Tarihin sayfalarına altın harflerle yazılan Plevne Savunması'nın yıl dönümü. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) sırasında, Osmanlı ordusunun Rus ve Rumen kuvvetlerine karşı gösterdiği eşsiz direnişin adı olan bu savunma, Gazi Osman Paşa komutasındaki Osmanlı birliklerinin, Bulgaristan'ın Plevne kasabasında 145 gün boyunca sürdü.
Dönemin Avrupa'sında büyük yankı uyandıran, askeri stratejilere yeni bir boyut kazandıran ve "Plevne Kahramanı" Osman Paşa'yı dünya çapında bir şöhrete ulaştıran bu destan, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda azmin, fedakarlığın ve umutsuzluğa karşı verilen bir mücadelenin de simgesidir.
PLEVNE'NİN ÖNEMİ
1877'de patlak veren Osmanlı-Rus Savaşı, Rusya'nın sıcak denizlere inme, Balkanlar'daki Slavları ve Ortodoksları himaye etme politikalarıyla tetiklendi. Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflayan merkezi otoritesi ve iç karışıklıklar, Rusya için harekete geçme zemini hazırlıyordu.
-
93 Harbi'nin Başlangıcı: Rusya'nın, Osmanlı topraklarındaki Ortodoks nüfusa yönelik baskıları bahane ederek savaş ilan etmesiyle 93 Harbi başladı. Rus ordusu, iki koldan ilerlemeye başladı: biri Kafkas Cephesi'nden, diğeri ise Tuna Cephesi'nden. Plevne, Tuna Cephesi'ndeki Rus ilerleyişi için kilit bir noktaydı.
- Plevne'nin Coğrafi Konumu: Plevne (bugünkü Pleven, Bulgaristan), Tuna Nehri'nin güneyinde, stratejik yolların kesiştiği bir konumdaydı. Buranın ele geçirilmesi, Rus ordusuna İstanbul yolunu açma potansiyeli taşıyordu. Ancak Plevne, etrafındaki tepeler ve doğal engeller sayesinde savunma için oldukça elverişli bir yapıya sahipti.
Az Bilinen Bir Bilgi: Osman Paşa, Plevne'ye geldiğinde bölgede henüz sağlam bir tahkimat yoktu. O, kısa sürede toprağın içine kazılmış, birbirini destekleyen derin siperler ve tabyalar inşa ettirdi. Bu "nala benzeyen" tahkimat sistemi, o dönemin savaş teknikleri için oldukça yenilikçiydi ve Rusların ağır toplarına karşı şaşırtıcı derecede etkili oldu.
GAZİ OSMAN PAŞA VE DEHASI
Plevne Savunması, Osman Paşa'nın askeri dehası ve askerlerinin inanılmaz fedakarlığıyla özdeşleşmiştir.
- Osman Paşa'nın Plevne'ye Gelişi (7 Temmuz 1877): Rus kuvvetlerinin Niğbolu'ya doğru ilerlemesi üzerine Osmanlı Genelkurmay'ı, Osman Paşa'ya Plevne'ye intikal emrini verdi. Osman Paşa, emrindeki az sayıdaki (yaklaşık 20 bin) askerle hızlı bir intikal yaparak, Rusların Plevne'yi kolayca ele geçirme hayallerini suya düşürdü.
- Birinci Plevne Muharebesi (19 Temmuz 1877): Rus General Schilder-Schuldner komutasındaki yaklaşık 8 bin 500 kişilik Rus kuvvetleri, Plevne'yi bombalayarak ilk taarruzu başlattı. Ancak Osman Paşa'nın iyi organize edilmiş savunması karşısında Ruslar ağır kayıplar vererek geri çekildi. Bu muharebede Ruslar yaklaşık 3 bin asker kaybetti, Osmanlı'nın kaybı ise çok daha azdı.
- İkinci Plevne Muharebesi (31 Temmuz 1877): İlk yenilginin ardından takviye alan Ruslar, General Krüdener komutasında yaklaşık 32 bin askerle ikinci kez saldırdı. Ancak bu taarruz da Osmanlı'nın çelikten savunması karşısında başarısız oldu. Ruslar 8 binden fazla ölü ve yaralı verirken, Osmanlı kayıpları yine çok daha düşüktü.
- Üçüncü Plevne Muharebesi (11 Eylül 1877): Ruslar bu kez Rumen ordusuyla güçlerini birleştirerek büyük bir kuvvetle (yaklaşık 80 bin asker) saldırdı. Bu muharebede Rumenler, Plevne'nin önemli tabyalarından Grivitsa'yı ele geçirmeyi başardılar. Ancak diğer cephelerde Osmanlı direnişi devam etti. Ruslar ve Rumenler bu muharebede 15 binin üzerinde kayıp verdiler. Bu direnişin ardından Sultan II. Abdülhamid, Osman Paşa'ya "Gazi" unvanını verdi.
İlginç Bir Bilgi: Üçüncü Plevne Muharebesi sırasında, Rus ordusu Plevne'yi havadan gözlemlemek için balonlar kullanmayı denemiştir. Bu, o dönem için oldukça yeni bir teknolojiydi ve savaş tarihinde hava gözlemlerinin ilk örneklerinden biriydi.
