Bugün sokakta 100 kişiye sorsanız, 99'u size tereddütsüz "Ertuğrul Gazi'nin babası Süleyman Şah'tır" diyecektir. Neden? Çünkü yıllardır ekranlardan akan, tarih diye yutturulan o diziler böyle öğretti. Oysa gerçek tarih, popüler dizilerin senaryosuna uymak zorunda değil.
Bakın, mesele sadece bir isim meselesi değil. Bu, Türk tarihinin en köklü soy zincirlerinden birinin, Osmanlı'nın kurucu halkasının yanlış biliniyor olması demek. Üstelik bu sadece halk arasında bir yanlış değil, senelerce akademik dünyaya da sinmiş, şimdi ise sabırla düzeltiliyor.
Bir Sikke, Yüzyılların Perdesini Aralıyor
Türkiye'de tarihçiliğin kutbu olarak bilinen Prof. Dr. Halil İnalcık'ın ortaya koyduğu çok somut bir belge var: Bir Osman dönemi sikkesi. Üzerinde şu yazıyor:
"Osman bin Ertuğrul bin Gündüz Alp."
Bu cümle öyle dizi senaryoları gibi hayal ürünü değil, metal üzerine kazınmış, tarihin bizzat içinden gelen, gözle görülür bir delil. Yani Ertuğrul'un babasının adı, sık sık dizilerde ve efsanelerde iddia edildiği gibi Süleyman Şah değil, Gazi Gündüz Alp.
Beypazarı'nda Gizlenen Mezar ve Kayıların Kökü
Ben de bu işin peşine düştüm. Ankara Beypazarı yakınlarındaki Hırkatepe Köyü'ne gittim. Ertuğrul Gazi'nin babası Gazi Gündüz Alp'in türbesi orada. Türbenin olduğu yer, sıradan bir seçim değil. Tarihçiler ve bölge halkının aktardığına göre, Gündüz Alp, Anadolu'ya ilk yerleştikleri yıllarda, yerel Bizans güçleriyle giriştiği bir çatışmada burada şehit düşüyor. Mezar da o topraklara kazınıyor, zamanla türbeye dönüşüyor.
Gündüz Alp'in ölümünden sonra, eşi Hayme Ana, o büyük aileyi, Kayı boyunu burada tutuyor. Zira o sırada Ertuğrul henüz çocuk yaşta. Liderlik için gençliğe erişmesi gerek. Tam 8-9 yıl boyunca bu topraklarda kalıyorlar, bekliyorlar, büyüyorlar.
Bugün Ankara'nın Haymana ilçesi olarak bildiğimiz yerin adını da aslında Hayme Ana veriyor. Anadolu'ya kök salan Oğuz töresinde güçlü kadın figürlerinden biri olarak Hayme Ana, hem aileyi bir arada tutuyor, hem de o bölgeyi bir nevi Türk yurdu olarak şekillendiriyor.
Sonra, Ertuğrul büyüdüğünde, aile Domaniç'e ve Söğüt'e doğru yürüyüşe başlıyor. Ama dikkat: Ayrılırken Hayme Ana yaklaşık 40 obayı Gündüz Alp'in türbesinin başında bırakıyor. Kökler tamamen koparılmıyor. Anadolu'nun ortasında, o topraklarda hem hatıra, hem koruma, hem de bir kök parçası kalıyor.
Bugün bile Hırkatepe Köyü'nde soyadı ya da adı Gündüz Alp olan onlarca insan var. Bu, köylülerin anlatısı değil sadece; toprakta iz, bellekte hikâye, mezar taşında isim olarak yaşıyor.
Peki Nereden Çıktı Bu Süleyman Şah Hikayesi?
Evet, Süleyman Şah Türk tarihinde önemli bir isim. Büyük Selçuklu'nun, Anadolu'ya açılan kapısını aralayanlardan biri. Ama o, Ertuğrul Gazi'nin babası değil. Süleyman Şah'ın mezarının bile yeri, Suriye'nin Eşme köyü civarında, Caber Kalesi etrafında tartışmalı şekilde gösteriliyor.
Muhtemelen halk arasında Süleyman Şah ismi, bir "baba figürü" olarak, zamanla yanlış bir şekilde Ertuğrul'un soyu içine yerleştirildi. Diziler de bu kolaycı anlatımı aldı, büyüttü, süsledi ve gerçekmiş gibi sundu.
Tarihi Televizyondan Öğrenmenin Bedeli
Tarih dizisi izlemek keyiflidir, heyecan vericidir. Ama diziden öğrenilen her şeyin doğru olduğunu sanmak, tarihe büyük bir haksızlıktır. Çünkü senaryoda reyting kaygısı, millî gurur pompalaması, tarihi romantize etme gibi birçok filtre devreye girer.
Gerçek tarih ise soğuk, net, belgeyle konuşur. İşte o sikke gibi. İşte Hırkatepe'nin toprak altındaki sessiz türbesi gibi.
GERÇEĞİN PEŞİNDE OLMAK ZAHMETLİDİR
Kolay değil... Gerçeğin peşinde olmak araştırma ister, yer görmek ister, belge ister. Ama işin güzelliği de burada zaten.
Bana kalırsa, bir dahaki diziye başlamadan önce, bir an durup düşünmekte fayda var:
Acaba bize gerçek tarihi mi anlatıyorlar? Yoksa bir hayali mi satıyorlar?
Ben işin peşindeyim. Siz de peşine düşün derim.