Gezi Parkı Olayları, 28 Mayıs 2013 tarihinde Taksim'de bulunan Gezi Parkı'nın bir kısmında Taksim Kışlası inşa edilmeye çalışması nedeniyle başta İstanbul'da başlayan ve ardından tüm ülkeye yayılan protestolar bütünüdür. Başlangıçta sınırlı sayıda olan protestocular sosyal medyanın kullanımından dolayı giderek artmıştır ve Türkiye'nin en büyük protestosu halini almıştır.
KIVILCIM: AĞAÇLARIN KESİLMESİ
İstanbul'da bulunan Gezi Parkı'nın bir bölümünde Tarihi Taksim Kışlası'nın inşa edilmesi ile protestolar başladı. İdare Mahkemesi ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun projeye karşı kararları olmasına rağmen, 27 Mayıs 2013 gecesi iş makineleri parka girdi ve bazı ağaçlar sökülmeye başlandı.
Bu duruma tepki gösteren bir grup çevre aktivisti, sosyal medya üzerinden yaptıkları çağrılarla parka gelerek yıkım çalışmalarını durdurmaya çalıştı. Aktivistlerin parkta çadır kurarak oturma eylemi başlatmasıyla, olaylar ilk kıvılcımını almış oldu.
POLİS İLE ÇATIŞMANIN BAŞLAMASI
28 Mayıs sabahı parkta toplanan kalabalık gittikçe artarken, Çevik Kuvvet polisleri de oraya konuşlandırıldı. Polis, toplanan kalabalığa biber gazıyla müdahale etti. Bu müdahale, eylemciler ve kamuoyu arasında büyük tepki çekti.
31 Mayıs sabahı ise polis, parkta uyuyan eylemcilere daha sert bir müdahalede gerçekleştirdi. Bu orantısız güç kullanımı, olayın sadece bir çevre eylemi olmaktan çıkarak, daha geniş bir toplumsal tepkiye dönüşmesine sebep oldu.
Çadırları yakılıp parktan zorla çıkarılan göstericiler, Taksim Meydanı'na yürüyerek oturma eylemi gerçekleştirdi. Sosyal medya üzerinden yapılan yoğun çağrılarla birlikte, gün boyunca Gezi Parkı ve Taksim Meydanı'nda binlerce insan toplandı. Polis ile eylemciler arasında sert çatışmalar gerçekleşti.
1 Haziran tarihinde polisin Taksim Meydanı'ndan çekilmesiyle birlikte, protestocular Gezi Parkı'nda bir kamp kurdu. Bu kamp, gönüllülerin çalıştığı kütüphane, revir, mutfak gibi tesislerle donatıldı ve bir tür "özgürlük alanı" oldu. Ancak bu durum uzun sürmedi.
İKİNCİ ÇATIŞMANIN BAŞLAMASI
Polisin çekilmesinin ardından, İstanbul'un yanı sıra Ankara, İzmir gibi büyükşehirler başta olmak üzere Türkiye'nin birçok iline yayılan protestolar, hükümet karşıtı gösterilere evirildi. Çatışmalar, barikatlar ve karşılıklı gerilimler, günler boyunca devam etti.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Haziran 2013'te Sincan'da yaptığı konuşmada, "Yarın İstanbul mitingimiz var. Taksim Meydanı boşaldı boşaldı. Boşalmadığı takdirde artık bu ülkenin güvenlik güçleri orayı boşaltmayı bilir" diyerek sert bir uyarıda bulundu.
Bu açıklamanın ardından, aynı akşam polis, Gezi Parkı'na ve Taksim Meydanı'na yeniden müdahale gerçekleştirdi. Polis, meydana girişinde "Gezi Parkı'na dokunmayacağız, taş atmayın, gaz sıkmayalım" anonsu yapsa da, eylemcilerle polis arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Gezi kampı ise dağıtıldı.
OLAYLARIN SONUÇLARI
Gezi Parkı olayları, 28 Mayıs'ta başlayıp ana hatlarıyla 15 Haziran'da polis müdahalesiyle sona ermekle birlikte, yaklaşık 3 ay boyunca farklı parklarda devam etti. Olayların bilançosu oldukça ağırdı:
- Can Kayıpları ve Yaralanmalar: Eylemlerde biri polis olmak üzere 8 sivil hayatını kaybederken, 10 bine yakın kişi yaralandı. Yaralanmaların çoğunun tazyikli suyun ölçüsüz biçimde kullanılması, biber gazı kapsüllerinin doğrudan hedef alınarak fırlatılması ve plastik mermilerin yakın mesafeden ateşlenmesi sonucu gerçekleştiği iddia edildi.
- Maddi Hasar: Olaylarda 46 kamu binası, 231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılmaz hale geldi. 326 iş yeri ve 201 araç tahrip edildi, 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs durağı yakıldı.
- Ekonomik Etkiler: Gezi olayları, Türk ekonomisine de ağır hasar verdi. Özellikle turizm sektörü ve perakende ticaret olumsuz etkilendi. Sadece Borsa İstanbul'da işlem gören şirketlerin toplam piyasa değeri, Gezi olayları ile başlayan ve 3 ay etkisini sürdüren dönemde milyarlarca lira geriledi. Yabancı yatırımcılar kısa sürede ülkeyi terk etti.
- Hukuki Süreçler: Olaylar sonrası yüzlerce kişi tutuklandı ve haklarında davalar açıldı. Sonraki yıllarda Gezi Parkı davaları, Türkiye'de yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü tartışmalarının odağında yer aldı. Osman Kavala ve beraberindekilerin yargılanması ve mahkumiyetleri, uluslararası alanda da yankı buldu.
- Toplumsal ve Siyasi Etkiler: Gezi Parkı olayları, Türk siyasetinde kutuplaşmayı derinleştirdi. Hükümet ve muhalefet arasındaki gerilimi artırdı. Sosyal medyanın kitlesel eylemlerdeki rolü bir kez daha gözler önüne serildi. Ayrıca, "Duran Adam" gibi yaratıcı protesto biçimleri de bu dönemde ortaya çıktı.
Gezi Parkı olayları, Türkiye'de ifade özgürlüğü, çevre duyarlılığı, yaşam tarzı müdahaleleri ve hükümetin yönetme biçimi üzerine önemli tartışmaları beraberinde getirdi.
Her ne kadar bir çevre eylemi olarak başlamış olsa da, olaylar, birçok farklı kesimden insanın mevcut hükümet politikalarına karşı duyduğu rahatsızlığın bir dışavurumu oldu.
Bugün bile Türk siyasetinde ve toplumsal yaşamında etkileri tartışılan, karmaşık ve çok boyutlu bir olay olarak hatırlanmaktadır.