Yılbaşına sayılı günler kala alışveriş hareketliliği artarken, tüketicilerin ilgisini çeken kampanyalar dolandırıcıların da iştahını kabartıyor. Firmaların “sürpriz indirim”, “ikincisi bedava” ve “kısa süreli büyük fırsatlar” gibi çağrılarla düzenlediği kampanyalar, sahte e-ticaret siteleri kuran dolandırıcılar için verimli bir zemin oluşturuyor.

Özellikle yılbaşı öncesinde yoğunlaşan bu girişimler, hem tüketicileri hem de güvenilir işletmeleri tehdit eder boyuta ulaşıyor. Markalar, özel günlerde satışlarını artırmak amacıyla cazip kampanyalar düzenlerken, online alışverişe olan ilginin her geçen gün artması bu süreci hızlandırıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılında gerçekleştirdiği Hane halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’na göre e-ticaret kullanım oranı yüzde 51,7’ye ulaştı. Toplumun yarısından fazlasının online alışverişi tercih etmesi, e-ticareti cazip bir alan haline getirirken, dolandırıcıların da bu alanı hedef almasına neden oluyor.

Dolandırıcılar, sahte internet siteleri ve gerçek markaları taklit eden kampanyalar aracılığıyla vatandaşların kredi kartı, kimlik ve banka bilgilerini ele geçirmeyi amaçlıyor. Sahte ürün satışı, kapora veya havale yoluyla para toplama gibi yöntemlerle gerçekleştirilen bu dolandırıcılık faaliyetleri, ciddi maddi kayıplara yol açabiliyor. Özellikle yoğun indirim vaatleriyle sunulan kampanyalar, tüketicilerin sorgulama refleksini zayıflatarak bu tuzaklara düşme riskini artırıyor.

Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Ergün Kılıç da hem firmaları hem de tüketicileri bu konuda uyarıyor. İndirimli satışların, “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun” ve “Fiyat Etiketi Yönetmeliği” kapsamında düzenlendiğini hatırlatan Kılıç, bu uygulamaların belirli kurallara tabi olduğunu vurguluyor. Mevzuata göre indirimin gerçek olması ve indirime esas alınan fiyatın son 30 gün içindeki en düşük fiyat olması gerektiğini belirten Kılıç, aksi durumun aldatıcı ticari uygulama sayıldığını ifade ediyor.

İndirim kampanyalarının yalnızca bir satış yöntemi değil, aynı zamanda bir “algı yönetimi” aracı olarak da kullanıldığını dile getiren Kılıç, özellikle “yüzde 70 indirim” gibi büyük puntolarla sunulan ifadelerin tüketicide kaçırma korkusu yarattığına dikkat çekiyor. Bu tür reklamların acele ettirici bir etki oluşturarak tüketicinin düşünmeden harcama yapmasına yol açtığını belirten Kılıç, plansız alışverişin uzun vadede finansal sorunlara neden olabileceğini söylüyor.

Kılıç, yasal düzenlemelerin yanı sıra tüketici bilincinin de büyük önem taşıdığını vurgulayarak, alışveriş öncesinde ihtiyaç listesi hazırlanmasını ve ürünlerin fiyat geçmişinin kontrol edilmesini öneriyor. Finansal disiplinin bir tüketici sorumluluğu olduğunu belirten Kılıç, “İhtiyaç olmayan bir ürün, yüzde 90 indirimli dahi olsa pahalıdır. Sabit gelirli bir tüketici, harcamalarını gelirine göre planlamalıdır. Kredi kartı gelir gibi görülmemeli, küçük taksitler normalleştirilmemeli ve gelecekteki gelir bugünden harcanmamalıdır” uyarısında bulunuyor.

Yılbaşı öncesi alışveriş heyecanının arttığı bu dönemde, cazip kampanyaların ardındaki gerçekleri sorgulamak ve güvenilir kaynaklardan alışveriş yapmak her zamankinden daha büyük önem taşıyor.

Aksi halde yılbaşı sevinci, yerini dolandırıcılık mağduriyetine bırakabiliyor.