Tam 210 yıl önce gerçekleşen ve modern Avrupa tarihinin en belirleyici olaylarından biri olan Waterloo Muharebesi'ni anıyoruz.

Belçika'nın Waterloo kasabası yakınlarında gerçekleşen bu destansı çatışma, Napolyon Bonapart'ın "Yüz Gün" olarak bilinen iktidara son dönüşünün trajik sonunu işaret ederken, Avrupa'nın siyasi haritasını ve güç dengelerini kalıcı olarak yeniden planlandı.

Bu muharebe, yalnızca askeri bir zaferden öte, bir dönemin kapanışı ile yeni bir düzenin başlangıcı oldu.

NAPOLYO'NUN SON ŞANSI VE İTTİFAKLARIN YENİDEN DOĞUŞU

Napolyon Bonapart, 1814'te tahttan feragat ederek Elba Adası'na sürgün edildiğinde, Avrupa onun çalkantılı döneminin sona erdiğini düşünmüştü. Viyana Kongresi, kıtada yeni bir düzen kurmak için toplanmıştı.

Ancak, Napolyon'un 26 Şubat 1815'te Elba'dan kaçıp Fransa'ya geri dönmesi, tüm bu barışçıl çabaları altüst etti. Halkın büyük desteğiyle Paris'e yürüyen Napolyon, Kral XVIII. Louis'i tahttan indirerek iktidarı yeniden ele geçirdi.

Bu durum, Avrupa'da tam bir şok etkisi yarattı ve onu durdurmak için yeni bir koalisyon hızla kuruldu.

Britanya, Prusya, Avusturya ve Rusya'dan oluşan Yedinci Koalisyon, Napolyon'u kesin olarak yenilgiye uğratmaya kararlıydı. Napolyon ise zamanın dar olduğunu biliyordu; düşmanları tamamen bir araya gelmeden önce onları ayrı ayrı yenmek zorundaydı.

Napolyon Waterloo 3

Bu stratejiyle, en yakın tehdit olarak gördüğü Britanya ve Prusya ordularına yöneldi. Hedefi, bu iki gücü Belçika'da yenerek müttefikleri bölmek ve ardından diğer koalisyon güçleriyle bir bir mücadele etmekti.

16 Haziran 1815'te, Waterloo Muharebesi'nden iki gün önce, iki ayrı çatışma yaşandı.

Napolyon, Mareşal Ney komutasındaki Fransız ordusunu Quatre Bras'ta Britanya kuvvetleriyle çarpıştırırken, kendisi de Mareşal Blücher komutasındaki Prusya ordusuna karşı Ligny'de zafer kazandı.

Ligny'deki bu kısmi zafer, Napolyon'a morali yükseltmişti, ancak Prusya ordusunu tamamen yok edememişti.

Blücher'in ordusu, ağır kayıplara rağmen organize bir şekilde geri çekilmeyi başardı ve Napolyon'un beklentisinin aksine, savaş alanından kaçmak yerine Britanya ordusuyla birleşmek üzere kuzeye yöneldi. Bu karar, Waterloo'nun kaderini belirleyen en kritik anlardan biri olacaktı.

BİR GÜNLÜK KANLI MUHAREBE

18 Haziran 1815 sabahı, Waterloo kasabası yakınlarındaki tepelik arazide, Wellington Dükü komutasındaki Britanya, Hollanda, Belçika ve Alman kuvvetlerinden oluşan müttefik ordusu ile Napolyon'un komutasındaki Fransız ordusu karşı karşıya geldi.

Wellington, stratejik bir savunma pozisyonu alarak askerlerini bir sırtın arkasına yerleştirmiş, bu sayede Napolyon'un topçu ateşinden korunmalarını sağlamıştı.

Muharebe, öğle saatlerinde Fransızların Hougoumont çiftliğine yaptığı saldırıyla başladı. Bu saldırı, Wellington'ın savunma hattının kilit noktalarından biri olan bu çiftliği ele geçirmek için tasarlanmıştı, ancak gün boyunca şiddetli çatışmalara sahne oldu ve Fransız kuvvetlerini önemli ölçüde meşgul etti.

