Bu Türk göçmen toplulukları üç büyük grup halindedir:
Ege Denizi Kıyı Bölgesi: Rodoplardan denize kadar iner. Selanik bölgesi dahil buraları tamamıyla Türk'tür.
Sarıgöl Bölgesi: Burada Sarıgöl (Kayalar) Cuma gibi zengin Türk kasabaları vardır. Bu bölgelerdeki köylerin sayısı 130'dur. Vardar Bölgesi: 240 Türk kasaba ve köyü vardır. Vardar nehrinin umumiyetle doğu kıyılarındadır.
Bu üç büyük göç grubundan başka, daha ufak göç gurpları da dağınık yerleşmişlerdir. - Vardar nehri aşağı kısımlarında, Maya Dağı civarındakiler, (Kınalı? Kanatlı?)da oturanlar, - Debre güneyinde, Kara Drin Nehri geçitlerini tutanlar." Manastır Ovası'nda Kenali
İşte Atatürk'ün dedelerinin Anadolu'dan gelerek yerleştikleri Osmanlı Devleti Döneminde Manastir Vilayeti'ne bağlı dört sancaktan biri olan "Debre i Bala"nın merkezi, bugün Batı Makedonya'daki Debre şehridir. Babası Ali Rıza Efendi'nin doğduğu "Kocacık" nahiyesi de şimdi Jupa Bölgesi'nde yine aynı isimle anılan bir köydür. Köyde şu anda Jupa Bölgesi Türk çocuklarının Türkçe eğitim gördükleri Necati Zekeriya Merkez İlkokulu isminde bir okul da bulunmaktadır. 1933 yılında gazeteci Altan Araslı, Kocacık Köyü'ne giderek, burada Atatürk'ün dedesinin evini bulmuştur. "Atatürk'ün Büyükbabasının Evini Bulduk, Atamız Yörük Türkmeni" başlığı ile verilen haberde, Kocacıklılarla yapılan konuşmalar da göstermektedir ki, Atatürk'ün baba soyu hakkında nakledilen doğrudur ve bunlar köydeki yaşlı insanlar tarafından hâlâ canlı bir şekilde hatırlanıp, anlatılmaktadır.
Ayrıca, bugün yaşayn Kocacık Köylülerinde de "Yörük, Türkmen ve Oğuz olma bilinci" vardır.
Araslı'nın Üsküp'te görüştüğü Kocacıklı Numan Kartal anlatıyor: "Ali Rıza Efendi, Manastir Vilayeti'nin, Debre -i Bala Sancağı'na bağlı Kocacık'ta dünyaya geldi. Kocacık'ın nüfusu tamamen Türk. Hepsi de Yörük Türkmenleri. Anadolu'dan geldiler. Bizler, Müslüman Oğuzların Türkmen boyundayız. Atatürk'ün büyükbabası, İşkodyalılar ailesinden, babaannesi ise Golalar ailesinden gelmektedir.
İşkodyalılar, İşkodya'dan, Kocacık'a gelip yerleşen akıncı Türklerinin adıdır. Golalar ise "hudut gazileri" anlamını taşımaktadır. Dedesi, Kocacık'ın Taşlı Mahallesi'nden, babaannesi ise Yukarı Mahallesi'ndendir. Ayşe Hanım, Taşlı Mahallesi'ne gelin gelmiştir. Kırmızı Hafız Mehmet Efendi, Çınarlı Mahallesi'nde ilkokul öğretmenliği yapmış, Kocacık'ın Taşlı Mahallesi'nin üst tarafında bir yokuş vardır. Önünde küçük bir derecik akar. Bu nedenle oraya Dere Mahallesi de denir. İşte Ata'nın büyükbabasının evi oradaydı.
Kocacık'tan temelli göç ettikleri zaman, evlerini Etem Malik'lere satmışlar. Malik'in oğlu Hayrettin İzmit'te oturmaktaydı."
