Osmanlı İmparatorluğu'nun çalkantılı bir döneminde, İkinci Meşrutiyet'in ilanının ardından yaşanan siyasi ve sosyal gerilimler, 13 Nisan 1909 (Rumi takvime göre 31 Mart 1325) tarihinde İstanbul'da kanlı bir ayaklanmaya dönüştü. "31 Mart Vakası" olarak tarihe geçen bu olay, meşrutiyete karşı yapılan en ciddi tehditlerden biri olarak kabul edildi.

Avrupa'nın yeniden inşa süreci: Marshall Planı Avrupa'nın yeniden inşa süreci: Marshall Planı

VAKAYA ADIM ADIM: GERİLİM VE KUTUPLAŞMA 

İkinci Meşrutiyet'in ilanı, Osmanlı toplumunda büyük bir coşku yaratmış olsa da, beraberinde çeşitli sorunları da getirmişti. Farklı siyasi görüşler ortaya çıkmış, basın özgürlüğü suistimal edilmiş ve İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin (İTC) giderek artan etkisi muhalefetin tepkisine neden olmuştu. Ordu içinde de alaylı (askerlik mesleğine er olarak başlayıp yükselenler) ve mektepli (askeri okullarda eğitim alanlar) subaylar arasında bir rekabet ve gerilim söz konusuydu.

31 Mart Vakası 2

İTC'nin uygulamalarından hoşnut olmayan çevreler, özellikle dini argümanları kullanarak halkı kışkırtmaya başlamışlardı. "Dinin elden gittiği" yönündeki propagandalar, özellikle İstanbul'daki bazı askeri birlikler ve medrese öğrencileri arasında yankı buluyordu. Ayrıca, Serbesti gazetesi başyazarı Hasan Fehmi Bey'in öldürülmesi gibi siyasi cinayetler de ortamın daha fazla gerilmesine neden oldu.

VAKANIN CERYAN ETMESİ 

30 Mart'ı 31 Mart'a bağlayan gece (12/13 Nisan 1909), Avcı Taburları'na mensup bazı askerler, komutanlarını etkisiz hale getirerek silahlı bir şekilde kışlalarından ayrıldılar. Ayasofya Meydanı'nda toplanan isyancılar, "Şeriat isteriz!" sloganları atarak Meclis-i Mebusan'a doğru yürüdüler.

31 Mart Vakası 3

Ayaklanmacılar, mektepli subaylara ve İttihatçılara karşı şiddet eylemlerinde bulundular. Birçok subay ve sivil hayatını kaybetti. Hükümetin yetersiz kalması ve İstanbul'daki diğer askeri birliklerin de ayaklanmaya katılmasıyla olaylar kontrolden çıktı. İsyancıların en yoğun direniş gösterdiği yerler Taşkışla, Davutpaşa ve Taksim kışlaları oldu.

HAREKAT ORDUSU VE AYAKLANMANIN BASTIRILMASI

İstanbul'daki bu tehlikeli gelişmeler üzerine, Selanik'te bulunan ve İttihat ve Terakki yanlısı subayların ağırlıkta olduğu Üçüncü Ordu harekete geçti. Mustafa Kemal (o dönemde Kurmay Yüzbaşı), Edirne'den gelen birliklerle birleşerek "Hareket Ordusu" adını alan bu gücün kurmay heyetinde yer aldı.

31 Mart Vakası 1

Hareket Ordusu, 24 Nisan 1909'da İstanbul'a ulaşarak şehri kuşattı. Herhangi bir ciddi direnişle karşılaşılmadan şehir kontrol altına alındı. Ayaklanmaya karışan askerler ve siviller tutuklandı. İstanbul'da sıkıyönetim ilan edildi.

VAKANIN SONUÇLARI VE II. ABDÜLHAMİD

Ayaklanmanın bastırılmasının ardından, sorumluların yargılanması için sıkıyönetim mahkemeleri kuruldu. Birçok isyancı idam edildi. Vakanın en önemli sonuçlarından biri ise Sultan İkinci Abdülhamit'in tahttan indirilmesi oldu. Meclis-i Mebusan ve Ayan Meclisi'nin ortak kararıyla 27 Nisan 1909'da tahttan indirilen İkinci Abdülhamit'in yerine kardeşi Mehmet Reşat (V. Mehmet) tahta çıkarıldı.

31 Mart Vakası 7

31 Mart Vakası, İkinci Meşrutiyet döneminin önemli bir dönüm noktası oldu. Meşrutiyet rejimine karşı yapılan bu kalkışma, İttihat ve Terakki'nin iktidarını pekiştirmesine ve muhalefetin zayıflamasına yol açtı. Ayrıca, ordunun siyasetteki etkisinin artmasına ve ilerleyen yıllarda yaşanacak askeri müdahalelerin de bir öncüsü olmasına neden oldu.

Vaka, aynı zamanda meşrutiyet yanlıları ile karşıtları arasındaki derin ayrılıkları ve Osmanlı toplumundaki siyasi kutuplaşmayı da açıkça ortaya koydu. 31 Mart Vakası'nda hayatını kaybedenler için İstanbul'da Abide-i Hürriyet inşa edildi. Bu abide, meşrutiyet uğruna verilen mücadeleyi ve vakanın acı sonuçlarını hatırlatan önemli bir sembol olarak günümüzde de varlığını sürdürüyor.

31 Mart Vakası 6

Muhabir: Barış Berkant Oğuz