Türk dış politikasının ve modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun mihenk taşı olan Lozan Barış Antlaşması'nın 102. yıl dönümü.

24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde imzalanan bu antlaşma, yaklaşık sekiz ay süren çetin müzakerelerin ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hükümeti'nin diplomatik zaferi olarak tarihe geçti.

Birinci Dünya Savaşı'nı resmen sona erdiren ve Türkiye'nin uluslararası alandaki bağımsızlığını tescilleyen bu temel belge, sadece bir antlaşma metni olmanın ötesinde, büyük bir diplomatik mücadeleyi, önemli figürlerin çetin pazarlıklarını, az bilinen fedakarlıkları ve bugün bile tartışma konusu olan pek çok ilginç detayı barındırır.

YIKIM, İŞGAL VE KURTULUŞ SAVAŞI

Lozan'a giden süreç, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun yaşadığı yıkım ve Türk milletinin verdiği destansı Kurtuluş Savaşı ile şekillendi.

Uzayın Kapılarını Aralayan Kurum: NASA
Uzayın Kapılarını Aralayan Kurum: NASA
İçeriği Görüntüle

Kurtuluş Savaşı 1

  • Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) ve İşgaller: Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf Devletleri ile imzaladığı Mondros Mütarekesi ile fiilen teslim oldu. Mütareke maddeleri bahane edilerek Anadolu toprakları işgal edilmeye başlandı. İstanbul ve İzmir başta olmak üzere birçok stratejik nokta işgal edildi, Türk halkı esaret altına alındı.
  • Sevr Antlaşması'nın Dayatılması (10 Ağustos 1920): İtilaf Devletleri, Osmanlı Hükümeti'ne Sevr Antlaşması'nı imzalattı. Bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayan, Anadolu'yu işgal güçleri arasında bölen ve Türk milletini kendi vatanında azınlık durumuna düşüren ağır koşullar içeriyordu. Ancak Sevr, Türk milleti tarafından hiçbir zaman tanınmadı ve Misak-ı Millî ruhuna tamamen aykırıydı.
  • Kurtuluş Savaşı ve TBMM'nin Kuruluşu: Mustafa Kemal Paşa'nın liderliğinde Anadolu'da başlayan Millî Mücadele, kısa sürede tüm vatanı sardı. Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile örgütlenen direniş, 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nin açılmasıyla yeni bir boyut kazandı. TBMM, Türk milletinin tek meşru temsilcisi olarak Kurtuluş Savaşı'nı yönetti.

Az Bilinen Bir Bilgi: Sevr Antlaşması'nın imzalanmasının ardından, antlaşmayı kabul etmeyen Osmanlı Heyeti'nden bazı isimlerin direniş gösterdiği ve gizlice Ankara Hükümeti ile temas kurmaya çalıştığı iddia edilir.

MUDANYA VE LOZAN YOLU

Kurtuluş Savaşı'nda kazanılan askeri zaferler, diplomatik başarıların da önünü açtı.

  • Büyük Taarruz ve Mudanya Mütarekesi (11 Ekim 1922): Türk ordusunun 26 Ağustos 1922'de başlattığı Büyük Taarruz, işgalci Yunan ordusunu Anadolu'dan tamamen attı. Bu zaferin ardından İtilaf Devletleri, TBMM Hükümeti ile ateşkes yapmak zorunda kaldı. Mudanya Mütarekesi ile Batı Anadolu'daki çatışmalar durduruldu ve Doğu Trakya savaşsız bir şekilde Türkiye'ye devredildi. Bu, Lozan'a giden yolda ilk büyük diplomatik başarıydı.

İlginç Bir Bilgi: Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde İsmet Paşa, İngiliz Başdelegesi General Harrington'a karşı oldukça kararlı ve sert bir tutum sergilemiştir. Harrington'ın müzakereleri uzatma çabalarına karşılık, "Benim ordumun saatleri sizin saatlerinize uymaz" diyerek askerlerinin ilerlemeye hazır olduğunu ima etmiştir.