Yine Üsküp'te yaşayan Kocacıklılardan Murat Ağa, Altan Araslı'ya şu bilgileri vermiştir: "Atatürk'ün dedesinin adı Kırmızı Hafız Ahmet Efendi'dir. Lakapları böyle. Ama, asıl hafız olan kardeşi Mehmet Efendi'dir. Babaannesinin adı da Ayşe Hanım'dır. Daha sonraları Ahmet Efendi'ye 'firari' denmeye başlamış. Firari, Rumeli'de 'gurbetçi', 'gurbete çıkan' anlamına gelmektedir. Yalnız, Selanik'te vukû bulan bir olayla da bağlantılıdır. Kocacık'ın toprağı münbit değildir. Olanakları da kısıtlıdır. Bu nedenle, Ahmet Efendi, Yukarı Mahalle'den Feyzullah Pehlivan ve Taşlı Mahallesi'nden Fazlı Ağa ile birlikte Selanik'e çalışmaya gitmişler. 1876 yılının Mayıs ayında bir gün yolda bir olaya tanık olmuşlar..." Murat Ağa sonra doğruluğu şüpheli bir olayı anlatarak sözlerine son vermektedir. Murat Ağa'nın burada burada verdiği tarih de yanlıştır. Çünkü, Atatürk'ün babasının yaklaşık olarak 1839'da Selanik'te doğduğunu bildiğimize göre, aile zaten behsedilen tarihlerde Selanik'e taşınalı pevce olmuş olmalıdır.
Nitekim Araslı'nın verdiği bilgilere göre, Ahmet Efendi'nin Kocacık'tan 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı - Rus Harbi )'nden otuz yıl kadar önce taşındığını, köyden ilk ayrılanların da Mustafa Kemal'in büyük amcası Kırmızı Hafız Mehmet Efendi olduğunu köylüler anlatmaktadır.
Araslı'nın Üsküp'te görüştüğü bir diğer Kocacıklı da Kocacık'ın Yukarı Mahallesinden, Dolaklar Ailesinden, Behlül ve Hatice kızı Maksude Yıldız'dır. Maksude Yıldız anlatıyor: "Harekat Ordusu'nun İstanbul'a yürüyüşü tüm Balkanlar'da heyecan yaratmıştı. Harekat Ordusu'nun faaliyetleri en güncel konuydu. Mensupları da meşhur olmuştu. Şevket Paşa'nın yaverinin Kocacıklı olduğunu öğrendik. Kimdir, neyin nesidir derken, Kırmızı Hafız Ahmet Efendi'nin torunu, Ali Rıza'nın oğlu Mustafa Kemal olduğunu söylediler."
Gazeteci Altan Araslı, Üsküp'teki bu Kocacıklılar'dan bu bilgileri aldıktan sonra, Birlik Gazetesi (Üsküp'teki Türklerin yayınladıkları gazetedir )'nden Remzi Canova ile birlikte Rumeli'nin meşhur Kaz Dağları'nı, Maya Dağları'nı tırmana tırmana sarp bir dağ köyü olan Kocacık'a dört saatlik bir araba yolculuğundan sonra ulaşıyorlar.
Burada kendilerine köylülerden İsmail Yahya, Atatürk'ün dedesinin evini gösteriyor. Onlar geçmişi konuşurlarken gelen yaşlı bir nine söze giriyor ve "Evladım doğrudur, onların eviydi" diyerek İsmail Yahya'nın sözlerini onaylıyor!
Mevcut bilgilere göre Atatürk'ün baba soyu Konya / Karaman'dan göçürülerek Makedonya'ya gelmişlerdir. Manastır Vilayeti'ne bağlı Debre i Bala Sancağı'nın Kocacık Nahiyesi ( Köyü)'ne yerleşen takriben 1830'larda Selanik'e göçmüştür. Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi burada takriben 1839'da dünyaya gelmiştir. Babası Kızıl Hafiz Ahmet Efendi'dir. Kızıl Hafız Ahmet Efendi'nin, Kızıl Hafız Mehmet Emin Efendi isminde bir erkek, bir de Nimeti Hanım isminde bayan iki kardeşi vardır. Atatürk'ün baba soyu, büyük amcası Kızıl Hafız Mehmet Emin Efendi tarafından devam etmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Bunun oğlu Salih Efendi ve ikinci eşi Müberra Hanım'dan devam eden aile, torunlarla yedinci kuşağa ulaşmış bulunuyor.
Belgelerden Atatürk'ün Müberra Hanım'a "Yenge" şeklinde ettiğini biliyoruz. Bunların beş çocuğundan birisi olan Necati Erbatur, 28 Eylül 1927'de Dolmabahçe Sarayı'nda nişanlanmış; diğer çocukları Vüsat Erbatur'un kızı Nesrin hanım ile Feridun Söğütlügil nikahları 2 Ekim 1937'de Park Otel'de yapılmış ve Atatürk bu nikah törenine katılmıştır.
