Muhalefet parti liderlerinin korunmasında büyük eksiklikler var. Bunun örneklerini uzun yıllardır yaşıyoruz. Bu sorun ülkemizde bir türlü çözülemiyor.
Koruma tedbirleri yalnız, sanki iktidar partileri ve onların liderleri için var. Bunu neden söylüyorum, gelin beraberce durumu bir inceleyelim.
Ülkemizde siyasi parti liderlerine ve onların temsilcilerine yönelik şiddet eylemleri uzun yıllardır yaşanıyor. Gazeteciliğe başladığım yıllardan itibaren maalesef birçok siyasi parti liderlerine karşı yapılan saldırılara şahit olmuşumdur. Demirel, Özal ve Ecevit suikastları buna örnektir.
Bunların ilkini Süleyman Demirel’in başbakanlığı döneminde yaşamıştım. Bir bakanlar kurulu toplantısı çıkışında, bakanlar kurulu salonu ile özel kalem arasında ki koridorda, Vural Önsal isminde ki bir şahsın suikastına uğramıştı Demirel.
Olay sırasında yanında sadece ben ve Devlet Bakanı Ali Şevki Erek vardı. Demirel’e tam sorumu soracağım sırada, elinde muşta olduğunu gördüğüm şahıs, birdenbire başbakana saldırdı ve elindeki muştayı yüzüne vurdu, yetmedi birde kafa attı. Demirel tabi o an yere yığıldı.
Kısaca anlatıyorum, bu başbakanlık koridorlarında gerçekleşti. Tabi etraf karıştı ve o olay yılın olayı olmuştu. Bu da bir koruma zafiyeti idi. Bunu neden anlatıyorum siyasilere karşı suikast girişimler her dönem olmuştur.
Belki şunu da itiraf etmeliyim, o yıllarda teknoloji ve yetişmiş emniyet güçleri bu günkü gibi gelişmiş değildi. Maalesef o tarihteki siyasiler, hükümetin elinde olan o imkanlarla ancak korunmaya çalışıyorlardı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanları ve Başbakanları inanın o yıllar basit yöntemlerle korunuyorlardı. Konvoyda sadece önde bir motosikletli polis, arkada ise 4 sivil korumadan oluşan bir araç vardı, hepsi bu kadar, yani devlet büyüklerimiz ancak böyle korunuyordu.
Şimdi öylemi? güvenlik güçlerinin elinde son sistem modern ve gelişmiş araçlar bulunuyor. Ama bu gerçeği maalesef söylemeliyim, bu modern araçlarla kuruma işi neredeyse sadece iktidar için geçerli.
işleri var. Bu durum hangi ülkede var, bırakın yabancı ülkeleri, bizim Cumhurbaşkanımızda da yok.
Cumhurbaşkanımızın hemen ensesinde gelsin bir parti yöneticisi, ya da bir bakan yapışık kardeş gibi dursun bakalım neler olur.
Ana Muhalefet Partisi genel başkanı işte bu zaaflarla korunuyor. Ne olur o parti yöneticileri genel başkanları bir konuşma yaparken 3 metre arkada yan yana dizilerek bekleseler de korumaları o yerlerde dursa?
Ne olur koruma görevini yapan görevliler, yakın koruma yapsalar da, genel başkanı sarıp sarmasalar da güvenliklerini sağlasalar. Ne olacak yani, Genel Başkanının omzuna yapışmış gibi durup da ekranlara çıkmasalar. Zaten günün her saati TBMM’ de basın toplantısında boy gösteriyorlar. Yetmiyor her saniye ekranlarda boy gösteriyorlar.
İnanın bu, hem Genel Başkanınızı daha rahatlatır ve korunması da o kadar sağlıklı olur. Bu konuda devletimizin siyasi parti korunmaları ile ilgili eksikleri olabilir, o neden oluyor onu da bilemem, ama partiler kendi korumaları konusunda daha ciddi tedbirler almalıdır.
Bunun başında da, Genel Başkanlarının hemen omuz dibinde ve ensesinde gözüken o yapışma görüntüsünden vaz geçilmeli ve yeri sadece korumalara bırakılması gerekmektedir.
Bu tespitleri sadece ben yapmıyorum, partililerde aynı şikayette bulunuyorlar. Genel başkanın omuzun da, ya da hemen ensesinde adeta yapışmış gibi görüntülere sebep olan partililer bu işten vaz geçmeli ve yerlerini korumalara bırakmalıdır. Bu konuda daha açık ve çok şeyler yazmak isterdim ama gerisini anlayanlara bırakmak istiyorum.