Bilim dünyasında çığır açabilecek bir keşif, evrende yalnız olup olmadığımız sorusuna yeni bir boyut kazandırdı.

Geçtiğimiz günlerde K2-18b adlı gezegende, Dünya'daki basit deniz canlıları tarafından üretilen bir gazın izlerine rastlanması, dünya dışı yaşamın bulunmasının hiç de uzak bir ihtimal olmadığını gösteriyor.

Atalarımız uzun zamandır gökyüzünde yaşayan varlıklara dair hikayeler anlatıyor.

Gökbilimciler, 20. yüzyılın başlarında Mars yüzeyinde düz çizgiler görebilmelerinden yola çıkarak Dünya'ya en yakın gezegenin gelişmiş bir uygarlığa ev sahipliği yapabileceğini ortaya attı.

Bu fikir uçan daireler (UFO) ve küçük yeşil uzaylıları içeren zengin bir bilim kurgu kültürünün doğmasına neden oldu.

Bu hikayelerin yayıldığı dönemde Batılı hükümetler komünizmin yayılmasından korkuyordu.

Bu nedenle uzaydan gelebilecek olası ziyaretçiler çoğu zaman umuttan ziyade tehlike getiren tehditler olarak tasvir edildi.

Nükleer Tıpta Türkiye’nin Yeni Rotası: Yapay Zekâ Nükleer Tıpta Türkiye’nin Yeni Rotası: Yapay Zekâ

Ancak yıllar sonra başka bir dünyada yaşam olduğuna dair "Şimdiye kadarki en güçlü kanıt" olarak tanımlanan bulgu Mars ya da Venüs'ten gelmedi.

Muhabir: Haber Merkezi