Burası kalenin öbür yüzü. Çok acı yüzü. Şimdi o güzel projeleri yanında eğer dediğimiz gibi bu yüreğimizi acıtan şu acıklı bir durum, bu köhne bir durum çözülmediği sürece ve Ankara kalesi sıfır araç durumuna getirilmediği sürece yapılan hiçbir projenin bir kıymeti göre yok.
Sebep ne? Matematiksel konuşuyorum. Şu ana kadar Taner abi Ankara nüfusunun %90'ı buraya adım atmamış. Düşünebiliyor musunuz? Bu bizim büyük ayıbımız. Bunun sebebi ne? Vatandaş niye gelmiyor buraya? Otopark problemi var diyor.
Bu sadece bizim Emine Antik Sağlık Merkezi'nin problemi değil. Bütün esnafın problemi. Şimdi burada eğer bir otopark yapılırsa yani 1500 araçla oturup bu alanda çünkü tarihi bir alan değil burası.
Burada sıfır araç olduğu zaman bütün dünya insanı buraya gelir. Ankaralı da gelir. Şimdi burada Ankara'nın özellikle Akpazarı, Koyunpazarı orada şu anda trafik var.
Ve orada insanlar öldü trafik kazasında. 2 sene önce kadının beynini patlattı araba geri geri gelerek. Gözümüzün önünde boynu yaşadık biz.
2 gün önce yine aynı olay çocuğun ayağını ezdi bir araba. Yine bir hafta evvel Diyanet İşleri Vakfı'nın Türkiye'nin birçok yerinde öğrenci gruplarının şehirleri geziyor. Ankara Kalesi'ne geldiler. Arabalardan çocuklar yürüyemiyorlar. Hem araç kullananlar hem yayaları her ikisi düştü. Herkes şikayetçi bunlar.
Burada park etse burada esnaf içerisinde yürürse geri dönerken tekrar buraya gelse alışveriş yapsa bu ülkeye döviz bıraksa kötü mü olur? Çok mu zenginiz ya? Ayrıca da bu kentin özellikle Mansur Bey dönemiyle başlayan bu süreçte donanımlı bir kadrosu da var. Yani bu proje hızla tamamlanabilir.
Daha sonra burada yapılar zenginleştikçe buralarda Roman vatandaşlarımız geldi. Onlar da bizim insanlar. O çocuklar perişan durumdalar. O kadıncağızlar perişan durumdalar. Yani şurada en fazla %90'ı şu anda burada kullanılmıyor biliyor musun? %70'i yıkılmış. Ya buraya bir çalışma yapılacak. Sosyal bir çalışma yapılacak. Bu insanların mağdur edilmeden bunlara yer gösterilecek. 15 milyon Suriyeliye bakan bir devlet şurada bir avuç insana bakamayacaksa yazıklar olsun.
Eğer hukuk meseleleri çözülüyorsa eğer. Her şeyi hukuka bağlayarak kendimizi kurtaramayız. Hayır o başlangıcında ilk ivmeyi verme noktasında sıkıntı yaratmayacak bir düzenlemeyle burası çok hızla dönüştürülür.
Başladığın zaman mesela hızlı adımlarla atılsaydı bugün olmazdı. Bak Hıdırlık Tepesi belki de Ankara'nın değil Türkiye'nin en önemli projesi. Ben orayı defalarca gezdim. Oradaki temizleme süreci çok hızlı oldu. Hayatının en iyi projesini başlattı. Ve şimdi ben şunu ısrarla iddia ediyorum ki bu Hıdırlık Tepesi projesi yapılıp bitilirse ki başladı çok iyi mesafe alındı.
Fakat bu proje bir sebeple durduruldu. Şu anda durdurulmuş durumda. Bu projeyi eğer bitildiği an Ankara bir kere Ankara'nın kalbi olan merkezi Ulus. Bütün Ankara için %95'i yeşil olan 3 tepe çıkıyor. Burada önemli şahsiyetlerinin evleri var. Eski valilerin evleri var. Onlar hala duruyorlar. Onlar mesela restoran edilecek. O proje içerisinde farklı güzel şeyler var. Ama projeyi detaylı boğmak istemiyorum.
Eğer biz Ankara'yı çağdaş, modern ve dünyanın da örnek göstereceği bir şehir yapmak istiyorsak bu tür projeleri durdurmamamız lazım. Bununla hızlı yapmamız lazım. Her kafasını esen bir sebeple mahkemeye verip işi durduruyor. Ciddi anlamda imar yapıyorsunuz, imarı durduruyorlar. Ama bunu yaparken de kamuoyunu arkanıza aldığınız zaman, samimi anlamda aldığınız zaman bunları yapabilirsiniz.
Bunun örneklerini gördük. Geçmiş dönemlerde işte Murat Karayalçın’ın Dikmen Vadisi projesi var. İşte Batı Kent Projesi Türkiye'de uluslararası projelerden bir tanesi. Dünya Konut Yılı ödülü aldık biz ya. Prens Charles'dan. O zaman prens idi. Şimdi kral. Şimdi burası ona da benzemez. Bura yapıldığı zaman Türk milletinin onuru olan Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentine inanılmaz bir madalya takılmış olacağız.
Benim en büyük hayalim dünyada bunun örnekleri az da olsa var. Şehir içinde park değil de park içinde şehir olsun isterim. Ne güzel. Yani Ankara'nın etrafındaki o dağların hepsi orman olsun isterim. Yani burada Hıdırtepe, İsmetpaşa, Atıfbey bölgesindeki o metruk alanlarını yıkılıp ağaçlandırmaya başlaması beni o kadar kişisel olarak mutlu etti ki sanki benim evimin bahçesi güllerle benzetilmiş gibi hissediyorum. Ama maalesef durdurulunca da kahrediyorum. Ben burada sadece durdurulan yetkililere değil, bunu sürüncemeye bırakıp bir an önce bitirmeyenlere de kahrediyorum. Yapacaksınız kardeşim. Bir işin başına gelmişseniz mazeret uydurmayacaksınız. Mustafa Kemal eğer mazeret uydursaydı Kurtuluş Savaşı'nı başlattığı zaman o kadar çok mazereti vardı ki. Ama o mazeretlerin hiçbirini uydurmadığı gibi bu Cumhuriyet'i bu milletle beraber kurdu ve başkentinde burayı yaptı. Atatürk düşün ki burada ruhu burada olsa görse bize ne der ya?
Yine bir Ankaralı'nın bir kale yurttaşının çığlığıydı aslında size söyledikleriniz. Tabii tabii biz onların çığlığı yoksa benim dünyalık olarak istediğim bir şey yok burada. Çok teşekkür ediyorum.
Rica ediyorum. Ben teşekkür ediyorum çünkü yani Taner Topçu olarak siz 5 yıldır bu 6. yıla girdik. Belki de Ankara'nın sadece kale değil Ankara'nın bütün bölgelerinde insanları bilinçlendirme mücadelesini sevgiyle bir şey beklemeden yaptığınızı da biliyorum. Hakikaten size alnınızda öpüyor ve tekrar teşekkür ediyorum.
Röportajın video hali için;