Napolyon Waterloo 1

Öğleden sonra, Fransız süvarileri, Wellington'ın piyade karelerine karşı art arda saldırılar düzenledi. Ancak Britanya kareleri, disiplinli duruşları ve etkili tüfek ateşleriyle bu saldırıları püskürtmeyi başardı.

Her süvari saldırısında, karelerin arkasına çekilen topçular, süvariler geri çekildiğinde yeniden mevzilerine dönerek Fransızlara ağır kayıplar verdirdi.

Muharebenin kritik anlarından biri, öğleden sonra geç saatlerde, Mareşal Blücher komutasındaki Prusya ordusunun savaş alanına ulaşmasıyla yaşandı. Ligny'de yenilmiş olmasına rağmen, Blücher'in Wellington'a verdiği sözü tutarak zorlu bir yürüyüşün ardından savaş alanına gelmesi, Napolyon'un hesaplarını altüst etti.

Prusyalılar, Fransız sağ kanadına saldırarak Napolyon'u iki ateş arasına aldı ve zaten yorgun olan Fransız ordusunun direncini kırdı.

Napolyon, son bir umutla elit birliklerinden İmparatorluk Muhafızları'nı saldırıya gönderdi. Ancak, Wellington'ın emriyle Britanya askerlerinin sırtın arkasından aniden ortaya çıkarak açtığı yaylım ateşi ve ardından gelen süngü hücumu karşısında İmparatorluk Muhafızları dahi geri çekilmek zorunda kaldı.

Modern Türkiye'nin Alfabesi
Modern Türkiye'nin Alfabesi
İçeriği Görüntüle

"Muhafızlar geri çekiliyor!" çığlığı, Fransız saflarında paniğe yol açtı. Prusyalıların da yoğunlaşan saldırılarıyla birlikte Fransız ordusu tamamen dağıldı ve Napolyon'un son direnişi kırıldı.

SON SÜRGÜN VE ÖLÜM

Waterloo'daki hezimet, Napolyon'un "Yüz Gün"lük macerasına kesin olarak son verdi. Paris'e geri döndüğünde, siyasi desteğini tamamen kaybetmişti. 22 Haziran 1815'te ikinci kez tahttan feragat etti. Britanya'ya sığınmak umuduyla Rocherfort Limanı'na gitse de, burada Britanya gemileri tarafından kuşatıldı ve teslim olmak zorunda kaldı.

Britanya hükümeti, Napolyon'un bir daha Avrupa'ya dönme tehlikesini ortadan kaldırmak için, onun Atlantik Okyanusu'ndaki uzak ve izole bir ada olan Saint Helena'ya sürgün edilmesine karar verdi.

Napolyon Waterloo 2

15 Ekim 1815'te adaya varan Napolyon, kalan ömrünü bu küçük ve kayalık adada sürgün olarak geçirdi.

Altı yıl sonra, 5 Mayıs 1821'de, 51 yaşında Saint Helena'da hayatını kaybetti. Ölüm nedeni uzun süre tartışma konusu olsa da, modern araştırmalar genellikle mide kanserini işaret etmektedir.

Napolyon'un Waterloo'daki yenilgisi ve Saint Helena'daki ölümü, Avrupa tarihinde bir dönemin sonunu getirdi. Napolyon Savaşları dönemi sona ererken, Viyana Kongresi ile belirlenen yeni güç dengeleri ve muhafazakar düzen Avrupa'ya hakim oldu.

Ancak Napolyon'un mirası, modern devlet yönetiminden askeri stratejilere, sivil hukuktan ulusal kimlik anlayışlarına kadar pek çok alanda etkisini yüzyıllarca sürdürdü. Waterloo, sadece bir savaşın adı değil, aynı zamanda ihtirasın, dehanın ve düşüşün sembolü olarak tarihe geçti.

Muhabir: Barış Berkant Oğuz