Jorge Luis Borges benim için yalnızca bir yazar değil. Onun kitaplarıyla tanıştığımda, hikâyenin ne kadar kısa ama ne kadar derin olabileceğini gördüm. Sayfalar dolusu anlatmaya alıştığımız şeyleri, o bazen tek bir cümlede söyleyebiliyordu. Her öyküsü küçük bir evren gibiydi. Okurken kendinizi bir labirentin içinde, bir aynanın karşısında ya da hiç bilmediğiniz bir coğrafyada buluyordunuz.
Borges’in görme yetisini kaybettikten sonra da yazmaya devam etmesi, hatta edebiyatı bambaşka bir boyutta sürdürmesi, beni hep etkileyen bir yanı oldu. Gözleri görmese de zihninin ışığı sönmedi. Sekreteri ona kitaplar okur, o da sözcüklerle dünyasını kurmaya devam ederdi. Sanırım bu durum, onun yazdıklarına ayrı bir dikkat, ayrı bir derinlik katmıştı.
Uzun romanlar yazmaması üzerine bir gün söylediği şu söz, zihnime kazınmıştır:
“Okuyucuma olan saygımdan ötürü kısa yazıyorum.”
Bunu duyduğumda durup düşündüm. Gerçekten de yazdığı öyküler, ne eksik ne fazla. Her biri tam olması gerektiği yerde başlıyor, olması gerektiği yerde bitiyor. Ama o hikâyeler, zihninizde uzun süre yaşamaya devam ediyor.
Borges’in kitaplarına başlamak isteyenlere önce “Ficciones” (Düşsel Öyküler) kitabını öneririm. İçindeki “Babil Kitaplığı”, “Tlön, Uqbar, Orbis Tertius” gibi öyküler, sizi bambaşka dünyalara taşır. Hayalle gerçek arasındaki o ince çizgide yürürsünüz.
“Alef” de önemli bir duraktır. Kitaba adını veren öyküde, evrendeki her şeyin bir noktada görülebileceği fikri anlatılır. Düşündüren, sınırları zorlayan bir metindir.
Borges’in diğer kitapları arasında “Yolları Çatallanan Bahçe”, “Kum Kitabı”, “Brodi’nin Raporu” da mutlaka okunmalı. Eğer felsefeye, mitolojiye ve edebiyat tarihine ilginiz varsa, “Yedi Gece” ve “Tarihsel Sonsuzluk” gibi denemeleri de yolunuzu aydınlatır.
Onu okurken zaman duygusu kayboluyor. Hikâye bitiyor ama siz dönüp tekrar başlıyorsunuz. Çünkü çoğu Borges metni, ikinci okuyuşta bambaşka bir kapı açıyor.
Birkaç kısa alıntıyla bitirmek isterim. Bu sözler, Borges’in hem yazarlığını hem hayata bakışını özetliyor gibi:
“Cennet, bir kütüphane gibi olmalı.” — Düşsel Varlıklar Kitabı
“Her şey sonsuz kez oldu, oluyor ve olacak.” — Kum Kitabı
“Aynalar ve babalık, insanların çoğaltma biçimleridir.” — Ficciones
“Zaman, bizim icadımızdır. Zaman diye bir şey yok.” — Alef
Borges’i okumak, dünyaya içeriden bakmayı öğrenmektir. Kalın romanlar yerine derin öykülerle yola çıkan bir yazar tanımak isterseniz, bu yolculuk sizi zenginleştirecektir.