Ülkemiz, son dönemde ardı ardına gelen çocuk ölümleriyle sarsılıyor. Anne-babaların ve yetkililerin ihmalinden kaynaklanan ölümlerin yanı sıra, çocuklar son bir ay içinde peş peşe cinayetlere kurban gidiyor.

En son Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin olayı

Diyarbakır Merkez Bağlar ilçesindeki kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolan ve 8 Eylül’de mahalleye 2 kilometre uzaklıkta bulunan Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma sürüyor.

Zanlıların çelişkili ifadeleri yüzünden cinayet tam olarak aydınlatılamıyor. Sorguları tamamlanan Narin Güran’ın annesi başta olmak üzere amcaları, ağabeyi ile birlikte 10 kişi tutuklandı. 

Ancak Narin’i kim, neden öldürdü.? Bu soruların yanıtları bir türlü alınamıyor. Adli Tip konusunda son teknolojiye sahip olmamıza rağmen bir ip ucu dahi bulunamıyor.

Küçük Narin’nin suda uzun süre kalmasından dolayı mı  deliller yok olmuştur, bilinmiyor.

Olayın vahameti hala tazeliğini koruyor

Televizyonlarda, gazetelerde ve haber  sitelerinde ilk haber olarak Narin cinayeti konuşuluyor. Evlerde, komşularda sohbet sırasında Narin vahşetinin konusu açılıyor.

Zanlılar sus pus olmuş, kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde herkesin ağzına nerede ise kilit vurulmuş.

Jandarmanın serbest bıraktığı Narin'in babası bile bir şey bilmediğini söylüyor.

“İlk günden beri demişiz, devlet zaten burada. Temennim kızımın sağ olmasıydı. Ölü bulunması bile.. Şu an kızımın bir mezarı bile olması.. Ben de bir şey bilmiyorum. Bana da kimse bir şey söylemiyor. Ben de sizden öğreniyorum. Şüphelendiğim bir şeyler varsa da onu jandarmayla paylaştım. İnanıyorum adalet yerini bulacak Nevzat Bahtiyar her akşam namazda yanımızdaydı. Ailemle ilgili çok fazla yorum yapılıyor. İnanıyorum ki devlet ortaya çıkaracak.”diyor.

Aile içi şiddet

Bu makaleyi hazırlarken Çocuk-Genç ve Erişkin Psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci’nin bir yazsını okudum. Çocuk istismarı ve ölümlerin önlenmesi için neler yapılmasını anlatıyor. Prof.Dr Semerci şunları söylüyor :

“Çocuk cinayetlerinin arttığı istatistiksel olarak bir bilgi midir bilmiyorum ama daha çok dikkat çektiği bir gerçek. Benzer her sorunda yasalar yeterli mi sorusunun sorulması ise anlamsız. Yasalar engelleme değil, cezalandırmak içindir. Ve daha yükseltmek sorunun kaynağını değiştirmeden etkili olmaz. Çocuklar en çok aile içi şiddette öldürülmektedir. Aile içi çocuk öldürülmelerinde ebeveynlerin ruhsal hastalıkları ve anlaşmazlıkları ile madde bağımlılığı en önemli nedenlerdir. Aile dışı ölümler ise akrabalar tarafından intikam, cinsel istismar sonrası ölüm, ya da yaşıtları tarafından öldürülme olarak sınıflanabilir. Dış tehlikeler için ailenin ve çocuğun bilgilendirilmesi, uyarılması, çocuğun uygun şekilde uyarılması, basın, eğitim kurumlarının farkındalık sürecine katılımı önemlidir.

Çocuklukta yaşanan travmalar, taciz, tecavüz ya da travmatik şiddete uğrayanların sayısı çok fazla, bunlar şekilde büyüdüklerinde birisine şiddet uygulayacaktır. Gençler arasında korkunç derecede şiddete uğrama, intihar, uyuşturucu eğilimi var. Türkiye'de 24 milyon çocuk var. Ancak çocukların ve gençlerin kurtarılmasına yönelik doğru dürüst önlemler yok.” diyor.