Enerji ve maden yatırımlarına yönelik kapsamlı değişiklikler içeren ve kamuoyunda “Zeytinlik Yasası” olarak anılan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek yasalaştı. Ancak bu yasa sadece Meclis'te değil, Türkiye'nin dört bir yanında vicdanlarda da büyük bir tartışmayı beraberinde getirdi.

Yasama süreci boyunca TBMM Genel Kurulu adeta bir protesto alanına döndü. Muhalefet milletvekillerinin kürsü işgali, çıplak ayakla konuşma ve sloganlı konuşmalarla karşı çıktığı düzenlemeye karşı, Meclis dışında da halk direniyordu. Özellikle zeytin üretimiyle geçinen bölgelerden gelen çiftçiler, günlerce Ankara’da direniş nöbeti tuttu. Toprağına, ağacına ve geçim kaynağına sahip çıkan köylüler, iş makinelerine karşı vücutlarıyla barikat kurdu. Ancak bu çığlıklar, ne yazık ki karar vericilerin kulaklarına ulaşmadı.

ANKARA’DAN KÖYE, AMA UMUTLA

Milas’a bağlı İkizköy’den gelen ve Cemal Süreyya Parkı’nda günlerce direniş sergileyen köylüler, artık köylerine döndüler. Ancak bu bir geri çekilme değil, aksine yeni bir mücadele safhasının başlangıcı. Köy meydanında toplanan İkizköylüler, “Gerçek nöbet şimdi başlıyor” diyerek çağrıda bulundu:

Yağmur altında, gece gündüz direndik. Bu yasa bizim gözümüzde yok hükmündedir. Türkiye’nin dört bir yanından sesimize ses olun. Bizim gözümüz zeytinliklerde, sizin gözünüz de bizde olsun!”

ZEYTİN AĞACI TAŞINABİLİR Mİ?

Yasanın en tartışmalı maddesi ise, enerji ihtiyacına yönelik sınırlı maden faaliyetleri için zeytinlik alanlarda çalışma izni verilmesi oldu. Şart olarak zeytin ağaçlarının taşınması ya da eşdeğer zeytinlik alanlarının kurulması öngörülüyor. Ancak uzmanlar bu düzenlemenin doğa bilimleriyle çeliştiğini söylüyor.

Biyologlar ve ziraat mühendislerine göre, zeytin ağacı taşınamaz. Hele ki bin yıllık ağaçlardan söz ediyorsak, bu daha çok bir kıyım anlamına geliyor. Üstelik “iki katı dikilecek” denilse bile, yeni dikilen bir fidanın ürün vermesi en az 15-20 yılı buluyor.

Peki, toprağı acele kamulaştırmayla elinden alınan köylü ne yapacak? Zeytinini, geçimini, kültürünü kaybeden insanların yerine ne konacak?

Ne yazık ki bu sorular cevapsız bırakıldı.

BİR AĞACIN GÖLGESİNDE GELECEK VAR

Zeytin ağacı bu topraklarda sadece meyve değil, tarih, kültür ve yaşam demektir. Bin yıllık gövdesiyle bize sadece yağ değil, köklerinden gelen direnci de sunar. Ve şimdi bu direncin adı İkizköy’dür.

İkizköy’den yükselen bu ses, aslında hepimize aittir:

“Zeytinime dokunma!”