ŞANLI DİRENİŞİN SONU
Üç başarısız taarruzun ardından Ruslar, Plevne'nin savaş yoluyla ele geçirilemeyeceğini anladı ve ünlü Rus mühendis General Totleben'i çağırarak şehri kuşatmaya karar verdi.
- Kuşatma Başladı (Eylül 1877): General Totleben'in komutasında Plevne, yaklaşık 100 bin kişilik bir orduyla tamamen kuşatıldı. Kuşatma hattı giderek daraltıldı, ikmal yolları kesildi. Osman Paşa ve askerleri, dış dünyayla bağlantısı kopmuş bir şekilde Plevne'de mahsur kaldı.
- Açlık, Soğuk ve Cephane Sıkıntısı: Kuşatma ayları, Osmanlı askerleri için inanılmaz zorluklar getirdi. Erzak, cephane ve ilaç sıkıntısı baş gösterdi. Kışın yaklaşmasıyla dondurucu soğuklar da direnişi daha da çetinleştirdi. Askerler at etleri yiyerek hayatta kalmaya çalıştılar.
Az Bilinen Bir Gerçek: Kuşatma sırasında, Plevne'deki Osmanlı askerleri arasında tifo ve diğer salgın hastalıklar hızla yayıldı. Binlerce asker hastalıktan dolayı hayatını kaybetti. Hastaneler yetersizdi ve tedavi imkanları kısıtlıydı.
- Huruç Harekâtı ve Teslimiyet (10 Aralık 1877): Yardım umutlarının tükenmesi ve erzakın tamamen bitmesi üzerine Gazi Osman Paşa, kuşatmayı yararak düşman hattını geçmek için bir "huruç harekâtı" düzenlemeye karar verdi. 9 Aralık gecesi başlayan bu harekâtta, Türk askerleri büyük bir cesaretle Rus hatlarına saldırdı. Başlangıçta başarılı olsalar da, sayıca üstün düşman kuvvetleri karşısında ilerleyemediler. Bu son çarpışmada Gazi Osman Paşa sol bacağından yaralandı. Durumun imkansızlığını gören Osman Paşa, askerin daha fazla telef olmaması için teslim olma kararı aldı.
İlginç Bir Detay: Osman Paşa'nın teslim oluşu, Rus Çarı II. Aleksandr tarafından bile büyük bir saygıyla karşılandı. Çar, Osman Paşa'nın kılıcını teslim almayarak ona iade etti ve kahramanlığını takdir etti. Bu olay, savaşın insani boyutunu gösteren nadir anlardandır.
SONUCU VE ETKİLERİ
Plevne Savunması, Osmanlı Devleti için askeri bir yenilgiyle sonuçlansa da, stratejik ve psikolojik açıdan önemli etkiler bıraktı.
- Savaşın Uzaması: Plevne Savunması, Rus ordusunu 5 ay boyunca durdurarak İstanbul'a ilerlemelerini geciktirdi. Bu durum, Osmanlı'ya savaşın seyrini değiştirmek için zaman kazandırdı, ancak bu zaman iyi kullanılamadı.
- Uluslararası Yankı ve Diplomatik Etki: Plevne'deki direniş, Avrupa kamuoyunda büyük bir hayranlık uyandırdı. Osmanlı'nın askeri gücünün hafife alındığı anlaşıldı ve bu durum, savaşın sonunda yapılacak olan Berlin Kongresi'nde Osmanlı'nın diplomatik konumunu bir nebze olsun güçlendirdi.
- Gazi Osman Paşa'nın Şöhreti: Osman Paşa, Plevne'deki savunmasıyla tüm dünyada tanındı ve "Plevne Kahramanı" olarak tarihe geçti. Adına marşlar yazıldı, şiirler okundu. O, Türk milletinin hafızasına kahramanlık ve direniş sembolü olarak kazındı.
- Savaşın Genel Sonu: Plevne'nin düşmesiyle Ruslar'ın önünde büyük bir engel kalmadı. Rus ordusu hızla Edirne'ye, hatta İstanbul'un Yeşilköy (Ayastefanos) banliyösüne kadar ilerledi. Bu durum, 3 Mart 1878'de imzalanan ve Osmanlı için çok ağır şartlar içeren Ayastefanos Antlaşması'na yol açtı.
- Türk Milli Bilincine Etkisi: Plevne Savunması, Türk milletinde milli bir gurur ve direniş ruhu yarattı. İmkansızlıklara rağmen gösterilen bu direniş, ilerleyen dönemlerdeki milli mücadele ruhuna ilham kaynağı oldu.
Plevne Savunması, sadece 19. yüzyılın en çarpıcı askeri direnişlerinden biri olmakla kalmamış, aynı zamanda insanlık onurunun, inancın ve liderliğin nelere kadir olabileceğini gösteren ölümsüz bir destan olmuştur. Gazi Osman Paşa'nın adı, bugün bile Plevne Marşı ile dillerde yankılanmaya devam etmektedir.