Atatürk'ün Ata Yurdu Otantik Kent Taşkale (Kızıllar ), Nurettin Özkan, S.20-24., Taşkale Belediyesi Kültür Yayınları, 2002 Yayınlanmamış belgeleri emekli bir din adamı bulup yayınladı - Murat Bardakçı yazdı...
https://www.haberturk.com/gundem/haber/990133- ataturkun-soykutugu
İnkılâp Tarihi Enstitülerinin, tarihçilerin ve askerî tarih uzmanlarının şimdiye kadar yapamadıkları işi emekli bir Diyanet görevlisi yaptı ve
Atatürk'ün ailesi konusunda arşivlerde bulunan bilinmeyen belgeleri ortaya çıkardı.
Mehmet Ali Öz adında emekli bir din adamı, Mustafa Kemal Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi ile annesi Zübeyde Hanım hakkındaki eksik bilgileri tamamlayan ve tamamen belgelere dayanan bir çalışma yaptı. Öz, baskısı tamamlanan ve önümüzdeki günlerde dağıtımı yapılacak olan "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Soy Kütüğü (Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre)" isimli kitabında arşiv evrakına dayanarak Atatürk'ün nesiller öncesine uzanan soy kütüğünü veriyor ve Zübeyde Hanım ile üç çocuğuna Ali Rıza Efendi'nin vefatının ardından bağlanan aylıkların belgelerini yayınlıyor.
NAKİBZADE AİLESİ
Mehmet Ali Öz, yeni yazdığı ve dağıtımı önümüzdeki günlerde yapılacak olan "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Soy Kütüğü (Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre)" isimli kitabında bu belgelerin yanısıra daha birçok evraka yer veriyordu. Öz, Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım'ın babası Feyzullah Efendi'nin Selânik'in eski ailelerinden "Nakibzâdeler"in mensubu olduğunu ve 1857'de doğduğunu yazıyor.
Selânik'e ait nüfus defterlerinde bulduğu kayıtlara göre Zübeyde Hanım'ın 17. yüzyıl şeyhülislâmı Feyzullah Efendi'nin, Mustafa Kemal'in babası Ali Rıza Efendi'nin de Selanik Mevlevihânesi'nin şeyhlerinden Ahmed Efendi'nin torunu olduğunu ifade ediyor. Mehmet Ali Öz'ün, Atatürk'ün anne ve baba soyu hakkında ortaya çıkartıp yazdıklarının ayrıntılarını burada anlatmayacağım, zira merak edenler önümüzdeki günlerde piyasaya verilecek olan kitabı okur ve merak ettikleri her şeyi belgeleri ile görebilirler. Ama, bugün bu sayfada kitapta yeralan ve aynı şekilde öneme sahip başka belgelerden söz edeceğim: Zübeyde Hanım'ın kocası Ali Rıza Bey'in vefatının ardından kendisine ve yetim kalan üç çocuğuna aylık bağlanması için bir dilekçe vermesi üzerine isteğinin yerine getirildiğini bildiren ve Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Hanım'ın çocuklarının isimlerinin kayıtlı olduğu belgelere...
YİRMİŞER KURUŞ AYLIK
Emeklilik komisyonu, Zübeyde Hanım'ın dilekçesinin ardından 1870 ile 1880 seneleri arasında “rüsumat" yani gümrük memurluğu yapan, daha sonra istifasını vererek ticaret hayatına atılan ama iflâsının ardından 1888'de vefat eden Ali Rıza Efendi'nin on senelik hizmetinin ayrıntılarını çıkartarak ailesine aylık bağlanmasına karar veriyor. Bu karara göre Ali Rıza Efendi'nin üç çocuğuna, oğlu Mustafa'ya, Selanik'te küçük yaşta vefat edecek olan kızı Naciye ile diğer kızı Makbule'ye ve hanımı Zübeyde'ye yirmişer kuruş aylık bağlanıyor.
Kararda, aylığın Mustafa'nın yirmi yaşına gelmesine yahut bir işe girmesine; Naciye ile Makbule'ye de bu maaşın evlenmelerine kadar ödenmesi öngörülüyor. Yukarıda da söyledim: Atatürk'ün ailesini ve Zübeyde Hanım'ın maddî bakımdan hayatta kalma çabasını Mehmet Ali Öz'ün kitabında ayrıntıları ile okuyabilirsiniz.