Yine konuğum suyun feylozofu, suya fısıldayan adam diyerek nitelendirdiğim Kadim dostumuz Hasan Hocam, Hasan Akyar Bey. Aslında bugün yine su konuşacağız ama kilometrelerce uzaktan, Anadolu topraklarının uzağından sizi İtalya'ya, Roma'ya götüreceğiz.
Hatta Roma'nın su idaresi, ROSKİ’nin genel müdürünü de konuşacağız. Ama daha da önemlisi Neron’u konuşacağız. Hatta şöyle başlayalım hocam, Roma yanarken Nero ne yapıyordu?
*Benim bilebildiğim, Neron o sırada toplantıdaydı. Ve toplantılar bugün de olduğu gibi, devlet yönetiminin işleyişi, memurların iş bilirliği, çaycıların yüksek maaşları ve benzeri konulardan oluştu. Aynı bizim günümüzdeki gibi bürokratik sorunlar var. Günlerden bir gün, o da sanıyorum M.Ö. 64 yıllarında.
Yine bir toplantı var, Neron başkanlık ediyor. Ve bu sefer günden Roma'nın su sorunları. Ve bunun için de Roma'sı ve Kanalizasyon İdaresi, kısaca ROSKİ genel müdürü, haziruna, daha doğrusu seçilmiş senatörlere Neron’un başkanlığındaki toplantıda.
Ekonomik Sosyal Konseyi üyeleri de var orada. Frontinus genel müdür, Roma su sorunu ile ilgili sunum yapıyor. Ve özellikle bu sunumun yoğunlaştığı konu, Roma'da son zamanlarda çıkan ufak tefek yangınlara karşı alınacak önlemlerden bir tanesi.
Ve yangın suyu ile ilgili, daha doğrusu bu yangın suyu ile ilgili hazırladığı master planın yönetici özetini okumaya başlıyor. Neron da zaten bir yangın meraklısı. Çok seviyor ateşi.
Çok seviyor ateşi, ateşlemeyi de. Ve oval bir masa var Neron’un bulunduğu külliyede. Ama bu şey gibi oldu yine hocam.
O dönemin imparatoryal başkenti Roma, oval salon. Şimdi Amerika'daki oval salon gibi. Salonun köşeleri var.
Toplantı masası oval. Onix, yani İtalya'nın mermerleri de meşhur. Onix bir mermer.
Ve tam sunuma başlıyor. Yönetici özeti kısmını başlarken kapı açılıyor. İçeriye Tomentasa Officinalis giriyor.
Günümüzün çaycısı. Çaycısı. Çaycısı giriyor.
Tilya, ıhlamur dağıtmaya. Buna çok bozuluyor. O zaman çay geleneği var mı Roma'da? Muhtemelen var.
Ihlamur geleneği var. Yani onun da adı var. Tilya, Tomentosa, Ihlamur.
Bizim çaycı da Rosemaryus Officinalis. Sözü kesilmesine canı sıkılıyor. Ihlamurlar dağıtıldıktan sonra tam devam ediyor.
Bu sefer yine kapı destursuz açılıyor. İçeriye özel kalem müdüresi giriyor Neron’un. Bayan Fiorentina.
Bunu menekşe gözlerinden anımsıyoruz. Hatta Fiorentina. Kulübün renkleri de mor beyaz.
Bizim şimdi imparator diye andığımız Neron imparator ama bizim de futbol imparatorumuzun takımını çalıştırdığı mor beyazlar. Bunlar tabii tesadüf mü değil mi ben bilemem. Feryat ile Roma yanıyor diyor.
Hazirun öyle bir toplantı gelenekleri var ki toplantını kesilip kesilmeyeceği konusunda yeni bir gündem oluşturulup oluşturulmaması konusunda bir alt komisyon kuruyor. Güzel. Havale ediyor işi oraya.
Ve bu alt komisyon yeni gündem maddeleri filan derken oval onix masada yangının alazları böyle odayı karanlık bir kızıllığa büründürüyor. Güzel. Fakat Frontinus sıkı bir devlet memuru, disiplinli, hala yönetici özeti bölümünün ikinci paragrafına geçmek üzere derin bir nefes alınca bu dumanlı havayı da solumuş oluyor. Etrafına bakıyor. Kimse yok mu? Hazirun var, alt komisyon hala çalışıyor. Meğerse toplantı salonunun Fiorentino'nun bile bilmediği bir gizli geçidi var. Bu gizli geçidinden çıkmış ve uzaklardan lir sesi geliyor. Lir'in de yalnız akordu hiç bozulmuyor. Hazır. Bir lirist devlet memuru var. Ayrıca görevli. Şimdiki orkestralarda bu lutiye dedikleri akortları ayarlayan, ahşap müzik aletlerini onaran kişilere lutiye deniyor şimdi. Ama Roma döneminde bunlara lutiye mi deniyor bilmiyorum ama o kişi, o devlet memuru onu hazır tutuyor. Uzaklardan şöyle bir fonda lir ve Neron’un sesi geliyor.
Deget Roma, deget sende nem kaldı. Bir lir ile kül rengi bir pabucum kaldı.
Deget Roma, deget sende nem kaldı. Bir taştan külliye ile bir kötü namım kaldı.