Bir zamanlar Twitter’da (pardon, X’te) el ele yürüyen, biri başkanlık gücünün öbürü algoritmanın sarhoşluğuyla kâinatın kurallarını çiğneyen iki adam... Biri kırmızı şapkanın simgesi, öbürü roketin roketine “Dogefather” yazdıran vizyoner. Evet, Trump ile Musk’tan bahsediyoruz. Şimdi ise aralarında soğuk rüzgarlar değil, doğrudan kasırga esiyor. Hatta bu, kasırgadan da öte: bir tür Amerikan melodramı. Ama teknolojik olanından.
MUSK: “BANA YAPILAN İĞRENÇ BİR SAPITMA”
Musk, Amerikan devletinin "Trumpvari" bütçesine “iğrenç sapıtma” dedi. Muhtemelen SpaceX roketlerinden biri yanlışlıkla Beyaz Saray’a yönlendirildi zannedip irkildi. Oysa daha geçen yıl birlikte Mars'a koloni kurma hayalleri kuruluyordu. Ne oldu? Kontratlar mı azaldı? Yoksa Tesla'nın şarj süresi Trump'ın sabrından uzun mu geldi?
TRUMP: “SEN KİMSİN?”
Trump da boş durmadı. "Elon Musk kim?" diyerek başladı. Haklı. Milyarlarca dolarlık uzay projesi yapıyorsun ama hâlâ bir reality show yıldızının gözünde yoksun. Sonrasında tehditler geldi: “Kontratları keserim, canını okurum, seni Mars’a yaya yollarım!”
Ve bu sırada Trump, yüzündeki turunculuğu daha da belirginleştiren bir cümle sarf etti:
"Musk başkanlık makamına saygısızlık yapıyor."
Evet, bunu diyen, Capitol binasına Viking kasklı adamları yönlendiren kişi.
İPTAL KÜLTÜRÜNÜN ALTIN ÇAĞI: TWEET’İ AT, SİL, UNUT, KAYDET
Musk, bir tweet attı. Epstein defterinden bahsetti. Çok çirkin şeyler ima etti. Sonra sildi. Ama ne oldu? Ekran görüntüsü evrensel hafızaya kazındı. O andan sonra bu işin geri dönüşü kalmadı. Çünkü internette tweet silmek, dolma kalemle yazılmış bir mektubu ateşe atmaya benzemez. Sadece daha çok insanı meraklandırır.
ERROL BABA DEVREYE GİRER: “TRUMP KAZANACAK, BU SİZİN STRESİNİZ”
Musk’ın babası Errol, Güney Afrika’dan müdahale etti. “Elon çok stresli, Trump zaten kazanacak” dedi. İyi ki öyle dedi. Artık mesele çözüldü(!) Yani çocuklar kavga ederken babanın “çikolata verin barışırlar” demesi gibi bir tavır.
VE EN İRONİK SORU
İkisi de kendi başına bir dünya kurmuşken, neden birbirlerine hâlâ ihtiyaç duyuyorlar?
Çünkü bu hikâyede uzaydan hızlı olan tek şey ego.
Ve unutmayın, bu iki adam da bizleri kurtaracaklarına inanan insanlar. Biri dünyayı Mars’a taşımaya çalışıyor, öbürü dünyayı 1950’ye. Oysa biz hâlâ ucuz benzin kuyruğundayız.