Lozan 2

  • Lozan Konferansı'na Davet ve Beklentiler: Mudanya Mütarekesi'nin ardından İtilaf Devletleri, yeni bir barış antlaşması imzalamak üzere Türkiye'yi Lozan'a davet etti. Ancak bu davet, bir ikilik yaratma amacı taşıyordu; İstanbul Hükümeti (Osmanlı) de konferansa çağrılmıştı. TBMM, 1 Kasım 1922'de Saltanatı kaldırarak bu ikiliği önledi ve Lozan'a tek temsilci olarak gideceklerini ilan etti.
  • Türk Heyeti ve Başmüzakereci İsmet Paşa: TBMM Hükümeti, Lozan'a gidecek heyetin başına Dışişleri Bakanı İsmet Paşa (İnönü)'yı atadı. İsmet Paşa'nın seçilmesi, onun askeri yeteneğinin yanı sıra diplomatik zekası ve kararlılığına olan güvenin bir göstergesiydi. Yanında Dr. Rıza Nur ve Hasan Saka gibi önemli isimler de vardı.

Az Bilinen Bir Gerçek: İsmet Paşa, Lozan'a gitmeden önce Mustafa Kemal Atatürk ile uzun görüşmeler yaptı. Atatürk, ona özellikle Misak-ı Millî'den kesinlikle taviz verilmemesi gerektiğini, tam bağımsızlığın kırmızı çizgileri olduğunu ve gerekirse müzakereleri kesip geri dönebileceğini tembihlemişti.

UZUN VE ZORLU LOZAN SÜRECİ

Lozan Konferansı, dünya diplomasisi tarihinin en uzun ve çetin müzakerelerinden birine sahne oldu. Yaklaşık sekiz ay süren görüşmeler, iki ana evrede gerçekleşti.

  • İlk Aşama (Kasım 1922 - Şubat 1923): Konferans 21 Kasım 1922'de başladı. Türk heyeti, itilaf devletlerinin (İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti) temsilcileriyle karşı karşıya geldi. Özellikle İngiltere Başdelegesi Lord Curzon ile İsmet Paşa arasında kıyasıya bir mücadele yaşandı. Tartışılan ana konular şunlardı:
    • Kapitülasyonlar: Osmanlı'nın ekonomik bağımsızlığını kısıtlayan kapitülasyonların kaldırılması, Türk heyetinin en önemli kırmızı çizgisiydi. İngiltere ve Fransa buna şiddetle karşı çıktı.
    • Boğazlar: Boğazlar'ın geleceği, uluslararası bir komisyonun kontrolünde mi kalacağı yoksa Türkiye'nin tam egemenliğine mi geçeceği konusunda büyük tartışmalar yaşandı.
    • Musul Meselesi: Petrol zengini Musul'un İngiltere'nin mandası altındaki Irak'a mı yoksa Türkiye'ye mi ait olacağı konusunda uzlaşma sağlanamadı ve bu konu daha sonra çözülmek üzere ertelendi.
    • Savaş Tazminatları: Yunanistan'ın savaş tazminatı ödemesi talebi, konferansın tıkanmasına neden olan diğer bir konuydu.

Az Bilinen Bir Gerçek: Müzakereler sırasında İsmet Paşa'nın sağır olduğu yönünde bir iddia ortaya atılmıştı. Ancak bu, onun aslında karşı tarafın argümanlarını dikkatle dinleyip, kendi tezlerini çok net bir şekilde ifade etmesini sağlayan bir diplomatik taktiktir. İsmet Paşa'nın sık sık "Duyamıyorum!" diyerek konuşmacıları tekrara zorlaması, ona zaman kazandırmış ve karşı tarafı yıldırmıştır.

Lozan 3

  • Müzakerelerin Kesilmesi ve Yeniden Başlaması: Kapitülasyonlar ve Musul gibi konularda uzlaşma sağlanamayınca, 4 Şubat 1923'te müzakereler kesildi ve İsmet Paşa Ankara'ya geri döndü. TBMM'de büyük tartışmalar yaşandı ancak Mustafa Kemal'in desteğiyle müzakerelerin devam etmesi kararı alındı.
  • İkinci Aşama (Nisan - Temmuz 1923): 23 Nisan 1923'te Lozan'da yeniden bir araya gelindi. Bu sefer atmosfer biraz daha ılımlıydı. İtilaf Devletleri, Türk heyetinin kararlılığı karşısında bazı konularda taviz vermek zorunda kaldı.

ANTLAŞMANIN ÖNEMİ VE TÜRKİYE'NİN KAZANÇLARI

24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası alandaki bağımsızlığını tescilleyen temel belge oldu.

