Dünyada olduğu gibi ülkemizde de özel günler kutlamaları hızla artıyor. Günlük hayatımızın, özellikle son dönemlerinde önemli yere sahip olan özel günlere taşıdıkları ya da nitelendirildikleri gibi duygusal anlamlar yüklenmektedir. Sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü vs. kutlamaların  aslında tüketimi körüklediği görülüyor.

Özel günler insanların sevdiklerine hediyeler satın alarak sevgilerini ifade edebilecekleri anlayışına dayanıyor. Bu duygusal yön kullanılarak tüketicilerde sevginin ancak hediye ile kanıtlanabileceği, dolayısıyla sevgiyi göstermenin sadece ve ancak hediyeleşme ile mümkün olacağına dair bir anlayışın yerleştirilmeye çalışılması, pazarlamanın günümüzde özel bir alanı haline gelmiş olduğunu gösteriyor. Bu halde tüketiciler duyguların istismar edildiği yeni bir durum ile karşı karşıya kalmış bulunuyor.

Özel günleri fırsat bilen firmalar, tüketici davranışlarını inceleyerek,  kimler olduğunu, neleri satın alabileceklerini analiz ederek bir tüketim profili oluşturuyorlar.

Firmaların, yazılı ve görsel medya üzerinden yaptıkları yayınlarıyla tüketicilerin sınırsızca alışverişe yönlendirmeye çalıştıkları görülüyor

Bir  mobilya firması, alışılmışın dışında televizyonlara verdiği reklamlarda “Kim demiş Sevgililer Günü’nde kanepe hediye edilmez diye! Kanepe ile evine aşkla bağlı olanların kalbini çalıyor.“Sevgililer Gününde sevgilinize vereceğiniz en güzel hediye kanepedir” demesi, çılgın tüketim ekonomisinin bir örneğini sergiliyor.

Bu reklamı dikkate alıp, eşine veya sevgilisine  kanepe alanların sayısını bilmiyorum. Ancak en güzel hediye bir demet çiçek olmalı.