler gibi bu pazarlıklar içerisine girmişlerdi. Mustafa Kemal ve arkadaşları bunları çok yakından görüyordu. Cumhuriyetin kurulması esasen Osmanlı İmparatorluğu'nun devrilmesi kararını bu etkiler altında almışlardır.

Mademki “Payitaht” adı altında bir ulusun çıkarlarına yabancılaşmış bir başkent var bunu değiştirelim diyorlar. Bu kararı kendi aralarında veriyorlar. Fakat tabii kendi aralarında vermek yetmiyor. Cumhuriyetimiz kurulmamış olduğu bir dönem. Atatürk'ün bir kere Ankara gibi başkent olmaya aday sayılabilecek alternatif bazı şehirler daha var. Sivas, Kayseri, Konya, Eskişehir gibi. Onlar mı olsun, Ankara mı olsun bu değerlendirmeyi yapıyorlar. Ama şimdiki gibi ben yaptığım yöntemiyle değil. Şöyle bir yöntem; bilim insanlarından, araştırmacılardan, uzmanlardan oluşan komisyon oluşturuyor. Genelkurmaydan da geçirmek suretiyle onlara görev veriyorlar. Diyorlar ki İstanbul dışında öyle bir başkent kuracağız ki ormanlara, su kaynaklarına, devir yollarına, kömür madenlerine yakın olacak. İktisadi ve sosyal birtakım üstünlükleri olan bir yerde. Yani bu kriterler dikkate alındığı zaman ortaya demin söylediğim alternatifler çıkıyor ve Ankara'yı seçiyorlar.

İsmet Paşa ve arkadaşları getiriyorlar Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bu öneriyi ve Başkentin İstanbul’dan Ankara’ya taşınması 31 Ocak 1921'de büyük bir çoğunlukla reddediliyor.

*O sırada yanılmıyorsa hocam yine sizden öğrendiğimi düşünüyorum. Yabancı ulusların da telkinleri var başkentin nereye kurulması gerektiği konusunda. Diyorlar ki denizden atacağımız topların vuracağı menzilde olacak başkentiniz!

Evet avam kamerasında, İngiltere'de bu konu tartışılıyor. Yani Türkiye'yi kendi başına bırakmak istemiyorlar. Emperyalist ülkelerin uzun dönemdeki menfaatleri ne gerektiriyorsa orada kurulsun.

Sizin çok iyi hatırladığınız gibi Lord Curzon diyor ki bizim için Türkiye'nin başkenti olacak bir yer Toros dağlarının arkasına saklanmış bir kent olmamalıdır. Öyle bir yer olmalıdır ki kralımızın donanmasından atılacak toplar rahatlıkla oraya ulaşabilmelidir. Bu telkinler altında muhtemelen bu telkinlerden etkilenerek birileri de ilk teklifi reddediyorlar.

 Yine, bu telkinler altında hem de parlamentoda bulunan bazı gerici yobazlar diyorlar ki bu İslam dünyasının emellerine terstir ve İslam dünyasının başkenti olacak bir başkentin mutlak surette İstanbul dışına çıkmaması lazımdır şeklinde uyarılar da bulunuyorlar. Ama bu olaylara rağmen teklifi tekrar meclise getiriyorlar ve kabul ediliyor. Atatürk işin arkasını bırakmıyor.

"devam edecek"