Birkaç gün önce yazdığım ve köşemde yayınladığım makalemde İskitlerin köklerine dair şu soruyu sormuştum:
“Köklerimiz nereye uzanıyor?”

Pers kitabelerindeki Sakalardan Bizans kroniklerindeki Tourkia ifadesine kadar uzanan zinciri anlatarak, şunu yazmıştım:
“Benim için mesele şu: Köklerimizin sessiz çağrısını duyabilmek. O çağrı bazen Anadolu’daki bir vazoda, bazen Oş meydanında hâlâ ‘Oğuz’ diye anılan bir şehir isminde, bazen de Pazyryk kurganında buzların içinden çıkan bir at koşumunda yankılanıyor.”

O yazıda İskitlerin bütün Avrasya bozkırını kucaklayan bir halk konfederasyonu olduğunu, kurganlardan çıkan altın geyiklerden “Altın Elbiseli Adam”a kadar uzanan izleriyle Türklerin tarihî damarında nasıl canlı kaldıklarını tartışmıştık.

Şimdi ise aynı sorunun bir başka yüzüne dönüyorum: İskit kadınları. Yunan mitolojisinin “Amazon” diye anlattığı savaşçı kadınların aslında bozkırın olağan bir gerçeği olup olmadığını araştırmak, bizi tarihin gizlediği bir hakikate götürüyor.

Herodot’un Satırlarında

Antik tarihçi Herodot, Amazonlarla İskitlerin birleşerek Sarmatların atalarını oluşturduğunu yazar. Yunan dünyasında olağanüstü görülen bu kadınlar, bozkırda sıradandı. Çünkü göçebe hayatında kadın yalnızca çadırın içinde değil, atın üstünde, yayı elinde, kılıcı belindeydi.

Kurganlardan Yükselen Ses

Ukrayna steplerinden Altay dağlarına kadar uzanan kurganlarda kadın iskeletlerinin yanında kılıç, ok torbaları, savaş baltaları bulundu. Modern araştırmalar, bu mezarların yüzde yirmisine varan bölümünde kadınların savaşçı olduğunu gösteriyor. Amazon miti, işte bu sessiz tanıklıklardan doğmuştu.

Bozkırın Kadını

Günlük hayatın içinde savaşan bir figür… At süren, çadır kuran, gerektiğinde ok atan kadın, bozkırın doğasında olağandı. Yunan dünyasında “öteki”nin sembolü olan şey, bozkır için yaşamın ta kendisiydi.

Mit ile Gerçeğin Buluştuğu Yer

Yunanların Amazonları, erkek dünyasına meydan okuyan egzotik bir masaldı. Ama bozkırda kadın savaşçı figürü bir masal değil, toplumsal bir gerçekti. Mit ile tarih, birbirinin aynasında buluştu.

Bugüne Yansıyan İzler

Bugün Kazakistan’da Tomris Hatun adıyla anılan kadın hükümdar, modern feminist tarih yazımında yeniden hatırlanan Amazon imgesi, hepsi aynı kökten besleniyor. Amazonların bir efsane değil, bozkır kadınlarının yaşam biçiminin Batı hayalinde aldığı şekil olduğunu görmek, tarihin gizini aralamak demektir.

Gizlenen gerçek şudur: Amazonlar bir hayal değil, İskit kadınlarıydı.
Tarih bazen masalla örtülür, ama kurganların sessizliği gerçeği fısıldar. Tarih yalnızca erkeklerin değil, kadınların da at sırtında yazdığı bir destandır.