Her savaş, yalnızca cephede kazanılmaz. Kurtuluş Savaşı da yalnızca silahların değil, aklın, bilginin ve istihbaratın savaşıydı. 1919-1923 yılları arasındaki Milli Mücadele süreci, görünmeyen cephede verilen casusluk karşıtı bir mücadeleyi de içinde barındırıyordu. Bu görünmeyen cephe, çoğu zaman gölgelerde kalan ama savaşın kaderini değiştiren olaylarla doludur.

Bu yazıda, Milli Mücadele'nin en kritik istihbarat operasyonlarından biri olan Mustafa Sagir Olayını merkeze alarak dönemin istihbarat yapısını ve işleyişini ele alacağız.

İngiliz Ajanı Olarak Mustafa Sagir

Mustafa Sagir, İngiliz istihbarat servisince yetiştirilmiş, Hindistan kökenli bir ajandı. 1921 yılında “Hint Hilafet Cemiyeti Temsilcisi” kisvesiyle Anadolu’ya gönderildi. Resmî söylemine göre amacı, Müslüman halkların kurtuluş mücadelesine destek vermekti. Gerçekteyse amacı, Ankara’da Mustafa Kemal’e yakın çevreye sızmak, gerekirse suikast düzenlemek ve iç karışıklık yaratmaktı.

Sagir, İstanbul’dan Anadolu’ya geçerken dikkat çekmemek için dinî duygulara yaslanan bir kimlikle hareket etti. Ankara’ya vardığında etkili çevrelere hızla yaklaşmaya başladı. Ancak onun bu dikkat çekici ilgisi, dönemin en hassas zekâlarından biri olan Mehmet Akif Ersoy’un gözünden kaçmadı.

Bir Mektup, Bir Şüphe: Mehmet Akif’in Müdahalesi

Mustafa Sagir, Ankara’da Sebilürreşad dergisinin de içinde bulunduğu bir yapıda bazı milletvekilleriyle birlikte otururken bazı belgelerden ve mektuplardan söz etti. Söylediğine göre İngiliz yönetiminden gelen mesajlar vardı. Ancak gösterdiği kâğıtlar boştu.

Mehmet Akif ve yanındaki milletvekilleri, bu durumdan kuşkulanarak belgeleri kimyager Mazhar Beye ulaştırdı. Mazhar Bey, görünmez mürekkeple yazılmış olan bu boş sayfaları özel bir kimyasal teknikle görünür hâle getirdi. Ortaya çıkan içerik, Sagir’in İngilizlerle aktif irtibat hâlinde olduğunu ve Ankara’daki üst düzey isimleri hedef alan bir suikast planı taşıdığını kanıtlıyordu.

Ankara’nın İstihbarat Refleksi: Derin Güvenlik

Sagir'in niyetleri açığa çıkınca, Ankara Hükûmeti tarafından hemen gözaltına alındı. Mahkeme süreci hızla ilerledi. Duruşmalarda, istihbarat faaliyetleri, irtibat kurduğu kişiler ve amaçları bir bir ortaya döküldü. Elindeki belgeler, kimlerle yazıştığı, İngilizlerin ona verdiği talimatlar netleştirildi.

Mustafa Kemal Paşa, bu olay üzerine özellikle “dış destekli casusluk faaliyetleri”ne karşı sert önlemler alınmasını istedi. Artık her bilgi, birkaç kaynaktan teyit edilmeden işleme alınmayacaktı. Özellikle yurt dışından gelen haber taşıyıcıları ve sözde arabulucular ciddi takibe alındı.

Ulus Meydanı’nda Bir İbret

Mustafa Sagir, yargılama sonucunda vatana ihanet ve casusluk suçlarından mahkûm edildi. 24 Mayıs 1921 günü, Ankara’nın kalbinde, Ulus Meydanı’nda idam edildi. Bu infaz, Ankara’daki diplomatik çevrelere, işgal güçlerine ve içerideki işbirlikçilere güçlü bir mesaj taşıyordu: Anadolu, sadece süngüsüyle değil, zekâsıyla da kendini savunacaktır.

İstihbaratın Derinliği: Teknikler, Kurumlar, İnsanlar

Bu olay, Milli Mücadele’de istihbaratın sadece teknik ya da örgütsel bir faaliyet olmadığını gösterdi. Bazen bir şair, bazen bir kimyager, bazen bir mebus bu zincirin halkaları olabiliyordu. Görünmez mürekkeple yazılan mektuplar, kimyasal çözümlerle okunuyor; kuryeler, parolalarla haberleşiyor; köy kahvelerindeki söylentiler, merkeze ulaştırılıyordu. Karakol Cemiyeti, Mim Mim Grubu ve Felah Örgütü gibi gizli yapılar, bu savaşın temel dayanaklarıydı.

Son Söz: “İstihbarat Olmadan İstiklal Olmaz”

Mustafa Sagir Olayı, yalnızca bir casusun ifşası değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolda istihbaratın ne kadar hayati olduğunu gösteren bir dönüm noktasıdır. Eğer Mehmet Akif o gün o boş sayfalara şüpheyle bakmasaydı, kim bilir Ankara’da hangi felaket yaşanırdı?

Bugün bizler, tarih kitaplarında cephe kahramanlarını okurken, o karanlık mektupları aydınlatan kimyager Mazhar Bey’i, satır aralarındaki ihaneti gören Mehmet Akif’i ve her istihbarat parçasını devrim bilinciyle işleyen Anadolu insanını da unutmamalıyız.

Çünkü bu topraklar, yalnızca süngüyle değil, sezgiyle ve sağduyuyla da savunuldu.