Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na (1914–1918) girişi, tarihin en kritik ve sonuçları en ağır diplomatik kararlarından biri olarak kabul edilir.
İmparatorluk, 1914 yılının Ekim sonu ve Kasım başında resmen savaşa girerek, zaten çalkantılı olan kaderini müttefiki olduğu Almanya’nın ellerine bırakmıştır.
Bu karar, yüzlerce yıllık bir cihan devletinin sonunu getirmiş, Anadolu coğrafyasının kaderini belirlemiş ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına giden yolu açmıştır.
YALNIZLIK VE GÜVEN ARAYIŞI
Osmanlı İmparatorluğu, Balkan Savaşları’ndan (1912-1913) yeni çıkmış, hem askerî hem de mali olarak tükenmiş durumdaydı. Siyasî olarak ise Avrupa’nın büyük güçleri arasında yalnız kalmıştı.
- Balkan Savaşlarının Travması: Balkan Savaşları’nda imparatorluk, Avrupa’daki topraklarının büyük bir kısmını kaybetmişti. Bu durum, ordu ve yönetimde derin bir reform ihtiyacını ortaya çıkarmıştı. Savaş öncesinde Osmanlı, toprak bütünlüğünü koruyacak güçlü bir ittifak arayışındaydı.
- İttihat ve Terakki’nin Alman Hayranlığı: O dönemde Osmanlı yönetimini elinde tutan İttihat ve Terakki (İTC) Fırkası'nın önde gelen liderleri (özellikle Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa), Alman askerî disiplinine, gücüne ve modernizasyonuna hayrandı. Özellikle Harbiye Nazırı Enver Paşa, Almanya ile bir ittifak yaparak kaybedilen Balkan topraklarının bir kısmını geri almayı umuyordu.
- İttifak Arayışları: Osmanlı, savaştan önce İngiltere, Fransa ve Rusya’ya ittifak teklifinde bulundu, ancak bu devletler Osmanlı’nın varlığını sürdürmesini istemedikleri için teklifleri reddettiler. Yalnız kalan Osmanlı, son çare olarak Almanya'ya yöneldi.
- Gizli Anlaşma (2 Ağustos 1914): Avrupa’da savaşın başlamasından hemen sonra, Osmanlı ve Almanya arasında gizli bir ittifak antlaşması imzalandı. Ancak bu anlaşmaya rağmen Osmanlı, bir süre daha savaş dışı kalmayı tercih etti.
İKİ ZIRHLI
Osmanlı’nın savaşa resmen girişi, iki Alman savaş gemisi ve İngiltere ile yaşanan dramatik bir gerilim sonucunda gerçekleşti.
- İngiltere’nin El Koyması (Paramızla Alınan Gemiler): Osmanlı, Balkan Savaşları’ndan sonra donanmasını güçlendirmek için İngiliz tersanelerine sipariş ettiği ve parasının tamamını ödediği iki modern zırhlıyı (Sultan Osman ve Reşadiye) teslim almak üzereyken, I. Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine İngiltere, gemilere el koyduğunu açıkladı. Bu olay, Osmanlı kamuoyunda büyük bir infiale neden oldu ve İngiltere’ye olan güveni sıfırladı.
- Goeben ve Breslau’nun Kaçışı (Ağustos 1914): Akdeniz'de görev yapan iki modern Alman zırhlısı, Goeben ve Breslau, İngiliz donanmasının takibinden kaçarak Çanakkale Boğazı’na sığındı (10 Ağustos 1914). İngiltere, gemilerin iadesini talep etti.
- Hükûmetin Kararı ve Provokasyon: Osmanlı hükûmeti, İngiltere’nin el koyduğu gemilere misilleme olarak, bu iki Alman gemisini "satın aldığını" açıkladı ve gemilere Osmanlı bayrağı çekildi. İsimleri Yavuz ve Midilli olarak değiştirildi, ancak mürettebatı Alman kalmaya devam etti ve Amiral Wilhelm Souchon komuta etti.
