Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Türk siyaset bilimci, yazar, gazeteci ve akademisyen olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik ve sosyal devlet ilkelerine olan bağlılığıyla tanınan önemli bir aydındı.
Hayatının büyük bir bölümünü bilim ve siyaset sahnesinde geçiren Kışlalı, özellikle Atatürkçülük, demokrasi ve çağdaşlaşma konularındaki tavizsiz duruşuyla biliniyordu. Ne yazık ki, bu tavizsiz duruşu ona pahalıya mal oldu.
Kışlalı, 21 Ekim 1999’da Ankara’daki evinin önünde uğradığı bombalı suikast sonucu hayatını kaybetti ve bu olay, Türkiye'nin aydınlanma mücadelesindeki en acı kayıplardan biri olarak tarihe geçti.
GENÇLİK YILLARI VE EĞİTİM
Ahmet Taner Kışlalı, 1939 yılında Kilis'te doğdu. Ailesi, onun siyasi kariyerini ve entelektüel gelişimini derinden etkiledi.
- Siyasi Bir Ailenin Çocuğu: Babası, 1950’li yıllarda Demokrat Parti'den (DP) milletvekilliği yapmış olan bir siyasetçiydi. Ancak Kışlalı, ilerleyen dönemde babasının temsil ettiği siyasî çizgiden farklı bir yola saparak sol-sosyal demokrat bir çizgiyi benimsedi.
- Paris Yılları ve Siyaset Bilimi: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Paris'e gitti. Sorbonne Üniversitesi’nde Hukuk ve Siyasal Bilimler alanında doktorasını tamamladı. Bu akademik süreç, onun Batı demokrasileri ve siyaset bilimi konusundaki derin bilgisinin temelini oluşturdu.
- Akademik Kariyer: Yurda döndükten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (Mülkiye) öğretim üyeliği yaptı ve burada profesör unvanını aldı.
SİYASİ KARİYER
Kışlalı, teorik siyaset bilimci olmanın ötesine geçerek, akademik bilgiyi halka ulaştırmayı hedefleyen aktif bir siyasetçi ve gazeteciydi.
- Bakanlık Deneyimi: 1970'li yılların sonunda, Bülent Ecevit başkanlığındaki hükümette Kültür Bakanı olarak görev yaptı (1978-1979). Bu görevi sırasında, kültürel etkinliklerin ve halkevlerinin önemine vurgu yaparak, sanatın ve kültürün toplumun her kesimine yayılması için çaba gösterdi.
- Köşe Yazarlığı ve Siyaset Analizi: Kariyerinin önemli bir bölümünü, 1990’lı yıllarda Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşe yazılarıyla geçirdi. "Halkın Yönetimi" başlığı altında yazdığı yazılar, keskin analizleri, Cumhuriyetçilik ve laiklik konusundaki net duruşuyla geniş kitlelerce okundu ve takip edildi.
BAŞLICA ESER VE FİKİRLER
Kışlalı'nın eserleri, Türk siyasetinin temel sorunlarına, demokrasiye ve Atatürk ilkelerine odaklanır.
- Atatürkçülük'ün Savunucusu: En bilinen ve etkili eserlerinden biri olan "Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi" adlı kitabında, Atatürk devrimlerinin modern Türkiye için taşıdığı hayati önemi vurguladı. Laikliğin, sadece din ve devlet işlerinin ayrılması değil, aynı zamanda düşünce özgürlüğünün ve demokrasinin teminatı olduğunu savundu.
- Siyaset Bilimine Katkısı: "Siyaset Bilimi" ders kitapları, yıllarca üniversitelerde temel kaynak olarak kullanıldı. Kışlalı, siyasetin sadece kurumsal bir işleyiş olmadığını, aynı zamanda toplumsal adalet ve halkın katılımıyla gerçekleşmesi gereken bir süreç olduğunu vurguladı.
ÖLÜMÜ VE AYDINLANMA ŞEHİTLİĞİ
Ahmet Taner Kışlalı'nın 1999'da uğradığı saldırı, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal hafızasında derin bir yara açtı.
- Suikast (21 Ekim 1999): Ankara’nın Çankaya ilçesindeki evinden arabasına binerken, otomobiline yerleştirilen bombalı paketin patlaması sonucu hayatını kaybetti. Saldırı, Cumhuriyet Gazetesi yazarları Uğur Mumcu (1993) ve Muammer Aksoy (1990) gibi önemli aydınların suikastlarının ardından gelen ve Türkiye'de aydınlanmacı, laik kesime yönelik saldırıların bir devamı olarak algılandı.
- Failler ve Adli Süreç: Suikastın sorumluluğunu önce İslami kökten dinci örgütler üstlense de, uzun ve karmaşık soruşturmalar sonucu fail olduğu iddia edilen kişiler yargılandı. Dava süreci yıllarca sürdü ve kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Kışlalı suikastının arkasındaki güçler ve tam olarak kimler tarafından organize edildiği konusundaki sır perdesi, tamamen aydınlatılamamış bir devlet meselesi olarak kaldı.
AZ BİLİNEN İLGİNÇ BİLGİLER
-
Ölümü Yazmak: Kışlalı, suikasta uğramadan kısa bir süre önce, "Demokrasi, Sol ve Gençlik" başlıklı makalesinde, aydınların ölüm tehditleri altında çalıştığını ve bu tehditlerin demokrasiyi boğduğunu yazmıştır. Kendi trajik kaderi, bu yazılarındaki endişeleri ne yazık ki doğrulamıştır.
-
Ecevit’in Teklifini Reddetmesi: Aktif siyasete dönme teklifleri almasına rağmen, akademisyenlik ve gazetecilik mesleklerine daha fazla önem veriyordu. Kültür Bakanlığı görevinden sonra siyasi kimliğini ön plana çıkarmaktan çekinmiş, ancak yazı ve fikirleriyle siyasetin içinde kalmayı tercih etmiştir.
- Sosyalist Enternasyonal Bağlantıları: Kışlalı, Avrupa’daki sosyalist ve sosyal demokrat çevrelerle yakın ilişki içindeydi. Yazıları ve fikirleri, Türkiye’deki sol siyasetin uluslararası alanda anlaşılmasına katkı sağlamıştır.
- Popülist Demokrasi Eleştirmeni: Kışlalı, demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını, aynı zamanda hukukun üstünlüğü, çoğulculuk ve evrensel değerlere bağlılık gerektirdiğini savunuyordu. "Halkın Yönetimi" derken, popülizme ve otoriterliğe kayan demokrasi anlayışlarına karşı sıkı bir eleştirmen olarak durmuştur.
Ahmet Taner Kışlalı, Türkiye'nin çağdaşlaşma yolculuğunda kalemiyle mücadele eden, fikirleriyle topluma yön vermeye çalışan ve bu uğurda hayatını feda eden sembol bir aydın olarak hatırlanmaktadır.