Türkiye’de gündem her sabah değişiyor; bir kriz, bir tartışma, bir “acil” başlık daha… Ama bazı gündemler var ki, geçici değil; hayatın tam ortasında, mutfakta, pazarda, faturada kendini hissettiriyor. Asgari ücret de tam olarak böyle bir gündem.
Asgari ücret 28 bin 75 lira olarak açıklandı. İlk bakışta rakam büyük görünebilir. Ancak bu rakam, bugün Türkiye’de dört kişilik bir ailenin yalnızca açlık sınırının dahi altında. Yani mesele sadece “ne kadar zam yapıldı” değil; mesele, bu ücretle nasıl yaşanacağı.
Rakamlar Ne Söylüyor?
Türk-İş’in verilerine göre açlık sınırı 30 bin liranın üzerine çıkmış durumda. Yoksulluk sınırı ise bunun neredeyse üç katı. Asgari ücretli bir çalışanın maaşı, yalnızca gıda harcamalarını bile karşılamaya yetmezken; kira, ulaşım, eğitim, sağlık ve enerji giderleri neredeyse “lüks” haline geliyor.
Bu tablo bize şunu açıkça gösteriyor: Asgari ücret, artık “geçim ücreti” değil; hayatta kalma ücreti.
Emekçinin Gündemi Değişmiyor
Televizyon ekranlarında tartışmalar, sosyal medyada trendler, gündemi meşgul eden polemikler değişse de; asgari ücretlinin gündemi hep aynı:
Bu ay kira nasıl ödenecek?
Market fişi neden her hafta kabarıyor?
Çocukların ihtiyaçları nasıl karşılanacak?
28 bin 75 lira yalnızca bir sayı değil; milyonlara çizilen sessiz bir sınırdır. O sınırın adı geçim değil, tahammüldür. Ve bir toplumda insanlar tahammül ederek yaşıyorsa bu artık vicdan meselesine dönüşmüştür.