Gündelik dilin tuhaf oyunları vardır. Bazen bir söz yanlış çıkar ağızdan, ama yanlış da olsa öyle yer eder ki, kimse doğrusunu hatırlamaz. Türkiye’de siyaset meydanında dolaşan, gazete köşelerinde yazılıp çizilen, hatta kürsülerde heyecanla dillendirilen o meşhur söz de bunlardan biri: “Demokrasinin Kılıcı”.
Aslında bu deyim, Yunan filozoflarının anlattığı eski bir hikâyenin zamanla kulaktan kulağa bozulmuş hâlidir. Doğrusu, Demokles’in Kılıcı.
Başının Üstünde Sallanan Kılıç
Hikâyeyi bilmeyen çoktur ama duyan herkes az çok ne anlatmak istendiğini sezer. Milattan önce 4. yüzyılda Sicilya’nın güçlü tiranı Dionysios, iktidarın üzerindeki görünmez tehlikeleri göstermek için saraylılardan Demokles’e bir ders vermek ister. Demokles bir gün kral gibi ağırlandığında, tam başının üstüne incecik bir at kılına bağlı keskin bir kılıç asılır. Her an düşebilir. O ihtişamlı sofranın, o gösterişli tahtın üstünde asılı kalan korku, iktidarın görünmeyen yüzünü gösterir.
Bu hikâye binlerce yıl dillerde dolaşır. Batı dünyasında “Sword of Damocles”, Türkçede ise doğru haliyle “Demokles’in Kılıcı” olarak yer bulur.
Yanlış Anlayışın Kökleri
Türkiye’de ise nedense bu deyim zamanla “Demokrasinin Kılıcı” şekline bürünür. Televizyonlarda, miting meydanlarında, gazete başlıklarında sık sık şu cümlelere rastlarsınız:
“Demokrasinin kılıcı tepemizde sallanıyor.”
“Demokrasinin kılıcı bir gün inecek.”
“Halkın iradesi Demokrasinin kılıcını tutuyor.”
Kulağa hoş geliyor olabilir ama kelime yanlış; anlam ise bir hayli kaymış durumda. Fakat burası Türkiye, burada dil de, deyimler de zamanla siyasetin malzemesi olur. Bu yanlış, öylesine yaygınlaştı ki, artık pek çok insan işin aslını bilmeden kullanıyor.
Yanlış, Ama Manidar
Yine de düşündüğünüzde, bu yanlış deyim bile aslında Türkiye siyasetinin kırılgan yapısına ilginç bir ayna tutuyor. Çünkü gerçekten de Türkiye’de demokrasi, sanki incecik bir iple bağlı, her an kopabilecek bir kılıç gibi. Seçimler yapılsa da, Meclis çalışsa da, basın yazsa da hep bir güvensizlik, hep bir tehdit hissi toplumun üzerinde dolaşıyor.
Kimi zaman yargı kararları, kimi zaman sokak olayları, kimi zaman dış baskılar... Halkın iradesi diyoruz, ama o iradenin başında hep görünmez bir kılıç geziniyor sanki.
Dil Yanılgısından Siyasi Gerçeğe
Belki de bu yüzden, yanlış deyim halkın dilinde anlam kazanıyor. Tıpkı "bir musibet bin nasihatten evladır" derken aslında "evla" kelimesinin yanlış söylendiği ama herkesin böyle bildiği gibi… "Demokrasinin Kılıcı" da yanlış bir deyim olarak, Türkiye’nin ruh halini gayet iyi anlatıyor.
Yine de, bu kelime oyununa fazla kapılmadan, esas meseleye odaklanmakta fayda var:
Gerçek demokrasi, başının üstünde kılıç sallanarak değil; hukukla, özgürlükle, toplumsal güvenle ayakta durur.
Yoksa, ister Demokles’in Kılıcı deyin, ister Demokrasinin Kılıcı, kılıcın varlığı kimsenin huzur içinde yaşamasına yetmez.