- Savaşa Giriş (Ekim 1914): 29 Ekim 1914’te, Amiral Souchon komutasındaki bu iki gemi, Osmanlı bayrağı altında Rus limanları Sivastopol ve Odessa'yı bombaladı. Bu saldırı, Rusya’ya karşı doğrudan bir savaş ilanı anlamına geliyordu. Rusya (2 Kasım), İngiltere ve Fransa (5 Kasım) resmen Osmanlı’ya savaş ilan ederek, Osmanlı’yı savaşa sokan fiilî olayı tamamladılar.
NEDEN?
Osmanlı liderleri, savaşın getireceği risklere rağmen, bunu bir zorunluluk olarak görüyordu.
- Toprak Bütünlüğünü Koruma: İtilaf Devletleri’nin (özellikle Rusya ve İngiltere’nin) Osmanlı toprakları üzerindeki emelleri biliniyordu. Liderler, savaşa girmemek durumunda dahi toprakların paylaşılacağını düşünüyordu.
- Kapitülasyonlardan Kurtulma: Yabancı devletlere verilen ekonomik ve hukuki ayrıcalıklar olan Kapitülasyonlar, Osmanlı ekonomisini felç ediyordu. Savaşın sonunda zafer kazanılırsa, bu antlaşmaların tek taraflı olarak feshedilebileceği düşünülüyordu.
- İdeolojik Motivasyon (Turancılık): Özellikle Enver Paşa, Almanya’nın desteğiyle Orta Asya’daki Türkistan halklarını birleştirerek "Turan" hayalini gerçekleştirmeyi ve Kafkasya’da Ruslara karşı zafer kazanmayı umuyordu.
İMPARATORLUĞUN SONU VE YENİ SOSYETE, YENİ CUMHURİYET
I. Dünya Savaşı, Osmanlı için bir felaketle sonuçlandı.
- Ağır Kayıplar ve Cepheler: Osmanlı, Çanakkale’de büyük bir zafer kazansa da, Kafkasya, Kanal, Irak, Suriye ve Filistin cephelerinde ağır kayıplar verdi. Milyonlarca asker ve sivil hayatını kaybetti.
- Toprak Kaybı: Savaşın sonunda Osmanlı, elinde kalan tüm Arap vilayetlerini kaybetti.
- Mondros ve İşgaller: 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile ülke fiilen işgal edildi.
- Kurtuluş Savaşı: Savaşın getirdiği işgaller ve ağır şartlar, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlamasına yol açtı ve bu mücadele, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla (1923) sonuçlandı.
AZ BİLİNEN İLGİNÇ GERÇEKLER
- Tarafsızlığın Pahası: Osmanlı, İngiltere’ye sipariş ettiği gemilerin parasını toplayabilmek için halktan, memurlardan ve hatta camilerdeki bağış kutularından bile para toplamıştı. İngiltere’nin gemilere el koyması, bu fedakârlığı boşa çıkardığı için ulusal bir ihanet olarak algılandı.
- Almanların Planı: Almanlar, Goeben ve Breslau gemilerini Osmanlı'ya vermeyi, İngilizlerin gemilere el koymasından önce zaten planlamıştı. Amaçları, Osmanlı’yı savaşın içine çekerek, İtilaf Devletleri'nin kuvvetlerini Avrupa dışındaki cephelere dağıtmak ve Rusya’yı güneyden tehdit etmekti.
- Harbiyenin Boykotu: Osmanlı Hükûmeti, savaşa girme kararını açıklarken Harbiye Nazırı Enver Paşa, savaşa karşı olan Bakanlar Kurulu üyelerinin katıldığı bir oylama yapmamış, kararı fiili bir durumla dayatmıştır. Hatta, savaşa girmeyi protesto eden bazı yüksek rütbeli subay ve bakanlar istifa etmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’na girişi, hayatta kalma arzusuyla atılan ancak imparatorluğun yıkılışını hızlandıran, kaderi iki Alman zırhlısının manevrasına bağlı trajik bir karardır.