  • Sınırlar: Türkiye'nin bugünkü sınırları (Musul hariç), büyük ölçüde Lozan'da çizildi. Suriye sınırı Fransa ile, Irak sınırı İngiltere ile daha sonra ayrı anlaşmalarla belirlendi. Yunanistan ile Meriç Nehri sınır kabul edildi.
  • Kapitülasyonların Kaldırılması: En önemli kazanımlardan biriydi. Kapitülasyonlar tamamen kaldırıldı, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığı sağlandı. Bu, Türk heyetinin taviz vermediği en kritik maddeydi.
  • Boğazlar Meselesi: Boğazlar'ın yönetimi, uluslararası bir Boğazlar Komisyonu'na bırakıldı ve Boğazlar'ın iki yakasının silahsızlandırılması kararı alındı. Ancak savaş zamanında Türkiye'nin Boğazlar'ı kapatma hakkı tanındı. Bu madde, Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936) ile Türkiye lehine tamamen değiştirilecekti.

İlginç Bir Bilgi: Lozan'da Boğazlar konusunda tam bağımsızlık sağlanamaması, Türk tarafının en çok üzüldüğü konulardan biriydi. Ancak dönemin uluslararası koşulları göz önüne alındığında, bu madde de önemli bir uzlaşı olarak kabul edildi.

  • Azınlıklar: Türkiye'deki Müslüman olmayan azınlıklar (Rum, Ermeni, Yahudi), Türk vatandaşı kabul edildi ve Lozan'daki azınlık hakları güvence altına alındı. Batı Trakya'daki Türkler ve İstanbul'daki Rumlar mübadele dışında tutuldu.
  • Savaş Tazminatı: Yunanistan, savaşta yaptığı tahribat nedeniyle Türkiye'ye savaş tazminatı ödemeyi kabul etti. Ancak bu tazminat, Karaağaç ve civarının Türkiye'ye devredilmesiyle sembolik olarak ödendi.
  • Düyun-u Umumiye (Osmanlı Borçları): Osmanlı İmparatorluğu'nun borçları, Osmanlı'dan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı ve Türkiye'ye düşen pay, taksitler halinde ödendi. Bu, Osmanlı'nın ekonomik yükünden kurtulmak adına önemliydi.

TÜRKİYE'NİN LOZAN'I

Lozan Antlaşması, modern Türkiye'nin uluslararası alandaki varoluşunu onaylayan ve tapu senedi niteliğindeki en önemli belgedir.

Lozan 4

  • Tam Bağımsızlık ve Egemenlik: Lozan, Sevr'i yırtıp atarak, Türk milletinin kendi kaderini tayin etme hakkını, ulusal egemenliğini ve tam bağımsızlığını dünya sahnesine ilan etti.
  • Türk Diplomasisinin Zaferi: İsmet Paşa liderliğindeki Türk heyeti, kısıtlı imkanlara rağmen büyük güçler karşısında başarılı bir diplomatik mücadele verdi. Lozan, Türk diplomasisinin en büyük zaferlerinden biri olarak kabul edilir.
  • Cumhuriyet'in Temelleri: Lozan Antlaşması, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası hukuk zemininde tanınmasını sağladı ve devrimin temel ilkelerinin (ulus devlet, laiklik) uygulanmasının önünü açtı.
  • Devam Eden Tartışmalar: Lozan Antlaşması, imzalanmasından bu yana zaman zaman Türkiye içinde farklı kesimler tarafından tartışma konusu olmuştur. Özellikle antlaşmanın gizli maddeleri olduğu, belirli sürelerle sınırlı olduğu gibi iddialar, tarihi gerçeklikten uzak spekülasyonlardır. Antlaşma, uluslararası hukukta geçerliliğini koruyan ve açıkça yayımlanmış bir belgedir.

Lozan Barış Antlaşması, Türk milletinin binlerce yıllık devlet geleneğini yeni bir isimle, çağdaş ve bağımsız bir Cumhuriyet olarak dünya haritasına kazıdığı tarihi bir anlaşmadır.

Onun önemi, sadece siyasi ve hukuki sonuçlarıyla sınırlı kalmayıp, Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık aşkının sembolü olarak da varlığını sürdürmektedir.

Muhabir: Barış Berkant Oğuz